bugün bebeğimizin cinsiyetini öğreneceğimiz gün. ikimizde çok heyecanlıyız ama hande'nin heyecanı çok çok daha fazla. erkek veya kız fark etmeden, onu çok seveceğini biliyorum. doktor, bir kız çocuğu olacak dediğinde hande ile aynı anda gözlerimiz doluyor. onu kucağıma almak için sabırsızlanıyorum.
şimdi de hastane odasından çıkıyoruz, ikimizin de içi içine sığmıyor. hande, bunu kutlamak amacıyla bizi çok güzel bir yere götürüyor. sakin bir kafedeyiz, birlikte paris'in ve mutluluğumuzun tadını çıkarıyoruz. eve geldiğimizde yorgunlukla atıyorum kendimi koltuğa. hande üstünü değiştirip benim içinde kıyafetler alıyor dolaptan. bana doğru geliyor sonra.
"hadi kalk bakalım, üstünü değiştirelim." mızmızlanmaya başlıyorum ama hande galip ayrılan taraf oluyor. sevgilim üstümü değiştirken bakışlarım o çok aşık olduğum yüzünde dolanıyor. dudaklarında, yanağındaki çukurda ; çekik, kendine has gözlerinde...
"noldu?" sesindeki şefkat içimi titretecek derecede yoğun. bana olan ilgisinin her gün artışına inanamaz hale geliyorum.
"hiç, seni izlemeyi seviyorum."
gülümsediğinde dünyalar benim oldu.
"şimdi ben bize yemek hazırlıyorum, sende odaya git biraz dinlen."
kabul etmekten başka çarem yok çünkü anlaşma bu. hande bana hiçbir iş yaptırmamakla birlikte işe gitmemi bile istemiyor. neyse ki bunu zorla kabul ettirdim.
ben odamızda dinlenirken o yemeği hazırlamıştı. bugün ki menü kesinlikle benlik değildi. yine de hande zoraki yediriyordu işte.
"evet, son kaşık."
"hiç de sonu gelmiyor ama!" serzenişimle sırıtışını gördüm, yakalandığını fark etmişti.
"ama bu gerçekten son. hadi bebeğim üzme beni."
gözlerimi tavana diktiğimde gülüşünün sesine gülümsedim. dediğini yapmıştım ve yemeğim bitmişti sonunda.
mutfağı toparlıyordu şimdi, bende onu izliyordum. her şey, fazlası ile hoştu. istediğim gibi, hayallerimdeki gibiydi.
"hande onu bu kötü dünyadan koruyabilir miyiz sence?" endişemi dile getiriyorum ve hande'nin ilgisini çekiyorum. elindeki tabağı dolaba yerleştirir yerleştirmez hemen üstüme eğiliyor ve dudaklarını dudaklarıma bahşediyor.
"ben size çok güzel bir dünya inşa edeceğim manolya'm."
işte benim tüm endişemi yok ediyor yine, kendiniz görüyorsunuz. bu işte çok iyi, ben ne yapabilirim ki?
"kitap oku bize."
"aile etkinliği diyorsun yani?" bu fikir ona da iyi gelmiş olacak ki hemen neşelenmişti. enerjisi yerine gelmişti.
"evet." belimden tutup kaldırıyor beni, ayaklarım yere basar basmaz derin bir nefes alıyorum. birlikte odamıza geçiyoruz. yatakta yan yana uzanırken kitap okuyor bize. eli karnımı okşadıkça kendimi dünyanın en şanslı kadını hissediyorum.
"güzelim." sesimi duyar duymaz başını kitaptan kaldırıp bana bakıyor, gözleri kısılmış bir halde.
"seni çok seviyorum. çok iyi bir anne olacaksın." duygulandığımı fark ediyor ve elimi tutup öpüyor parmaklarımı.
"çok iyi bir aile olacağız biz."
"biliyorum. daha önce sahip olamadığım aileye sahip olacağım için ikinize de minnettarım." karnıma ve ona bakarak konuşuyorum. hande'nin de gözleri doluyor. yanağımı öpüp başını boynuma yerleştiriyor ve hapsediyor kokumu ciğerlerine. kokumdan besleniyor adeta. telefonu çaldığında burnunu çekip kendine geliyor. arayan kişiyi görünce gülüyor.
"kardeşinle mi evliyim seninle mi? beni ne zaman rahat bırakacak?" tatlı tatlı söylenmesiyle kıkırdayarak kollarımı boynuna sarıyorum.
"karımı ona kaptırmak gibi bir niyetim yok." hande mırıldanırken telefonu bir kenara bırakıyor ve kendimi hemen onun altında buluyorum. gülüyorum, durduramıyorum kendimi. ellerimi tutup yastığa bastırırken boynuma, yüzüme her yerime öpücükler bırakıyor. yüzüme değen saçlarından huylanıyorum. gülüşüm büyüdükçe, arttıkça beni daha çok öpüyor sevgilim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hande x saliha || manolya'm.
Fanfictionfransa'da, paris'te birbirlerini görüp aşık olan hande ve saliha'nın sevgi dolu ilişkisine tanık oluyoruz.