BismillahirrahmanirrahimRahman ve rahim olan Allah'ın adıyla.
Ne kadar uyumak istesemde merak ediyordum babam abimi buldumu diye. Yorganı üstümden atıp yerimden kalktım.
Üstümü değiştirip hızla odadan çıktım. Merdivenlerden inerken annemi gördüm elinde demlikle oturma odasına gidiyordu.
"Hayırlı sabahlar." Dedim annemin yanına yaklaşıp.
"Hayırlı sabahlar yavrum gel kahvaltı hazır." Dedi annem dedi boğuk sesiyle.
"Babam gelmedi mi?" Dedim yutkunurken.
"Hayır gelmedi." Dedi iştah falan bende kalmamıştı.
"Aç değilim annem ben avemede işim var biraz birde Zelal ile buluşucaktım erken gelirim. Bir haber alırsan abimden bana haber ver olurmu?" Dedim anneme sarılıp.
"Olur kızım haber ederim sana dikkat kendine Allah'a emanet."
"Sende Allah'a emanet annem." Dedim odama geri dönüp telefon ve çantamı alıp aşağı indim.
Arabanın anahtarını çıkartıp arabayı açtım. Kapının kolunu tutup çekip açtım yan koltuğa çantamı bırakıp yerime yerleşip kapıyı örtüm. Emniyet kemerimi takıp arabayı çalıştırdım.
Yaklaşık yarım saat süren bir süre içinde avemeye gelmiştim. Zelal el sallarak ben burdayım sinyali veriyordu. Hızlı adımlar atarak ona yaklaşıp sarıldım.
"Selamünaleyküm!" Dedim kollarımı sarıp bende.
"Aleykümselamm cancağızım kardeşim nasıl özlemişim be kızım seni gidince anladım..."
Geriye çekilip saçlarımı arkaya attım.
"E tabi kolay yetişmiyor bir ilkbahar!" Dedim gülerek.
"Hadi gel bir Mardin kahvesi içelim şurada." dedi Zelal
"Olurr!" Dedim gülümseyerek.
"Ay baya şey birikti sana anlatmak istediğim konular var." Dedi Zelal.
İkimizde karşılıklı oturup kahvelerimizi sipariş verip bekledik.
"Zelal?"
"Efendim?" Dedi elini çenesine koymuş bana bakıyordu.
"Abim geldiğimden beri orta da yok sorunca evdekilerde bilmiyoruz diyor. Babam günlerdir arıyor abimi. Hâlâ ses seda yok."
"Allah korusun başına bişey falan mı geldi?" Dedi endişeyle.
"Bilmiyorum."
Öğleye kadar Zelal ile gezmiştim. Bir ara pamuk şeker bile yemiştik. Nişanlısı gelince ne kadar ısrar etseler bile onları baş başa bırakıp almam gereken şeyleri alıp çıkmıştım avemeden.
Arabanın kilidine basıp karşı tarafa geçtim. Elimi kapı koluna uzatcakken uzanan ellerle yukarı kaldırdım kafamı.
"Boran?"
"Olanlardan haberin yok sanırım?"
"Ne olmuş? Çekilir misin şuradan! Bir gören olucak al başına belayı." Dedim ellerimi göğüslerimin üstünde bağlayıp.
"Olan oldu ilkbahar. Abin dilemi kaçırdı!"
"Ne!"
"Bunun ne demek olduğunu biliyormusun? Bu demek ki sen ve ben evlenmek zorundayız!"
"Hayır bana şaka yapıyorsun çık şuradan!" dedim. Ellerim ve vücudum titriyordu.
"Abin bizide yaktı ilkbahar..." Dedi...
.
.
.
.Soğuk hava tenime değdikçe rahatlıyordum. Bugün olanlar asla aklımdan çıkmıyordu. Abim sırf bu yüzden mi ortalarda yoktu.
"Halitttt! Nerdesin çık ulan!" Diye bağıran sesle yerimden kalkıp aşağı baktım.
"Mirza ne işin var gecenin bu saatinde evimde destursuz hemde!" Dedi babam aşağı inerken.
"Senin oğlun olacak o adam varya kızımı kaçırdı!" Demesiyle elim ağzıma gitti.
"Ne- ne diyorsun sen!?"
"Hele bir elime geçsin vuracağım onu!" Dedi elim kalbime gitti.
"Hele bir delenme bulayım ben onu bir soracağım bu yaptığının!" Dedi babam.
"Konakta değilmi?!"
"Burda olsa niye gizleyeyim be adam. Bak öfkeyle kalkmak çözüm değil bulalım konuşalım."
"Konuşucak ne kaldı kızımı vermiyorum dedim yaşı küçük dedim. Senin oğlun naptı!? Kızımı kaçırdı!"
"Sakin olalım geç hele içeri." Dedi babam aşağıda da ki oturma odasını eliyle işaret edip.
Adam resmen sinir küpü olmuştu. Cebimden telefonu çıkartıp abimi aradım. Gündüz denediğim gibi yine kapalıydı telefonu.
"Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor-" demesiyle telefonu kapatıp koltuğa geri oturdum.
Nerdesin abi nerdesin!
Ellerimi başımın arasına alıp sıktım. Ne olucaktı şimdi? Abim nereye gitmişti? Yerimden kalkıp aşağı indim. Merdivenin hemen yanında ki odanın kapısının önünde durdum.
"Anlıyorum sinirlisin haklısın da bizim oğlan bir delilik yapmış. Gel razı ol evlendirelim."
"Bir şartla olur Halit sende o şartı biliyorsun."
"Yapamam bunu kızımdan böyle bişey istemeyem Mirza."
"Ozaman bende istemem Halit. Kalkın gidiyoruz."
Onların çıktığını görünce kenara çekildim. Göz göze geldiğimizde Mirza denen adam bakıp geçti gitti. Hepsi ordan çıkınca içeri geçtim.
"Baba noluyor?" Dedim yan koltuğa oturup babama baktım.
"Musab nasıl böyle birşey yapar Halit konuşmuştuk onla!" Dedi annem gözlerinde ki yaşı silip.
"Sakin olun bulayım ben o hergeleyi kulaklarından çekeceğim!" Dedi babam.
Babam bize asla vurmamıştı bu zamana kadar bize hep şevkat ve merhametle yaklaşmıştı. Ama şimdi sinirli olduğunu söylediği kelimelerden anlıyordum.
"Baba o adam neyi kast etti?" Diye sordum babama bakıp.
Babam bana bakmayıp anneme baktı.
"Güzel kızım sen yorma kafanı olurmu? Şimdi gideyimde o hergeleyi bulayım." Dedi iki elini yanağıma koyup anlımdan öptü.
Babam yanımızdan ayrılırken annem ve ben kalmıştık. Anlamıştım Mirza denen o adamın ne demek isteğini. Berdel olucaktı...
°°°°°°°°°°°
Selamünaleyküm
Yeni bir hikâye Rabbim mübarek eylesin amin
İlkbahar ve boran hikayesi Sergüzeşti okuyanlar bilir.
Gazzeyi, doğu türkistanı, Suriyeyi, lübnanı, Arakanı ve zulme uğrayan bütün mazlumları unutmayalım dualarımıza katalım Rabbim onlara yardım edebilmekte bizleri vesile eylesin.
Unutma boykot da bir silahtır zalimi can damarından vurur.
Allah'a emanetsiniz selametle kalın 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lahza
Teen Fiction"Ben böyle ağlarken sen mutlu oldun mu?" Dedim boğuk çıkan sesimle. "İnsanın yüreği sızlarken nasıl mutlu olur ilkbahar?" Dedi boran üzgün gözlerle bakıp. Bu kitabı sevgili canım kardeşim Nura hediye ediyorum 💐 iyi varsın güzellik:) Yayyınlama tari...