Heeseung ;
İçtiğim bira boğazımı yakarak aşağı inerken onu izliyordum. Vücudunun her bir hareketi, aldığı her nefes ilgimi çekmişti. Yanında getirdiği viskisini - yanında getirdi diyorum çünkü partilerimde daha ucuz olduğu için sadece bira bulundururum.- içerken aşağı yukarı hareket eden adem elması, arkadaşı ile konuşurken ara ara dudaklarını nemlendiren dili, duvarda ara sıra yaslandığı pozisyonunu değişme şekli hepsi ilgimi çekmişti
"Heeseung..." Yanımda ki kadının yumuşak sesi kafamda ki gittikçe kirlileşen düşüncelerimden sıyrılmama sebep oldu. "Partinin daha rahat olabileceğimiz bir köşesine mi gitsek?"
Eli sinsice omurgamın üzerinde gezinip tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu. Öbür eli de göğüsümün üzerine yerleştirip kulağıma doğru yaklaştığında bunu yapanın o değilde hala ısrarla izlediğim adam olmasını diledim.
"Sakin bir köşe mi?" Kadının samimi dokunuşları aklımı karıştırırken aptala yatarak kendimi bu durumdan kurtarmaya çalışıyordum. En başından onunla flört etmek büyük bir hata gibi gelmeye başlamıştı.
"Evet..." Hala fısıldayan dudakları şimdi boynuma doğru inmiş ve hafifçe orada sürünüyordu. "Baş başa ikimiz. Belki de küçük bir kaçamak?"
Kıkırdağı sırada kendimi ondan çekip bir adım geri atarak ona döndüm.
"Hyemi, hiç havamda değilim bugün belki başka bir zaman." Hyemi kaşlarını çattığında samimi bir gülümseme takınıp konuştum. "Ciddiyim. Hem sen neden gidip Jay ve arkadaşları ile vakit geçirmiyors-"
Sözlerim yanağıma yediğim sert bir tokat ile bölünmüştü. Bunu hak etmiş miydim? Fazlası ile. Hyemi adeta ateş saçarak benimle konuştu.
"Jay ve diğerlerini yanına mı gideyim? Lee Heeseung, ben senin öyle partide flört edip sonrasında sıkılınca arkadaşlarına yollayacağın kişisel orospun değilim." Bir tokat daha.
"Hyemi, özür dilerim. Sen beni çok yanlış anladın ben öyle demek istemedim."
"Kes sesini. Senin için oyuncu derken haklılarmış." Son bir tokat daha ve Hyemi hızlı bir şekilde yanımdan ayrıldı.
Hyemi'nin tokadı hâlâ yanağımı sızlatırken kafamı kaldırıp etrafa baktım. Köşede durmamız sebebiyledir belki de ama kimse Hyemi'nin suratıma yerleştirdiği sağlam 3 tokadı görmemişti. Bir kişi hariç. Hyemi'yi en başta yollamamın sebebi olan çocuk görmüştü. Bana bakarken sırıtıyor ve fazlası ile eğleniyor gibi gözüküyordu.
Sırıtşı kafamı bulandırmıştı ve adımlarımı beni ona yönlendirirken bulmuştum. Yanına gittiğimde sırıtşı bir gülümsemeye dönüştü ve küçük bir kahkaha attı. Sesi içime işlemişti.
"Orada ne oldu öyle? Sağlam bir tokattı." Gülmeye çalışırken başımla onayladım.
"Öyleydi evet, sanırım onu biraz sinir ettim." Konuşurken soğuk yüz hatlarını inceledim. Bu geceyi onunla bitirmeliydim. Zorundaydım.
"Sanırım mı?" Tekrar güldükten sonra elini uzattı. "Ben Sunghoon bu arada."
Elini kendimin içine alıp sıkarken gülümsedim. Her zaman ki "flörtöz", "çapkın" karakterime bürünmeye çalışıyordum ama bu adamla ilgili bir şeyler bunu zorlaştırıyordu.
"Heeseung bende." Elinde ki viski bardağına bakıp kaşlarımı kaldırdım. "Az önce de dikkatimi çekti. Kendin mi getirdin bunu?"
Kafası ile hafifçe onaylarken parmağı bardağın etrafında küçük daireler çiziyordu.
"Evet, bira pek benlik değil." Bardağına bakarken sırıtıp kafasını salladı. "Tadı idrara benziyor."
Şaka olduğunu düşündüğüm bu cümle gerginliğimi alıp benimde sırıtmama sebep olmuştu.
"Öyle mi? Alındım." Bakışlarımı bardağından kaldırıp gözlerine baktım. Sunghoon tekrar kıkırdağında sırıtışım küçük bir gülümsemeye dönüşmüştü.
"Alındın mı? Yanlış anlama beni ben bira içenlere laf etmiyorum. Sadece tadının idrara benzediğini söylüyorum." Ellerimi saçlarımdan geçirip kafamı salladım.
"Hayır yanlış anlamadım merak etme." Meraklı gözlerle etrafa bakındım. "Ee Sunghoon, tek mi geldin?"
"Ben mi?" Parmağı ile kendini göstermiş ve etrafa o da benimle bakınmıştı. "Hayır tek değilim. En azından az önce değildim."
Ilerideki koltuklardan birinde arkadaşım Riki ile konuşan minyon tipli bir çocuk gösterdi.
"Jungwon sen kızdan tokat yemek ile meşgulken yakışıklı erkek görünce beni burada bıraktı." Yediğim tokadın hatırlatılması suratımı ekşitmeme sebep olmuştu.
"Riki iyi çocuktur." Hala o tarafa bakarken konuşmuştum. "Ama Riki'den daha iyi adamlar tanıyorum."
Bakışlarımı ona çevirdiğimde arkasında ki arzunun belli olmadığını umdum.
"Kimmiş o?" Sesinde merak kadar neyden bahsettiğimi anlayan bir ima vardı. Kulağına doğru yaklaşıp fısıldarken özgüvenimi geri kazanmıştım bile.
"Ben." Tüylerinin diken diken olduğuna yemin edebilirdim ama kendini benden geri çekince şaşırmıştım.
"Heeseung, bunu nereye çekmeye çalıştığını biliyorum. Ama ben tek gecelik ilişki insanı değilim."
Vücudum o an alev alev yanarken sözleri bu seferde buz yanığı olmuşum gibi hissettirmişti.
"Oh..." Bir adım geri çekilip tekrar kendimi toparlamaya çalıştım. "Pekala öyleyse Sunghoon. Tanıştığıma memnun oldum."
Son bir kez ona gülümseyip yanından uzaklaşırken bütün vücudumun hala arzuyla cayır cayır yandığını hissedebiliyordum ve bu ani kaçışımın Sunghoon'a garip geldiğine emindim.
Vücudumu yakıp aklımı karıştıran bu arzuyu bir şekilde söndürmem lazımdı ve ben ne yapacağımı şaşırmış bir durumdaydım.
Daha öncede reddedilmiştim ama ilk defa bu kadar kötü olmuştum. Tuvalete girip yüzüme bir kaç kere soğuk su çarptım. Kafam allak bullaktı.
Selamlarr yeni fic yeni ben!
noirumi 'nin yogun ısrarları üzerine erken attim yoksa bolum daha uzun olacakti.Al kanka basina cal sana heehoon 🥰🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sex, drugs etc. • heehoon
FanfictionLee Heeseung parti, cinsellik ve alkol üzerine kurulu bir hayatın etrafında dönerken Park Sunghoon aklını başından alır. texting + düz yazı