Ne kadar affettiğimi söylesem de Barış sürekli özür diliyor ve bana hediyeler alıyordu. "Barış yeter ya ,biraz daha özür dilersen affetmem bak."dedim. "Tamam tamam. Gerçekten affetin değil mi? Sinirimi senden çıkardım özür dilerim."dedi. "Barışş"dedim."Tamam tamam"dedi.
Günlerden salıydı. Bi kaç ev bakmıştım. İçlerinden birini çok beğendim. Eve gidip biraz düşünecektim. Kapıyı çaldım Barış antrenmandan gelmiş olmalıydı. Kapı açıldığında karşımda siyah gömlek, siyah pantolon giymiş bir Barış gördüm. "Vayy bi yere mi gidiyorsun"dedim. "Hayır ve sende gelip giyiniyorsun. Sana elbise aldım."dedi. Mutlu olmuştum. Böyle bir şey beklemiyordum.
Elbiseyi giydim. Son kez aynaya bakıp çıktım. Barış beni gördüğünde baştan aşağı süzdü. Gözlerime baktı. "Düşündüğümden daha çok yakışmış"dedi. "Teşekkür ederim. Peki biz niye böyle giyindik?"dedim. Elimi tuttu. Gözlerini kapat dedi. Beni balkona çıkardı. Gözlerimi açtım. "Barış, bunların hepsini sen mi yaptın?"dedim gördüğüm mumlu, bı kaç çeşit yemekli masaya bakarak. "Evet, senin için" bu kadar şeyi kaldıramaz kalbim barışşş...
Oturmuş yemek yiyorduk. Havadan sudan konuşuyorduk. Bi ev beğendiğimi söyledim. Evin içini anlattım. Ama mutlu görünmüyordu. "Barış neyin var? Mutlu olmadın hiç"dedim. "Leyla hiç gitme bu evden. Ben önceden nasıl yaşıyordum bu ev dediğim yerde bilmiyorum. Anladım ki ev dört tarafı duvarlarla kaplı yer değilmiş. Yani ev sen mişsin. Evim sensin. Sen gidersen bu yer artık ev olmaz. Benim evim sensin lütfen gitme."dedi. Gözlerim çoktan dolmuştu bile. "Barışş"diyip sarıldım ona.