2

11 5 0
                                    

Sağ ellimi saçlarımın arasından geçirirken sol elimde duran laptopu sıkıca kolumun arasına bastırdım. Bakışlarım insanlarda gezinirken üniversitenin butün bölümlerini birleştiren kafeteryaya doğru yürüyordum. Üzerimdeki alıcı bakışlarla mavi gözlerim birinci sınıflara arasında gezdiriyor ve çapkın bir gülüş sunuyordum. Eşcinsel olduğumu öğrenene kadar onlarla flört ettiğimi düşünmeleri eğlenceli oluyordu. Her gün birine bakıyor ve bir grubun kafasını tamamen karıştırıyordum. Ellerimi çektiğim anda alnıma düşen sarı tutamlar ile bıkkın bir nefes aldığımda kapının önünde daha önce gördüğüm ve muhtemelen mühendislik fakültesinden olan çocuğa gülümsedim.
Çocuk ona gülümsemem ile kapıyı açarken kafamı sallayarak kısa bir teşekürde bulundum.
Eşcinsel olduğumu kimin bildiğini bilmiyor ama bu konuyu da açıkçası saklama zorunluluğu görmüyordum.
İlk başlarda kendi bölümümden bir kaç insanın sözlü taciz ve manipülatif ve aşağılayıcı sözlerine maruz kalsam da sert mizacim yüzünden bir süreden sonra bunu yapmayı bıraktılarını düşünüyordum. İnsanlar gay olan  erkeklerin pasif ve ezilmiş olduğunu düşündükleri için kolaylıkla zorbalayacaklarını düşündükleri için ilk başta bolca zorbalığa ve itiş kakışa maruz kalsamda geri çekilmediğimi ve kavgadan kaçmadığımı gösteren davranışlarım sayesinde bunu en aza indirgedim. Homofobik insanlar sadece bakış atmakla yetiniyor ve belalı bir tip olduğumu düşündükleri için geri durmaktan başka bir şey yapmıyorlardı.

Gay olduğum için yumruklarımın hafif olduğunu düşünen bir üçüncü sınıfı dövmem de pekâlâ bu düşünceyi aşılamış olabilir.
Her halükarda onları korkutmaktan gurur duyuyordum.

Keskin bakışlarım yine oldukça kalabalık olan kafeteryada en tuhaf duran masayı aradı. En sonda gözlerim siyahlar içinde duran gotik ve metaliğin buluştuğu arkadaş grubunun  ortasında cırtlak bir pembe elbiseyle duran Burçinde durduğunda oraya doğru adımlamaya başladım.

Burçin siyahlar içinde duran masada disko topu gibi parladığı için birinci sınıfların sık sık bakışlarını üzerine çekiyor diğer sınıflar ise alıştığı için pek o tarafa dönmüyorlardı.
Gözlerim giydiğim kıyafetlere kaydığında bugün metalik tarzda giyinen arkadaşlarımla oldukça uyumlu olduğumu fark ettim.

1.85 civarında olan boyuma yakışacak bir siyah kot pantolon ve üzerine siyah bir kazak geçirmiştim.

Onun üzerine ise siyah metal zincirlerin olduğu kot ceketimi giymiştim bu şekilde oldukça iyi durduğumun farkındaydım.
Sakalsız ve tatlı duran yüz hatlarım geniş omuzlarım ile zıtlık içersindeydi.

Ağır adımlarla bizimkilerin yanına geldiğimde masada gülerek bir şeylerin konuşulduğunu fark edip yan masada oturan kız grubunun yanına yaklaşıp boş duran sandalyeyi aldım. Kızlar onlara bir şey söyleyeceğimi sanıp bütün ilgiyi üzerime toplandığında sandalyeyi hızlıca bizim masaya koyup oturarak sırtımı kızlara çevirdim.
Bizimkiler gelmem ile bana dönerken Güliz dönüp kaşlarımı çattım.

"Sen mi bilgisayar çantamı çaldın?"

Burçin ve Ege bu söylediğime gülerken Doğukan sırıtmakla yetindi.
Güliz söylediğim sözler ile masum bir gülümseme tanırıken elleri hemen masanın altında duran siyah bilgisayar çantasına gitti.

"Çaldın değilde ödünç aldım diyelim Ilgın . Kullandığın kelimeyi hiç desteklemiyorum çok yanlış. Bir arkadaşı-"

Büyük sahtekarlık ile sarf ettiği sözler ile derin bir nefes alırken öfke ile sözünü böldüm.
"Güliz!"

Güliz söylediğim sözler ile anında rolden çıkarken yalvaran bakışlar ile bana döndü.

"Kanka ama ne yapayım konbinimin star parçası bu çanta."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TORNADOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin