Baş ucumdaki saat çalmaya devam ediyordu. Yatağımdan çıktığımda anladım ki çalan saat değildi. Saat 6'ydı ve Umut arıyordu! Evet normalde 5 de kalkıyordum ama bugün biraz uyumak istemiştim."Ne istiyorsun?" dedim mayışmış sesimle. "Niye bu kadar sinirlisin prenses" prenses lafından iğreniyordum! "Sanane domates!" dedim kalınlaştırdığım sesimle. Umut cevap vermeden telefonu kapattım. Okula gitmeyecektim zaten üniversite birgünden bir şey olmaz. Telefonum bir kere daha çaldı. Arayan Aleynaydı.
"Alo" dedim pekte samimi olmayan tonla. "Okula gelir misin Yankı?" o nadiren bana ismimle hitap ederdi bir şey olduğunu anladım "Tamam Aley" Alışkanlıktan Aley diyordum yoksa aramızda eskisi kadar iyi bir dostluk yoktu. Makyaj masama doğru yürüdüm hafif bir makyaj yapmayı düşünüyordum. Hafif kapatıcı allık ve highlighter. Çoğu kıza göre güzeldim. Saçlarım Sarı ve kahverengi arasıydı saçlarım çoğu kızın aksine kıvırcıktı ve bu beni özel kılıyordu
Okula gelmiştim. Öğrenci kartımı göstererek okula giriş yaptım ve direkt sınıfın yolunu tuttum. Aleyna neden beni aramıştı? 2 yıldır beni aramıyordu. Korkuyordum aslında, ona bir şey olmasından korkuyordum ne kadar ölesiye düşman olsakta. 2 dakika yürüme süresinden sonra sınıfa varmıştım. Nasıl bir manzarayla karşılaşırım hiçbir fikrim yoktu. Kapıyı açtığımda bir kaşım havalandı asla böyle bir manzara beklemiyordum. 2'si kadın 3'ü erkek olmak üzere 5 kişi dizilmişti. Tahminen 27 yaşındalardı. Sınıfın tamamı da onların önünde duruyordu. Kaşlarım çatıldı. Aleyna'nın burnu kanıyordu. Dayanamadım ve konuştum
"Siz ne haltsınız bilmiyorum ama bize zarar veremezsiniz" içlerinden kadın olan alaycı tavrını takınıp güldü. Gerçekten hiç hoş değildi hemde bir hemcinsini aşağılamak!
"Ah, sakin ol Yankıcım bizde seni bekliyorduk bu kadar sinirlenmene gerek yoktu. Senin gelmen için illa seni Aleyna'nın mı araması gerekiyordu" Ses çıkarmadım ondan üstün müyüm tartışılır ama onu dövebileceğim kesindi. Hem aklım olsun hemde fiziksel gücüm olsun. 22 yaşındaydım ve çocukluktan beri insanlık dışı eğitimler alıyordum bu yüzden çok güçlüydüm. Düşünmemi bölen 3 adamdan birinin o güzel sesi oldu "Yankı yanıma gel" Yok canım o dedi diye yanına gitmeyecektim! Bakılası kadar yakışıklıydı ama eğitimimin içinde aşık olmamak adlı bir madde de vardı!
"Sırf sen istiyorsun diye yanına mı geleceğim sanıyorsun burda ne olduğunu açıklamazsanız hiç birinizin yanına dahi yaklaşmam"
"Sen?" Ah o alaycı gülüşü, gerçekten sinirimi bozuyor! "Sen ne cüretle bana sen diye hitap edersin!"
"Senden aşağı kalır yanım yok hatta fazlam var" aralarından birinin "biz bunu mu alacağız cidden" dediğini duyar gibi oldum.
"Bu kadar boş konuşmak yeter! Buraya gelmemizin amacı bir seçme yapmak konu zeka ve dövüş." Ne dedi o? Zeka ve dövüş mü saçmalık! Ben kazanırdım tabii ki ve bence bunu biliyorlardı. Buradakilerin bir amacı vardı beni doğrudan elde edemezlerdi bunun için bir sebep lazımdı. O da seçmeler olacaktı değil mi? Sesine hayran olduğum adamın yanına gittim. Beklenmedik bir şey yaptım evet artık adamın bir nefes uzağındaydım! Boyu 1,98 civarıydı sanırım. 1,80 olmama rağmen benden uzundu. Adam ne olduğunu anlamadan kulağının yanına gittim
"Amacının ne olduğunu biliyorum, bence pek uğraş-" diyecektim ki beni susturdu. Hayır öperek değil! Belki öpmesini isterdim ah hayır şaka yapıyorum yakışıklı olabilirdi ama kendimi bilen biriydim. Parmağını dudağımdan ittirdim ve çatık kaşlarla ona bakmaya başladım. Beni kolumdan çekerek dışarı çıkardı.
"Ne yaptığını sanıyorsun!" Telefonundan birşeyler açtı ve bana gösterdi. Allah kahretsin! Umutun ve Aleyna'nın resmi.
"Hani çok zekisin ya bence anlamışsındır ne demek istediğimi. Yine de özet geçeyim o seçmelere katılmazsan... o çok değer verdiğin ama seni gram sevmeyen arkadaşların puf olur." Ne saçmalıyordu bu? Hem beni gram sevmeyen? Sinirim bozulmuştu. O kadar değişik bir şekilde güldüm ki kendimden tiksindim. Küçükken korktuğum o cadının gülüşü gibiydi.
"Öyle mi olmuş? Bana emir mi vereceksin sen!" Sesim yükselmişti.
"Bana bak Güneşin kızı ben gayet ciddiyim akıllıysan bir düşün derim." Bana güneşin kızı demişti. Ben ve güneş? Şuan umursamamam gereken herşeyi fazlasıyla umursuyordum. Arkasından seslendim
"Hey baksana adın ne?"
"Avcı, savaşçılardan Avcı"
Avcı mı savaşçılardan derken ne demek istemişti. O seçmelere katılacaktım. Kimsenin ayağına gitmezdim fakat bu işte bir şey vardı çözecektim ne olursa olsun.
&
Sabah olmuştu bugün seçmeler vardı. Dün okuldan çıktığımdan beri kimseyle konuşmamış uyumamıştım. Yine ihtiyarın yanına gitmiştim. Beni çalıştıran kişiydi hayatı öğretende. Biraz spor yapmıştım. Sadece 4 saat gerçekten çok az. Cep telefonumu çıkarıp Umutu aradım gözümün önünde olmalıydı.
"Alo Umut nerdesin napıyorsun?"
"İyiyim onlar yine burda yani okulda. Seçmeler bugünmüş bende katılacağım sanırım Aleyna da katılacak biliyorsun ihtiyar bize de eğitim verdi." Bilmez miyim ama asla bana yaptığı gibi insanlık dışı eğitimler değildi. Telefonu kapatıp makyaj yapmaya başladım bugün biraz daha ciddi olmalıydım göz makyajı ağırlıklı bir makyaj yaptım. Yeşil gözlerim çok daha ortaya çıktı. Üstüme beyaz sıkı bir crop giydim altıma da siyah nike eşofman. Bir tane de hırka almıştım yanıma.
Okula geldiğimde tüm gözler üstümdeydi. Fazla kendime güveniyordum ve fazla spor giyinmiştim. O avcı denen kişi bana bakıyordu hemde çatık kaşlarla. Yine ne yaptım acaba. Yanından geçip gidecektim ki konuştu
"Güneşin kızı, bu kadar iyi bir fiziğin olduğunu bilmiyordum. Kesin seçmelerde birinci olacaksın değil mi?"
"Avcı, zaten amacın bu değil miydi neden şimdi aptal rolünü oynuyorsun?"
"Hey baksana ilk kez gördüğüm bir adamım neden benimle savaşıyorsun sahipleniyorsun?"
"Zekiyim güzelim, zeki" onu arkamda bırakıp spor salonuna gittim neredeyse tüm okul buradaydı. Seçim dedikleri birbirimizle dövüşmek falan mıydı? Arkamdan Avcı geldi ve kollarını iki yana açıp alaycı tavrıyla konuştu.
"Hey millet, seçmeler başlıyor kendine haddinden fazla güvenen kişiler var gibi, görelim en iyi kimmiş." Bu sözleri bana bakarak söylemişti. Çantamdan sporcu sütyenimi alıp kabine gittim. Hemen üstümü değiştirdim ve alana geri döndüm. Fiziğim herkesin gözüne çarpmıştı. Gözümle Umut ve Aleyi arıyordum sonunda buldum. Onlar da gayet güçlüydü ve hazır görünüyorlardı. Avcı tekrar konuştu
"Bu kâğıtta kimin kiminle dövüşeceği yazıyor. Sadece Yankı bu listede değil o da benimle dövüşecek." Kaşlarım havanlandı ve dudaklarımda muzdarip bir gülümseme belirdi. Herkes başlamıştı Avcı da üstümü çıkarmıştı. Vay canına fiziği ne de iyiydi. Hmm kaç tane baklavası vardı öyle 6? 8? Yok 12 ay banane.
"Güneşin kızı? Hayran mı kaldın. Yalan söylemek istemem sende fena değilsin." Cevap vermedim o da cevap beklemedi tam karşıma geçti ve pozisyon aldı. Ben onun aksine pozisyon almadım çok rahat ve doğaldım. Bana yumruk attığında yumruğu yedim. Hareket dahi etmemiştim rakibimin gözünün içine bakıyordum. Bana birkaç daha yumruk attı. Dudağım patlamıştı.
"Güneşin kızı neden cevap vermiyorsun gayet de sert vuruyorum?" Dedikten sonra yüzüne sert bir tekme yedi. Bu onu sarsmaya yetti. Kolunu alıp ters çevirdim ve yere yatırdım kulağına eğilip
"Hey Avcı, söylesene kendini beğenen ben miymişim? İki vurdun cevap vermedim diye yenmiş mi oluyorsun." 10 saniye dolmuştu kazanan bendim şaşkın gibiydi. Beklemiyor muydu? Ah tamam çok özel biriydim sanırım. Aley ve Umutta kazanmıştı. Bizden başka kimse kazanmamıştı bu planlıydı biliyordum. Bile bile birşeyler yapıyordum. Avcı gitmişti nereye gitmişti? Kabinlerde olabileceğine inandım ve oraya doğru yürüdüm. Kapılardan sadece biri kapalıydı. Erkek kabinine girmem ne kadar doğruydu ama umrumda değildi. Tüm şansımı kullanıp kabine daldım ve şansım ilk kez tuttu bu Avcıydı. O sırada aklıma birkaç şimşek çaktı. Bu olanları öğrenmek için kendime aşık etmem gerekiyorsa? Evet iyi bir rol takındım hem kendim hemde değildim.
YOU ARE READING
Güneşim Sensin
FantasyYankı normal bir hayat yaşarken birden kendisini başka bir dünyada bulur. Bu hayat onun için çok zordur ama o savaşmayı seçer