Bölüm 2

19 4 26
                                    

|Tehlike beni yükseltiyor

Hyunjin|

"Jisung saçımı çekiyorsun!"

"Boyayı yediriyorum Hyunjin kıpırdamasana!"

Jisung'a saçımı boya dediğim o dakikayı sikeyim, kafamda saç kalmamıştı. Boyayı yediriyorum diye yoluyordu resmen.

"Bitti, yarım saat sonra yıkarsın." Demişti Jisung kalkarken. Ellerini yıkadıktan sonra çıkınca bende yerden kalkıp yatağa oturdum. Jisung ve Seungmin dışında kimse saçımı boyadığımı bilmiyordu şuan. Üçümüz dışında evde kimse yoktu diğerleri solo kayıtlar için şirketteydi.

Chan hyung albüm için saçlarını sarı yaptığında bende siyah yapmak istemiştim nedensizce. Yani saç renklerimiz yer degiştirmişti böylelikle.

Yarım saat dolduğunda saçımı yıkayıp kuruladım, aynaya baktığımda hoşuma gitmişti. Sanırım artık sarıdan sonra uzun süre siyah dolaşacaktım.

Dün dinlediğimiz kayıtı telefona aktarmıştım , müziği açıp yatağa uzandım.Her an, her dakika aklımda dolanan düşüncelerim susmazken iç çektim. Chan hyung kabul etmişti teklifimi. Aslına bakarsanız şaşırmıştım. İçten içe o şarkıyı yazarken onu düşündüğümü biliyordu eminim ve daha birçok şeyi bildiğinden de emindim. Bende biliyordum çünkü. Susup normal davranmak işimize geliyordu sadece sanırım. Böyle davranmamızın nedenenini bilmiyordum açıkcası.

Şu sıralar kafamı karıştıran bir şey daha vardı.  Sessiz kalabiliyorduk evet ama ileride bu düşünceler sessiz kalamyacağım kadar büyürse diye düşünmedende edemiyordum çünkü aramızdaki çekim barizdi. Lakin şuan bunun üzerinde durmamaya çalıştım. Dakikalarca o güzel melodiyi ruhuma hapsettim sonra yine dayanamadım. Müzik arkada bilmem kaç dakika çalarken aklımda susmak bilmeyen ve milyonuncu kez savaşa çıkan o düşünceleri susturmaya çalışarak ayaklandım.

Yarın performans çekimim vardı, ondan sonra diğer çekimler başlıyordu zaten. Tek boş vaktim bu günüm olsada çoğu zaman olduğu gibi pek duramadım. Dans etmem gerekiyordu. Ne zaman düşüncelerim karışsa veya ne zaman dış dünyayı unutmak istesem hep dans ederdim çünkü müziğin benliğimi ele geçirip hareketlerimi de kontrol etmesine izin verdiğim o dakikalar, dış dünya ile irtibatım tamamen kesilirdi. Ruhumu şarkıya teslim ederdim, beynimde düşünceler yerine sadece müzik olurdu ve bu bana fazlasıyla iyi gelirdi.

Şuan üzerimi değiştirmeye üşendiğim için, gri eşofmanımın üzerine sadece kareli bir gömlek giyip şapkamı taktım. Odamdan çıkıp aşağı indiğimde Seungmin bir koca tabak mısır gevreği ile televizyonun başında oturuyordu.

"Ben şirkete gidiyorum." Seungmin kafasını  televizyondan ayırmadan kaşık kaşık mısır gevreğini yerken başını salladı sadece.

"Bende geçiyorum birlikte gidelim." Jisung merdivenlerden inip yanımıza gelirken, Seungmin ağzına doldurduğu gevreği sonunda yutarak "Oh hadi gidinde bende evde tek kalmanın sefasını süreyim." Dedi. Göz devirirken dış kapıya yöneldim, jisungda peşimden gelirken şirketin arabalarından birine bindik.

"Sen niye  gidiyordun?" Diye sordum arabayı çalıştırken.

" Chan hyung aradı, 3racha olarak kayıt provası yapacakmışız." Anladım dercesine başımı sallarken yola odaklandım. Şirkete varmamız çok uzun sürmemişti. Ben pratik odasına, Jisung ise kayıt odasına geçerken yollarımız ayrılmıştı.

Yanıma aldığım; içinde telefonum, güneş gözlüğüm ve dudak parlatıcımdan başka hiçbir şey olamyan sırt çantamı kenardaki koltuklara fırlatıp direk dans moduma geçmiştim. Höperlöre bağlı bilgisayara gidip benimle bütünleşen o parçayı açtım.

Play With Fire | HyunChan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin