hiç bölüm atacak vaktim olmadi. tasindik, baska sehire gidip geldik derken yorgunluktan yazacak vaktim olmadi.
uzun bir aradan sonra düz yazi ile geldim. umarim beğenirsiniz.
umarim bol bol yorum yaparsiniz. hevesim kaciyor çünkü 🤧
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
#
lalisa elindeki telefona son kez oflayarak baktıktan sonra sertçe yanında boşluğa koymuştu. grupta yazılan mesajları tekrardan okumuş hiçte ikna edici konuşmadığının farkına tekrar tekrar varmıştı.
malesef arkadaşlarına göre anadili sakin cevaplar vermek değildi. yanlışlıkla kendini ele verdiğini düşünmüş son dakikalar kurtarmaya çalışmıştı ama oda arkadaşını yine de inandıramamıştı. hadita gördüğü her yerde alttan imalar yapıyordu. ve lalisa'yı en çok tanıyan da oydu. yalan söylediğinde anlayabiliyordu.
rosé ile garip ilişkisini arkadaş ortamından nasıl saklayacağını bilemiyordu. intikam? artık intikam denilecek bir şey kalmamıştı ortada. lalisa bir sabah aniden uyanmış ve aklında kurduğu kötü planları silmişti. tamamen kendini rosé'ye affettirmeye odaklamıştı. kızla vakit geçirdikçe kendi aklıyla çelişkiye girse de nihayetinde intikam planları suya düşmüştü.
sadece rosé ile vakit geçirmek istiyordu. o kızda kendine çeken bir şey vardı ne olduğunu hala anlamamıştı.
araya vize haftaları girdiğinden beri pek görüşememişlerdi gizli yerlerinde. yurdun terası kimsenin uğramadığı yerlerden biriydi. lalisa her buluşmada rosé'yi buraya çağırıyordu. bazen çatının duvarlarına yatıp öylece dinleniyorlardı bazense lalisa'nın ısrarları üzerine küçük öpücükler ile devam ediyordu.
rosé'ye göre bunu yapmak biraz utanç verici olsa da, biraz nazlanıyor sonra da izin veriyordu. lalisa ise bağımlısı olmuştu.
tabi ki arkadaşları aralarının düzeldiğini biliyordu ama öpüşme işi aralarında gizliydi. bu yüzden de gereğinden fazla konuşmuyor günlük hayatta merhabalaşıp, günün akşamını çatıda yalnız geçiriyorlardı.
lalisa oturduğu duvardan uzaklarda görünen büyük göle baktı. bir yandanda stresle ayağını sallıyordu. ama çok geçmeden terasın kapısından giren beden lalisa'nın arkasından yaklaşmıştı. lalisa öyle dalmıştı ki rosé'nin varlığını fark etmemişti bile. rosé elindekileri yavaşça alçak duvarın üstüne koydu.
"neye dertlisin bu kadar?" dedi. lalisa arkasından gelen sesi duyunca sıçrayarak ona dönmüştü. rosé ile göz göze geldiğinde, bugün her zamankinden farklı olarak düz saçlarının kıvır kıvır olduğumu fark etti. bakakaldı birkaç saniye.