yorumlarınızı bekliyorum...
••
Bazen aile dediğimiz insanlar, bize yabancı olabiliyordu.
Bazen de yabancı dediğimiz insanlar, ailemiz olabiliyordu..
Dünya o kadar kötü bir yerdi ki, adalet isterken kendinizden, benliğinizden olabiliyordunuz. Jungkook sadece biraz sevilmek, normal bir çocuk gibi yaşamak istemişti. İnsanlar onun da insan olduğunu hatırlasın ve adaletli davransın istemişti ama sadece istemekle kalmıştı. Çünkü o kimsenin canı değildi ki, canları yanınca el uzatsınlardı.
Ama şuan öyle değildi. Üç gündür sıcak bir evdeydi, şuan sıcacık bir yatakta oturmuş ve yanındaki çocuğun kendisini elleriyle yedirmesine izin veriyordu. Jungkook'un elini kaldıracak hali yoktu, Jimin o yüzden küçük çocuğa izin vermiyor ve kendi elleriyle besliyordu.
"Biraz daha ye bakalım, ilaç içeceksin sonra."
Jungkook suratını buruşturup zorlukla bir kaşık daha almıştı çorbadan. Çorbanın tadı kötü olduğu için değildi bu, Jimin'in eli lezzetiydi ve çok güzel yemekler yapardı. Annesi öldükten sonra mecburen öğrenmişti ve gün geçtikçe istemese bile gelişmişti bu konuda. Sadece Jungkook'un vücudundaki yaralar acıyordu ve uzun zamandır doğru düzgün yemek girmeyen midesi bir anda bu güzel ve sıcak yemekleri hazmetmekte zorluk çekiyordu.
"Hyung.. daha fazla yemesem?"
O kadar kısık sesle ve ürkek bir şekilde konuşuyordu ki, Jisung efendi üzüntü ile iç çekti. Amcasının ona yaptıkları, köyden kimsenin el uzatmaması adamı çok üzüyordu. Kendi evladı da vardı, Jimin'e bir şey olsa ölürdü ve bir başka babanın evladına yapılan gücüne gidiyordu.
"Jungkook... Bizimle yaşamak ister misin oğlum?"
Jungkook'u asla bir daha o eve, ailenin yanına göndermek istemiyordu. Elbette sofralarına bir tabak fazladan koyabilirlerdi bundan asla gocunmazlardı. Ama Jungkook'un düşüncesi önemliydi.
"Ama nasıl olur ki.. amcam izin vermez hem."
Başını eğerek yara içindeki ellerine baktı Jungkook. İsterdi, çok isterdi ama yapabilir miydi ki.. Jisung yemeğini bitirip kaşığını tabağın içine bırakarak geriye çekildi. Jimin'in soru işareti dolu yüzüne bakıp tekrar Jungkook'a döndü bakışları.
"Sen istersen kimse bir şey yapamaz oğlum. Sen tamam de, ondan sonra biz nereye sen oraya. Benim evladım Jimin'in de kardeşi olursun, olur mu?"
Göz ucuyla Jisung efendiye bakıp Jimin'e döndü. Utandığı için yanakları kızarmıştı ve çok tatlı görünüyordu. Jimin ile beraber yaşama fikri ise çok hoşuna gidiyordu ama ya ilerde kendisinden sıkılıp bırakırlarsa onu. O zaman ne yapardı ki.. Ama yine de Jimin'in yanında olurdu, yüzünü görürdü. Her şeye değerdi belki de.
"Sizinle yaşamak isterim bende.."
İçten bir gülümseme sardı Jisung ve Jimin'in yüzünü. İki kişi olarak çıktıkları bu yola üç kişi olarak devam edeceklerdi. Herkes mutlu ve halinden memnundu şuan. Üç gündür olan huzurları uzun seneler devam edecekti, buna inanıyorlardı.
Efendi Jisung, Jungkook'un da onayını alınca sofradan kalkıp evden çıktı. Jungkook'un amcasını bulup tamamen halledecekti bu işi. Daha sonra da bu köyde bir gün daha kalmayacak, başka bir köye göç edeceklerdi. Merhamet, insanlık adına kendilerini eğitememiş bir köyün insanlarına dövüşü öğretse ne olacaktı ki. Onlar bunu kullanıp başkalarına zorbalık yapacaktı.
Efendi Jisung düşüncelerle yoluna devam ederken Jimin'de yemeğini yemiş sofrayı toplamıştı çabucak. Jungkook'un ilaçlarını özenle içirdikten sonra mutfağa geçip gaz ocağının üstüne demliği koydu su kaynatmak için.
Salona geçtiğinde Jungkook'un, üzerindeki elbiseyi koklayıp yüzünü buruşturduğunu gördü. Üç gündür aynı kıyafetler içindeydi, sürekli vücuduna merhem sürüldüğü ve terlediği için kendisini rahatsız hissediyordu. Jimin onun bu suratını ekşitmiş haline güldü.
Salona geçmeden dışarı çıktı ve evin arkasında kalan banyoya geçip küçük su kazanını yakmaya başladı. Yarım saate sıcak su hazır olurdu. Daha sonra içeri geçip kaynayan suyla şifacının verdiği bitki çayını demledi. İki bardak çay doldurup Jungkook'un yanına geçtiğinde oturup beraber içmeye başladılar. Üç gündür bu durum rutinleri haline gelmişti.
"Kazanı yaktım, birazdan su ısınır banyo yaparsın olur mu?"
Jungkook mahçup bir halde baktı yüzüne. Daha söylemeden istediğini anlıyordu Jimin.
"Sağolasın hyung.."
"Her yaptığıma teşekkür etme velet, sonra seninle bozuşuruz."
İkisi de gülümsedi. Sıcak çay boğazlarını yumuşatarak midelerine akıp gittikçe daha çok rahatlıyorlardı. Boşalan bardakları alıp tezgahın üzerine bıraktıktan sonra bez dolabından Jungkook'a uygun birkaç parça kıyafet ve temiz bir iç çamaşırı çıkardı. Hazırladığı parçaları banyoya bırakıp suyun ısısını kontrol ettikten sonra geri içeri dönüp Jungkook'un başında dikildi.
"Su hazır, hadi kalk bakalım."
Jungkook kalkmak için hareketlenirken karnına saplanan acıyla geri oturdu. Canı çok yanıyordu. Jimin kendi düşüncesizliğine kızarak eğilip yatakta kıvranan çocuğu kucakladı hemen. En başından ani hareket etmesine izin vermeyecekti.
Jungkook iri gözlerini kocaman açmış bakarken, Jimin ona gülümseyip kolları arasında iyice sardı ve dışarı doğru adımladı. Evin arkasında bulunan banyoya doğru kucağındaki çocukla beraber yürüdü. Dikkat ederek taburenin üzerine oturttuğu zayıf bedenin utanmasına izin vermeden kıyafetlerini çıkarıp iç çamaşırla kalmasını sağladı.
Jungkook ne kadar ısrar etse de, Jimin izin vermeyip kendisi yıkamıştı onu. Vücudundaki terden ve ilaçlardan arınan Jungkook sıcak suyun verdiği rahatlıkla derin bir nefes alırken Jimin arkasını dönüp ıslanan iç çamaşırını değiştirip yenisini giyinmesi bekledi. Daha sonra ise üzerine temiz kıyafetleri giydirip tekrar kucaklayıp eve geçti.
Tekrar yatağa yatırdığı bedenin yüzünde ve vücudundaki yaralara merhemlerini sürüp geriye çekildi, artık işleri tamamen bitmişti. Babasının ne zaman geleceğini tahmin edemediği için dış kapıyı kapatıp gaz ocağını kontrol etti ve Jungkook'un yanına geçip oturdu.
"Artık uyuyalım mı, Jungkook?"
"Uyuyalım hyung."
Babası için salondaki ve diğer odadaki gaz lambasını açık bırakıp, sadece mutfak ve kendi uyudukları odanınkileri söndürmüştü Jimin. Zaten ev bir oda, salon, küçük bir mutfak ve koridordan oluşuyordu. Önceden baba oğul beraber uyurlardı lakin son üç gündür Jimin ve Jungkook odada, efendi Jisung ise salonda uyuyordu. Böylesi daha uygundu onun için.
Jimin odanın kapısını aralık bırakıp Jungkook'un uzandığı yatağa yaklaşıp yorganı kaldırdı ve altına yerleşti. İkisi beraber uyuyorlardı çünkü başka yatak ve battaniye yoktu. Hem bu Jimin'in de işine geliyordu çünkü Jungkook'la beraber uyuyunca daha sıcak oluyordu.
Jimin yatağa iyice yerleşince, Jungkook biraz yaklaşıp kolunu karnına sararak göğsüne uzandı. Jimin ise hiç garipsemeyip kollarını etrafına sarıp kıvırcık saçlarını öptü.
"Güzel uykular hyung.."
"Tatlı uykular velet.."
••
Nasıl oldu bölüm 🥺🥺
Bu arada olaylar çok eski tarihte geçiyor o yüzden elektrik yok gaz yok birçok şey yok. Garip gelmesin yani..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRAVELER
FanfictionGezgin olarak köyleri dolaşıp, genç çocuklara dövüş sanatını öğreten Park Jisung, son gittiği köyde köle olarak satılan Jungkook için büyük bir miktar para öder. Ve küçük ailesine dahil ettiği Jeon Jungkook, oğlu Park Jimin'e aşık olur. @Emma356_234...