louis-all this time
____
bir süre sarıldılar. ilk çekilen taehyung oldu. garip bir an sürmesin diye yapmıştı bunu. montunun koluyla yanaklarını silerken gülümsedi jungkook'a. "nasılsın? nasıl gidiyor?"diye sordu bilmiyormuş gibi. onunla ilk tanışıyor gibi. sabah nasıl kalktığını, neler yaptığını ve bütün rutinlerini bilmiyormuş gibi.
jungkook, oğlanın bu hâline kıkırdadı. yumuşak sesiyle ilk önce oturmalarını teklif etti. taehyung onu onaylar şekilde dediğini yaparken oturduktan sonra ona döndü. o da aynısını yaptı. tekrar aynı şeyi sordu. bir yandan onu inceliyordu. birkaç aydır onu görmemişti ama yine de jungkook değişmişti. bedeni daha yapılı gelmişti gözüne. taehyung da şu an öyleydi. spora başlamış ve hemen bırakmamıştı.
jungkook onun sorusuna normal bir şekilde cevap verirken sessizce onu izliyordu. zaman algısını kaybetmiş gibi hissederken tırnaklarını avuçlarına bastırdı. derisi yanarken biraz kendine gelmişti. jungkook'un bakımlı yüzüne bakmamak çok zordu onun için. küçük kusurları onu mükemmel yapıyordu.
aralarında yine sessizlik hâkim olurken taehyung her saniye sürekli dolmaya devam eden gözlerini denize çevirdi. karşısına bakarken jungkook'un da ona baktığını hissediyordu. kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıp derin bir nefes verdi ve başını tekrar ona çevirdi. dudakları esen rüzgârla yine biraz önceki gibi oldu.
ne dese ne konuşsa veya ne sorsa bilemiyordu esmer. binlerce şey sormak istiyordu. ilk önce ailesini sordu ona. jungkook beklemiyordu bunu ama yine de tepkisini değiştirmeden cevap verdi sakince ve o da taehyung'a aynı şeyi sordu. taehyung da ondan bunu beklemediği için afallarken önüne gelen saçlarını arkaya parmaklarıyla ittirmişti. bu konuyu kısa kesip başka bir konudan konuşmaya karar verdi.
jungkook gözüne daha sakin gelmişti. ya da o öyle hissediyordu. hislerini bu sefer o da gizliyordu ve taehyung içten içe delirmek üzereydi. yanlış mı yapmışlardı emin değildi.
aralarında oluşan uçurum gibi boşluktan neredeyse düşmek üzereydi ki jungkook yanına kayıp kolunu omzuna attı. titrediğini söylemişti. taehyung, o bunu söyleyene kadar farkında değilken nefesi tutmaya karar verdi. bu üşümesi kesinlikle havadan dolayı değildi. elleri buz gibiydi ve terliyordu. başını korkarak jungkook'un omzuna koyduğunda gözyaşları onun kazağını hızlıca koyu bir renge boyadı. dayanamadı. jungkook sakince omzunu okşuyor ve ona bir şeyler söylüyordu.
taehyung'un içindeki bunalımı iki saniyede geçmiş gibiydi. ferahlamıştı. titremeyi kesmişti ve bedeni huzur doluydu. sadece buna ihtiyacı varken jungkook garip davranıyordu. artık daha az konuşuyor ve zar zor buluşuyorlardı.
gözlerini kapatıp anın keyfini çıkarmaya başladı.
"ve sen dağlar inşa etmeye devam ediyorsun 'jungkook'. hava soğuduğunda... biliyorum bazen evini kaybediyorum."
____
ŞİMDİ OKUDUĞUN
28
Fanfiction[shortstory!] "bırakamadığım alışkanlık ve bastıramadığım duygu. yapmak istediğim ama yapamadığım şeylerin pişmanlığı."