1 Eylül 2016

240 8 7
                                    

(***İlk 2 bölüm Geçiş bölümüdür***)

Oysa ben akşam olmuşum, yapraklarım dökülüyor usul usul. Adım sonbahar... -Atilla İ.

Okul koridorunun ıssız ve soğuk görüntüsü midemi bulandırmıştı insanların günlük sıkıcı rutinlerini izlemekten sıkıldığım anda,omzuma biri dokundu. Arkamı döndüğümde Karşımda yüzü bembeyaz ve şaşkın bir Melis görmemle korkmuştum " Melis, iyi misin? " bana hala kararsız bir şekilde bakıyordu, ne oldu der gibi kafamı salladım. En sonunda kurtulmak istercesine ağzından hızlıca attı kelimeyi "Ateş geri dönmüş !". dediği şeyle donup kalmıştım, etrafımdaki hiç bir şey hareket etmiyordu. Ben senelerce bu anı beklemiştim. Ona en çok ihtiyacım olduğu zamanda gitmişti, şimdide geri dönüyordu onunla karşılaşma düşüncesi içimde bir şeyleri kıpırdatsada, bu duyguyu hemen bastırdım. ona sinirliydim öyle olmalıydım. Ama şuan onunla karşılaşmamak adına melisi bırakıp hızlıca dışarı çıktım. çıkar çıkmaz soğuk hava dalgasının beni sarması bir oldu. hızlıca ,okulun kapısından çıktığımda her zaman gittiğim gizli mekanıma doğru yola koyuldum. Her adımda beni çeken bir şey vardı orada, sonbahar yapraklarının ağaçlardan düşerken ki görüntüsü,üstlerine bastığımda çıkan o ses. Hepsi annemi anımsatırdı bana, annemin gizli günlüklerinde sonbaharı çok sevdiğini okumuştum. Tuttuğu hatrı sayılır sayıda günlükleri bir kutuya kapatmış yatağının altına saklamıştı. Ondan kalan tek şey bire bir aynı olan bakışlarımızın dışında o defterlerdi. 8 Kasımda doğdum ben sonbahar'ın yerini kış'a bırakacağı tarihlerden birinde. Hayat acımasız ki beni babamın kucağına verdiği gün annemi onun kollarından koparmış. Annemin vefatında hep beni suçlayan babam, bana şiddet göstermekten hiç geri durmamıştı. Abim ise hep beni koruyan kahramanım olmuştu. Abimin elinden en çok ihtiyacı olduğu zamanlarda annemi almış olmam beni rahatsız eder, yinede abimi etmezdi. O buna rağmen beni hep sevip, korumuştu. Her ne kadar güzel olsada kendimi dahada suçlu hissetmemi sağlardı. Abim hep anneme çok benzediğimi söyler,özellikle de bakışlarımın ondan bana miras olduğnu. Annemin bakışlarını,bende gördüğü için babamın bana bu kadar nefret beslediğini savunurdu. Her zaman "özlem" der, çok büyük bir "özlem duyuyor" anneme ve ona bu kadar fazla benzemen onu çıldırtıyor." Abim beni her ne kadar çok sevsede bu hayatta yalnızdım yalnızdım ben. Bunu biliyordum!
Yoğun Düşüncelerimle vardığım ve daha çok düşünce ile kendimi boğduğum alana gelmiştim nihayet. Etrafta bolca turuncu renk hakimdi, buranın atmosferi beni çeken bir şey olduğunu söylemiştim, ağaçların arasından geçerken etraftaki yapraklarının rüzgarla oluşturduğu şırıltıları, ilerideki akarsudan gelen su sesinin huzurunu hissettim.Havalar soğumaya başlamıştı, sonbahardı mevsim kışın ben geliyorum çağrısıydı. paltoma dahada sıkı sarılırken buranın harika atmosferine dalmadan edemedim. Her ay bulunduğu mevsimin rengine bürünene ağaçları ve gökyüzü ..ahh ..burada saatlerce kalabilirdim. Hatta aylarca ,tamam belkide asırlarca ,sanırım ben ömrümün hepsini burada oturup etrafı seyrederek ve düşüncelerden soyutlanarak geçirebilirim. Etrafa dalmışken arkamda duyduğum bir yaprak hışırtısı beni bu düşüncelerden çıkardı ve hızlı bir geri dünüş yapmamı sağladı, karşımda birini görmeyi beklemiyordum özelliklede "Ateş'i" suratıma özlemle ve şefkatle bakıyordu ,yada ben öyle sanıyordum. Koyu gri gözlerinden sanki bir alev çıkıcakmış ve beni yakacakmış gibi hissettmemi sağlayan güçlü bakışlarından gözlerimi hızla çektim. Uzun boyu nedeniyle ,yerde otururken suratına bakmak zordu.Bana bakmaya devam ediyordu,ağzından bir mırıltı çıktı ve yanıma oturdu. Ben ne olduğunu anlamaz bir şekilde etrafa bakmayı sürdürüyordum, hep böyle olurdu kendi ütopyam dışında kalan insanlara karşı sessizleşirdim ütopyam dediğime bakmayın çok az insan vardı.Tabiki o ütopyada Ateş'de vardı bir zamanlar-beni bırakıp gitmeden önce- o gittikten sonra hiç kimseyle gerekmedikçe konuşmadım.Abim bir sürü psikologdan yardım almaya çalıştı fakat hiç biri işe yaramadı, genelde hepsinin verdiği cevap "bizimlede konuşmuyor,bunun nedeni çocukken geçirdiği bir travma olabilir geçmişe inmelisiniz" olurdu. Babam'ın uyguladığı şiddet sonrasında dışarıdaki insanları bir tepki olarak görmeye başlamışım gibi bir sürü saçma şey ama benim konuşmak istememe nedenim "konuşmak istememdi" buna anlamlar yüklemek son derece saçmaydı. Yanımda duran kişi ise tam bir tepkiydi kelimeler inatla ve ısrarla çıkmıyordu ağzımdan. "Niye geri geldi ? Ne istiyor? "Gibi sorular sadece beynimde taslak olarak durdu çünkü onun asla geri dönmeyeceğini düşünüyordum. abimle araları bilmediğim bir nedenden dolayı 2yıldır bozuk. Ateş'in abisini kaybettikten sonra zor zamanlar geçirdiğini hissediyordum, belkide bu yüzden geri gelmişti, abisi yokken yalnızdı. ailesinin yanında daha iyi olurdu. Ben bunları düşünürken uzun süren sessizliği o bozdu. " ateş'in var mı?" Başta dediğini anlamamış olmanın aptallığıyla elimi anlıma koydum ve kafamı iki yana salladım. Bu hareketi yapar yapmaz kendime koca bir aferin çektim, "elinde tuttuğu izmariti yakmak için bir ateş istiyordu" bir saniye izmarit mi ? o sigara içmezdi, kendine zarar asla vermezdi. şimdilik bu soruyu kendime sakladım.o benim hareketimi komik bulmuş olacak ki dudakları hafif yukarı kıvrıldı , gamzeleri yoktu ama gülünce dudağının yanında oluşan izler onu muazzam gösteriyordu. Ben Ateşin sert yüz hatlarına ve sigara içişini incelerken telefonu titredi, boş olan eliyle telefonu cebinden çıkardı ve ekranda bir şeye dikkatlice baktı. ağzından "kahretsin" kelimesi çıktı telefonu siyah paltosunun cebine geri attı, izmariti son kez içercesine çekti ve söndürdü, hızla ayağa kalktı, üzerini silkti ve paltosunu düzeltti. Bana son kez dikkatle baktı elini uzattı "seni özlemişim Hazan" dedi. ben bana uzattığı eline şaşkınca bakarken sanki bir tepki bekliyormuş gibi bana bakan bakışları ile elini gösterdi, uzattığı elini sıktım gözlerimiz kenetlendi ve hızlıca elini çekti "ve sende biliyorum" dedi sitemli bir şekilde. Hareketine tepki vermeyince elini anlıma koydu ve "ateş'in yok ama hala fazla dozda ateş bünyeni olumsuz etkiliyor sanırım."dedi. Ben söylediği kelimeyle yerin dibine girerken o,ellerini paltosunun cebine koyup arkasını döndü ve hızlıca ilerledi.Onun ağaçların arasından kaybolan bedenine şaşkınca bakarken aklımda ki soruya cevap getirmeye çalışıyordum,onun 1dakika bile yanımda oturmasına dayanamazken,nasıl kin tutacaktım. Hala "Hazan" demesi aklımdaydı,bu adı bana Ateş takmıştı, bakışlarım sonbahar gibiymiş" öyle olduğundan hep hazan derdi. O benim eksik kalan yanımdı,ve geri gelmişti. Ona bu duyguları hissetmem çok yanlıştı biliyordum o beni hep bir kardeşi olarak görmüş kol kanat germişti. Bunları düşününce, bana tek sevgi gösteren insana acizce aşık olmuştum. yanlıştı bu özelliklede Ateş gibi biri için.

Güz tohumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin