Aralanan kapıdan geçen üç arkadaş öndekinin peşine takıldılar. Salona girmeden yandaki hole saptılar. Cam bölmeden salon görünüyordu. İçerisi doluydu. Ayrı ayrı masalar, rengârenk görünümleri ve başındaki görevliler dikkatinden kaçmadı. Masalardaki kimi beyaz, kimi sarı, kimide yeşil çarkıfelekler, ruletler; düzgün giyimli ve varlıklı kadınlı erkekli insanlar, buranın bir kumarhane olduğunu gizlemiyordu.
Arka ölmelere geldiklerinde açılan kapıdan içeri girdiler. Üç ranza vardı içeride.
-Burada kalabilirsiniz, dedi adam.
-Sağ olasın Cafer dedi Kara. Kazımla Şefik Abi nasıllar?
Gülümsedi esmer tenli, kara gözlü genç:
-İkisi de iyi. Siz bi dinlenin. İsterseniz görüşürsünüz patronla. Ha! Şura da banyo var. İsteyen banyo yapıp rahatlayabilir. Ben kapıdayım, işim bitince gelirim.
-Tamam Cafer. Sen işine bak.
Çantalarıyla üç arkadaştan sarı:
-Ben duş alayım, deyip banyoya girdi.
Diğer ikisi de üstlerini hazırlayıp uzandılar.
-Kara, dedi ziya tek nefeste.
-Evet!
-Söylesene Kara, ne yapacağız burada.
-Nasıl yani?
-Yani ne iş yapacağız. Camlardan baktığımda burasının sadece bir kumarhane olarak gördüm. Ne yapacağımızı kestiremedim.
-Burası İstanbul Ziya. Yapacak bir şeyler buluruz elbet.
-Ne gibi.
-Ne gibi mi? Anlatayım sana.
Henüz uzamadığı ranzasında ellerini başının altında kenetleyerek Ziya' ya baktı.
-Önceki yıl benle sarı yine buradaydık. Kazımla şefik ağabeylere fedailik yapıyorduk.
-Nasıl yani?
-Nasıl var mı Ziya? Onların adamıydık. Burayı, işlerini korur, yapmamızı istedikleri şeyi yardık. Hatta...
Meraklı gözlerle Ziya'nın kendisine baktığını gören Kara devam etti.
-Hatta geceleri adam döver, tahsilât yapar, kumarhanede sorun çıkarana, ödeme yapmayanlara gözdağı verirdik. Gündüzleri de... kapkaçlık yapanımız dahi oluyordu... İstanbul burası. Ekmek, aslanın ağzında oğlum.-Başka bir iş yok mu Kara? Yapabileceğimiz başka bir iş...
Yerinden doğruldu. Yatağına oturdu.
-Biz bu işten anlarız Ziya. Başka bir iş yok.
Sustu Ziya. Cevap vermedi. Yatağına gömülü verdi birden. Gözlerini kapayıp sükut alemine daldı. Yatar gibi yaptı. Fakat aklında binlerce soru cirit atıyordu.
Adam dövmek.
Tahsilât yapmak.
Gözdağı vermek.
Kapkaççılık yapmak.
"Yani" dedi içinden " haksızlık yapmak ve buna karşılık para almak... Olur, şey değil."
Elbiseleriyle uzandığı yerden doğrulduğunda gecenin bir vaktiydi. İçeri Cafer girmişti. Birazda heyecanlı heyecanlı konuşuyordu.
-Kara, sarı! Patron geldi.
-Patron mu*i
-Evet, Kazım Abi geldi! Son bir yılda genellikle Kazım Abı kontrol eder işleri. Şefik Abi bazen uğrar.