3 - ŞEHİR DIŞINA

198 20 9
                                    

"Okula birileri geliyormuş, diğer okuldan uyuşturucu sattıkları için atılmışlar." dedi Meyra banka üstten hoplayıp otururken.

Elzem yayvan bir şekilde oturmuş sigarasını içiyordu. Meyra'nın dediklerine aldırmadan elimi havaya kaldırıp avuç içimi öptü ama ben halen Meyra'ya bakıyordum.

"Buraya nasıl gelmişler ki?" dediğimde Meyra telefonunda bir şey yapıyordu heyecanla.

"Ben de bilmiyorum ama.. Aha! bak buldum Instagramdan." dedi uzaktan bana gösterip.
Gözlerimi kısıp baktım ama göremiyordum.

"Getirsene göremiyorum." dedim halen kısık olan gözlerimle. Meyra bana Gece adlı kızın fotoğrafınü gösterirken Elzem hiç aldırmadan bileğime küçük küçük öpücükler kondurup sigarasından bir duman çekiyordu.

Gece, güzel değil ama karizma bir kız gibi duruyordu. Aşırı bir serseri stili vardı, muhtemelen buraya gelip kendisini okulun saygının olarak tanıtacak ve Elzem'den dayağı yiyecekti. Ben halen incelerken Elzem sigarasını bitirip boynuma geçiş yaptı. Kız hakkında şüpheleniyordum.

"Bu kadar, çok fotoğraf paylaşmamış." dedi Meyra sona geldiğinde.

"Hele bir gelsinlerde." dedim, o sırada Elzem  diliyle boynuma daireler çizmekle meşguldü.

Zil çaldığında son derse girmek için sınıfa geçtik. Zil tekrar çalana kadar da ikimiz de kafamızı sıraya gömüp uyuduk.

Okul çıkışında Onur, Elzem'in dudağından uzun uzun öptü. Elzem şehir dışına çıkacak da olsa kötü hissetmiştim, onu öpmesini istemiyordum.

Dolan gözlerimle başımı eğerek mahalleye doğru yürüdük. Mahalleye vardığımızda onun gitmesine yarım saat kalmıştı, okuldan sonra hemen çıkıyordu ki geç kalmasın. Beni mahallenin arkasına çekip yirmi dakikadır aralıksız öpüyordu. Dudaklarını boynumdan ayırıp yüzüme baktı.

"Gece giydiğini tişörtü getir." dedi, dudakları kızarmıştı boynumu öpmekten.

Bu sefer dediğini yapmayacaktım, gidip sevgilisinin tişörtünü alabilirdi.

"Getirmek istemiyorum." dedim gözlerinin içine bakarak.

"Hmm, bak sen şu yaramaz bebeğe." elini kot pantolonumun düğmesinde hissettiğimde hızla ondan uzaklaştım.

Güldü, boynumdan öpüp çenesiyle gitmemi söyledi. Pes etmeyeceğini bildiğimden yukarı çıkıp çantamı odaya fırlattım ve tişörtümü alıp çıktım. Aşağı indiğimde bir sigara yakmıştı. Tişörtü ona uzattığımda sigarayı uzaklaştırıp kokladı. Sigarasınü bititmeden kenara attı ve yeniden boynunu öpmeye başladı.

Telefon çalmaya başlayınca, daha bakmadan kim olduğunu tahmin etmişti. Bu yüzden yavaş ve derin öptüğü yerleri şimdi sıkı ve hızlıca öpüyordu. En son ağlar gibi bir mırıltı çıkarıp boynuma derin bir öpücük bıraktı.

"Yolda dikkat et." dediğimde kafasını salladı ve çenemi ağzının içine alıp öpücük kondurup bıraktı.

"Telefonunu sürekli açık tut, belaya bulaşma." dediğinde kafamı salladım. O hızla yanımdan uzaklaşırken ben de eve gitmiştim.

----

Köprü başında oturmuş biralarımızı yudumlarken mahallenin büyüklerinden söz ediyorduk. Hepsi artık çökmüş gibiydi ve biz onların yerini almaya niyetliydik. Zaten Elzem'i mahallenin ablasından sayıyorlardı.

"Elzem gelince Miço'nun ağzına sıçar." dedi Teoman kuruyemişlerden iki tane ağzına atarken.

"Söylemeden biz mi halletsek acaba? Elzem psikopatı öldürecek dereceye getiriyor." dedi Meyra yüzünü buruşturarak.

Evet cidden öldürecek dereceye getiriyordu. O kadar rahat tavırları vardı ki, en iyi ben bilirim, ben yaparım gibi. Onun yanında insanın hiç başı sıkışmazdı çünkü her zaman hir yolunu bulurdu. Serseriydi ama oldukça zekiydi.

"Neyse biz söyleyelim saklamak olmasın, sakinleştirme kısmı Aden'de." dedi Cenk telefonuyla oynarken.

Bir bağırış sesi geldiğinde hepimiz kafamızı kaldırıp sesi dinledik. Kavga ediyordu birileri. Hızla ayağa kalkıp sese doğru ilerledik. İki kişi tek bir çocuğa dalıyordu.

"Hoop bilader." dedi Teoman sinirle. İki çocuk yerde yatan çocuğa kinle vururken bize dönüp baktılar. Biri az önce bahsettiğimiz Miço'ydu.

"Hayırdır, kimin mahallesinde haraç kesiyorsunuz?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Siz karışmayın." dedi Miço, bana doğru bir adım atarak.

Bir adım daha yaklaştığında Teoman yere tükürdü. Miço mahallede bizimle aynı yaşta okumamış bir çocuktu. Daha çok pis işlere karışıyordu. Yüzünde de meymenet yoktu zaten.

Teoman, "Uzak dur lan kızdan! çocuğun parasını da geri ver." dediğinde gülümsedi. Ama sinirli bir gülümseyişti.

"Vermiyorum. Beni mi döveceksin Teo." dediğinde Meyra sırıtıp üzerine atladı ve bir yumruk attı. Ben panikle uzaklaşırken Miço'nun arkadaşı beni yakalayıp çeneme bir yumruk attı. Sendelesem de onu iterek savurdum.
Gidip cebine koyduğu parayı aldım ve yerde oturan vaziyette duran çocuğa uzattım.

"Allah razı olsun." dedi çocuk gülümseyerek. Teoman ona göz kırpıp yerde iki büklüm olan Miço'ya döndü ve karnına bir tekme daha atarken, "Ulan siz bu kıza dokundunuz diye Elzem sizin ağzınıza sıçacak. Kaçacak delik ara, Miço."

Onun yanından geçip giderken bizimkiler de peşime takılmıştı. Biraz daha bira içip, daha sonra evlere dağıldık. Odamda telefonumla uğraşıp tam uyku moduna geçecekken Elzem aradı.

"Anneciğim."

"Neden uyumadın? Uyku saatin çoktan geçti, kapat telefonu." Sert sesiyle konuştuğunda gerilerek kıpırdandım.

"Uyuyacaktım zaten.. seni özledim." dedim çocuk gibi.

"Dönüş yolundayım, 2-3 saate varacağım, bugün uslu durdun mu bakalım?" anlamıştı..

"E-Evet bir sorun.. yoktu." dedim yalan söyleyerek.

"Hmm, güzel. Hadi bakalım saat geçiyor. İyi geceler, boncuğum." dedi gülerek.

Boncuğum demesi çok hoşuma gidiyordu.

"İyi geceler, anneciğim." Birkaç saniye sonra telefonu kapattığında oyuncak ayıma sarılarak uykuya teslim oldum.

-----
Elzem mommy diyenler

MAHALLE ABLASI / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin