silaaaaaaammm
BEN GELDIMMMMMM!!!
"Saliha, iyi misin?" Ellerimin arasındaki sigarayla açık pencereden küçük çocukların-durmak bilmeyen kahkahaları eşliğinde- kardam adam yapmalarını seyrederken Kardelen'in seslenmesiyle odağımı başka yöne doğru çevirmiştim.
"Kızım deli misin sen? Bu soğuk havada pencerenin önünde durmak nedir? Sen gene mi o zıkkımı içiyorsun Saliha? Kaç kere uyarmıştım seni." Pencereyi sert bir şekilde kapatmadan önce ağzımdaki sigarayı da atmayı unutmamıştı.
"Kardelen, annemmişsin gibi davranmayı bırak lütfen. Hem sen nasıl buraya gelebildin?" Adım atamayacak kadar dağınık olan odamı toplamaya çalışan kıza bıkkın bir ses tonu ile sorumu sorup kendimi yatağa atmıştım.
"Bilmem, acaba bana anahtarını verdiğinden dolayı olmasın."
"Hatırlat onu senden geri alıcağım."
Gözlerimde biriken yaşları salmamak için kendimi zor tutuyordum. Eğer ağlarsam azar yiyecegimi biliyordum fakat artık bazı şeyleri içimde de yaşamak istemiyordum.
"Saliha, konuşmak ister misin?" Bana acıyan gözlerle baktığını hissettiğim kadının yüzüne bakmadan sorusuna soruyla cevap vermiştim.
"Ne hakkında?"
"Onu da senden öğreneceğiz. Pek iyi görünmüyorsun da."
Kafamı yataktan kaldırıp dolmuş olan gözlerimle yanıma oturmuş kadının beline sarılıp burnumu güçlükle çekiyor, gözyaşlarımı ise gizliden siliyordum.
"Unutmak istiyorum Kardelen, her şeyi. Geçmişimi hatırlamak istemiyorum. Belki de böylesi çok güzel olabilirdi. En azından pişmanlıklarım dakika bası aklıma gelip durmazdı."
"Saliha..."
"Ne diyeceğini biliyorum Kardelen. Yok 'hala unutmadın mı', 'o seni sevmiyor yeter bırak artık', 'şu kızda sevilebilecek ne buluyorsun?', 'o sana zarar veriyor' falan da falan. Evet onu hala unutmadım, köpek gibi aşığım. Ne kadar da beni sevmese, aşık olmasa da bu bir gerçek. Bizim ilişkimiz ikimizin kararına göre bitmedi. Ben hala onu severken bitti, terk etti beni. Kalbimde onun için ayrılan büyük bir yer varken. Ve şimdi, o boşluğu kapatamayacak kadar güçsüzüm."
"Hayır güçsüz bir kız değilsin sen Saliha."
"Evet öyleyim! Ben daha bir kadını bile unutamayacak kadar güçsüz birisyim, ne ders..." Boğazımda oluşan yumru yüzünden cümlemin sonunu bile getirememiştim.
"Hala konuşuyor musunuz?"
"Hayır, artık konuşmuyoruz. Tıpkı yaptığımız gibi."
"Bundan emin misin? Gözlerin bana pek öyle olduğunu söylemiyor." Sesli bir şekilde nefes aldıktan sonra yataktan kalkıp yanı çatlamış aynamın oraya geçmiştim.
"Bir hafta önce yazmıştım. Şu an ise konuşmuyoruz, istediğini düşünmüyorum."
"Bana niye söylemedin?"
"Muhtemelen telefonumu alıp geri vermezdin de ondan."
"Evet tabiki de öyle yapacaktım. Kızım sen salak mısın? Bu dangalak seni sırf selin için kullanmamış mıydı, ne diye hala uğraşıyorsun? Ye-"
"Yeter artık kardelen! Ne olduğunu, bana neler yaptığını duymak istemiyorum artık! Lütfen, sana yalvarıyorum beni yalnız bırak. Ben kafamı toparladığım zaman sana yazacağım. Ama lütfen şu an, bırak rahatlamaya çalışayım."
Kardelen yatağımdan istemese de kalkıp bana sıkıca sarılıp yanaklarımdaki yaşları sildikten sonra beni evde tek başıma bırakmıştı.
Bir süre yatakta ağladıktan sonra buzdolabındaki yarım kalmış bira ve sigara paketimi alarak yangın merdivenin basamaklarına oturup çocukların yanındaki cifti izlemeye başlamıştım.
'Aşkım havucu sen ye diye almadık biliyorsun değil mi?'
'Napabilirim, canım çok çekmişti.' Gülerek elinde yarısı yenmiş havucu alıp bitmek üzere olan kardan adamın yüzüne yerlestirmistim.
'Sayende yenmiş burunlu kardan adamı yapan ilk kişi de biz olduk Hande.'
'Ne güzel işte, bir ilki başardık. Niye bana kızıyorsun ki?'
'Hmm, ne güzel.' Yere eğilip bembeyaz renkteki karı top şekili verip önümde bir şeyler çizmeye çalışan kadının kafasına atmıştım.
'Heeey, bu sert oldu am-' Hande bana isyan ederken ben kafasına bir tane daha kar topu fırlatmıştım. Yüzü şu an o kadar komik duruyordu ki insanın gülmemesi bir mucize olabilirdi.
'Ha ha ha çok komik, gel buraya.' Bi anda üstüme doğru koşan hande'ye yakalanmamak için ondan kaçmaya başlamıştım. Sandığımdan da hızlı koşuyordu ve en sonunda beni yakalayıvermisti.
'Bakalım şimdi benden kaçabilir misin hanımefendi.' Karnımı gıdıklamaya başlayınca kahkalarımla birlikte hande'nin ellerini üzerimden çekmeye çalışmıştım.
'Benden öyle kolay kurtulamazsın yalnız.'
'Hande, lütfen dur artık!'
'Özür dilersen bırakırım.'
'Öz-Özür dilerim, yeter bırak artık!' En sonunda karnımı bıraktığında çenesini omzuma koyup üstümdeki karları temizlemişti.
'Seni seviyorum hanımefendi.'
'Ben de seni çok çok çok seviyorum aşkım.'
Şişede kalan son damlaları da kafama diktikten sonra yanımda duran kutudan bir sigara daha çıkarıp dudaklarımın arasına almıştım. Yanımdaki titreyen telefonuma baktığımda bana gelen mesajlardan bir tanesi dikkatimi çekmişti.
hande kullanıcısından bir mesaj var!
hande|saliha
hande
sigara içmeyi bırak artık
ağlamayı daDüzyazılarımı sevmiyorum ama textte yazmak istemedim
neyse sizi seviyorum aşklarımmmmmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pretty when you cry, hansal
Fanfiction-benimle ilk tanıştığın zaman, ağlarken çok güzel görünüyorsun demiştin. -gene ne içtin saliha? texting, minific