sezen aksu-unuttun mu beni?
***
Sonunda İstanbul'a sonbahar gelmişti. İstanbul'a sonbaharın gelmesiyle bir yağmurlu hafta sonu cam kenarında kahve kitap keyfi yaparken yanımızda bize sırnaşan kedimizi sevme zamanı da gelmişti.
İstanbul bir Edinburgh kadar olmasa da sonbahar şehriydi. 'İstanbul varken Edinburgh neresiymiş?' diyebilirsiniz. Gerçekten bazı sokaklar vardı ki,dünyada eşi benzeri bulunmazdı.
Kardan kıştan en ufak soğuk havadan nefret eden ben, İstanbul'a yerleştiğimden beri soğuk havalara aşık olmuştum. Her ne kadar kış için aynı şeyi düşünmesem de sonbahara biraz daha ılımlı yaklaşıyordum. Az önce bahsettiğim kahve,kitap ve kedi üçlüsü keyfini ise ben sadece yağmurlu bir hafta sonu değil, yılın çoğu zamanında çoğu mevsiminde gerçekleştirebiliyordum.
Teyzem Beyoğlu'nda bir sahafçı. Ben de İstanbul'da okuduğum zaman arada gelip ona yardım ediyordum. Şimdi ise okulu bitirmiştim ve iş hayatımdan geriye kalan vaktin çoğunu burada geçiriyordum.
"Hadi bakalım seçelim bir tane..." Teyzem bir plak seçti ve gramafona yerleştirdi.
Sahafçı da telefondan müzik açacak değiliz ya...
Unuttun mu beni? Her şeyimi
Sildin mi bütün,izlerimi?
Hiç düşmedim mi aklına? Hiç çalmadı mı o şarkı?
O sahil, o ev, o ada
O kırlangıç da mı küs bana?
Ve bu şarkı. Size ne hissettiriyor bilmiyorum ama bana sonbaharı hissettiriyor.
Sanırdım ki aşklar ancak filmlerde böyle
Ben hâlâ dolaşıyorum avare
Hani görsen, enikonu divane
Ne yaptıysam olmadı, ne çare
Unutamadım gitti
Ve kendimi hissettiriyordu.
"Ben arka taraftayım..." dedi teyzem ve yanımdan uzaklaştı.
Sahafın kapısı açıldığında çalan kapı çıngırağından birinin geldiğini anladım ve dizdiğim kitapları bırakıp o tarafa döndüm.
Esmer,kolundan boynuna kadar dövmeli bir adam içeri girmişti.
"Merhaba?" dedi bana karşı.
"Merhaba." diye yanıtladım onu. Buraya ilk defa geliyordu. Onu daha önce görmemiştim. Çünkü bizim sahafa genelde hep aynı kişiler gelirdi. Farklı olanlar ise bir defalığına gelen turistlerdi.
"Arkadaşım bunu almış geçen hafta,kitabın teslim edilmesi gerekiyormuş sanırım." dedi bir bana bir kitaba bakarak.
"Evet. Satın almadıysa ödünç almıştır. Arkadaşınızın ismi ne?" dedim ve masaya yöneldim. Arkadaşının ismini söyledi ve çekmeceden çıkardığım kayıt defterinde arkadaşının ismini buldum. "Evet, son teslim tarihi bugünmüş."
"Şöyle bırakayım o zaman..." Elindeki kitabı masaya bıraktı. "Bir kitap daha almam gerektiğini söyledi."
"Hangi kitap?" dedim gülümseyerek. Kitabın da adını söyledi ve rafların oraya gittim. Kitabı raftan aldım ve kendisine götürmek üzere arkamı döndüğümde zaten arkamda olduğunu gördüm. Onun burada olmasını beklemediğim için korkudan irkildim.
"Korkutmak istememiştim..." Bir adım geri çekildi. "Merak ettim burayı. Benim pek ilgi alanıma girmediği için daha önce hiç gelmedim."
Gülümsedim ve kitabı ona uzattım. "Sizi de buraya bekleriz her zaman."
Uzattığım kitabı aldı. "Bu gidişle daha çok geleceğim gibi..." derken yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi.
"Kitabın kaydını almam lazım."
"Evet,tabii." Geçmem için bana alan açtı. Ben önden, o arkadan masaya doğru gittik. Defteri tekrar açtım.
"Kitabı siz aldığınız için sizin isminizi yazmam lazım,ayrıca kitabı da sizin teslim etmeniz lazım. Son olarak ,arkadaşınız biliyordu ama unutmuştur büyük ihtimal, kitabı alan kişi teslim etmeli."
"Kusura bakmayın, ben kendisine söylerim."
"İsminiz?" diyerek ona baktığımda ilk önce şaşkınlıkla sonra da sıcaklıkla gülümsedi.
"Emirhan."
"Soyadınız da lazım."
"Topçu. Emirhan Topçu."
Kendisinin ve kitabın ismini deftere yazıp defteri kapattım. İşi bitmiş olmasına rağmen hâlâ gitmemişti.
"Bir sorun mu var?"
"Yok...Sizin isminizi öğrenebilir miyim?" dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. "Yani tekrar geldiğimde sizi kolayca bulabilmek için, hitap edebilmek için..."
"Nil." dedim gözlerinin içine bakıp tekrardan gülümsemeyi ihmal etmeyerek.
Anlaşılan sadece kitabı teslim etmeye geldiğinde görmeyecektim onu. Devamı da olacaktı.
***
ayy bu kurguyu simdiden cok sevdimmm benn
umarim sizde seversiniizzz
yapıcı elestirilerinize acigimm 💖
YOU ARE READING
sende bu öyküyü noktalarım, emirhan topçu
Fanfictionbu garibin ömrü sensiz geçer mi?