Yıkılan doğrular

11 2 0
                                    

Eylül Hazan

Yaklaşık 1saat önce Ateş'e yemeğe gelmiştim ve artık kalkma vaktiydi "Akşam yemeği için çok sağo Ateş. "
Kendimi birazda olsun değerli hissettmemi sağladın dedim. Aklımdan geçen düşüncelere mukayyet olamazken, Belki de değerliyimdir. Her şeyi anlatmak isterdim ama dilim varmıyor söyleyemiyorum! Senin dışarıdan seyrettiğin yaşantı bana ait değil. Seninde diğerleri gibi hiç bir şey bilmemen acıtıyor artık Canımı, düşünsene canımın en içi olan adam Canımı yakan şeyi bilmiyor. Keşke dilim varsada aklımdan geçenleri bilsen. Senin, hikayemin baş rolü olman gerekirken hayatıma aralıklarla girip çıkman ve genel bir ritüel olmaman Canımı sıkıyor aptal mıyım neyim, oysa sen hep ne dersin " önemli olan yanında değil, aklında olmaktır bir insanın ! " Söylesene hiç aklına geldim mi ? Kızgınım hem ben sana, gelmedin yıllarca, sormadın beni, haberde almadın, çektin gittin. Atamıyorum sigaramın dumanına, sığdırıyorum babamın dediklerini, öksüzlüğümü, kimsesizliğimi, ama senin yokluğun ağır geliyor. Oysa, uzun içiyorum dertlerim büyük nede olsa, söylemedim sana duysan kızarsın biliyorum. sen bir bilsen ne dertlere göğüs geriyor senin miniğin. Oysa ben yıllar önceki masumluğumu, senin o taptığın çocukça kahkalarımı öldürdüm. Katilmişim ben, bu ilk cinayetim daha doğarken gerçekleştirdiğim. Annesizliğimin suçlusu benim, saçma geliyor değil mi ? Anlatsam zaten saçmalama der sarılırsın.. Ah be yaralarımda sarılsan, gerçi sensizken böyle değilimdir bakma kusuruma, hep seni görünce böyle deli atıyor bu yürek. Kelebek yalan, içim ıssız bir orman sen gelince Bahar'a doyan. Bak yine saçmaladım duysan gülersin.
" Afiyet olsun, ne demek Güzelim her zaman gel hatta ben izin alırım Kadir amcadan kalmaya da gelirsin. ". Ah iyi yürekli abi şefkatlim benim, dilim varsada söylesem olmuyor işte. Babam beni sevmiyor diyemiyorum, Nasıl diyeyim oturuyor göğüs kafesime bir fil, hemde büyükçe bir fil küçükken hayvanat bahçesinde gördüklerimizden hani. Ah ne diyorsam ben öyle boş boş " Tabi konuşursun duruma göre ben gideyim artık, Ayşe sultan ellerine sağlık eşsiz olmuşlar." Dediğim cümle güldürmüştü sultanın yüzünü baktı bana içli içli " Ah be güzel kızım sen ye biraz, kalmışsın bir deri bir kemik zaten yedirmiyorlar mı seni (!)" Ayşe teyzenin bu dediğine Ateş tebessüm etsede ister istemez gerilmiştim. Bilmiyorlardı işte ! Gerçekten kendi evimde o sofraya her zaman kabul edilmediğimi.. Bu içimi ve dışımı huzursuz eden konuyu kapatıp Ateş'in endişeli görünen suratına baktım. Ayşe sultan Ateş ile yalnız kalmak istediğimizi anlayıp içeri geçti, ve o geçer geçmez Ateş konuştu " Hazanım bir derdin var diyemiyorsun. Bak bu durumunda hoşuma gitmedi Ayşe sultan şaka amaçlı dedi belki ama kuru dal gibi kalmışsın, üstelik üstüne sinmiş olan sigara kokusunun kaynağını bilmekte istiyorum! " Ateş'in gözünden kaçacağını düşünmek saçmalıktı zaten ama Zaman'ı şu an değildi emindim. " Abim içmişti en son onun yanındaydım. Yiyorum canım sende babam gibi başlama (!)" dedim. Saçmalayarak, biliyordum babam asla beni düşünmezdi ama keşkeler vardı hayatımda, hayallerim işte bu kadardı. Milyon dolarlara sahip olmak sana sıcak bir aile vermez. Vermiyordu da zaten, " Neyse konuşuruz bu konuyu geç oldu baban merak eder. Murat, Hazan ayy Eylül'ü bırakın! Sanalda kendi taktığımız ismi söyleye söyleye esas adını unutacağız be kızım" diyerek gülen Ateş Soydan' a baktım, bir daha bu manzarayı göremeyecekmişim gibi içime çektim sanki o gülüşünü. Gitmeden kendime sözde verdim, bu gece sigara yok diye tutar mıydım? Orasını bilemem. Benim intihar etmeye yetecek cesaretim yoktu, bende yavaş yavaş ölmeyi tercih etmiştim. Hem bu şekilde, saygın (!) babamın itibarını trajik bir intihar haberiyle anılmasını engelliyordum. Sonuçta beni yaşarken sevmeyen bir adamın, öldüğümde bari biraz içi burkulsun isterdim. Sonunda Ateş'le vedalaşıp arabaya binmiştim. Ormanlık bir arazideydi Ateş'in evi. Soğuk, ıssız ve koyu renklere sahip. Ben her zaman turuncuların kızı olmuşumdur, sonbaharın kızı Hazanı, Eylül'ü benim kaderim sonbaharada yazılmış. Adım Eylül, annem Eylül'de ölmüş, babam beni Eylül'de öldürmüş. Öldürmüş dedim yanlış anlamadınız, çünkü ben babam için ölüyüm ! Bu düşüncelerden sıyrıldığımda arabanın durmuş olduğunu fark ettim saat geç olduğu için hava kararmıştı. Tam şöföre ne olduğunu soracakken burada olmadığını fark ettim. Ne olduğunu anlamadan arabanın kapısı açıldı ve biri kolumdan tuttuğu gibi beni sürüklemeye başladı, yüzünü tanımaya çalıştım ama başaramadım. Vücudumun geçirdiği bir anlık Şok'tan çıkar çıkmaz çığlık attım ve ağzımı kapatıp beni sakinleştirmeye çalışan adamın yüzüne dehşetle bakmaya başladım, heyecan, korku ve adrenalin hissi tüm bedenimi ele geçirmişti ve onu bir şekilde tanımaya çalışıyordum. Derin sessizliği ilk bozan o oldu. " Eylül Altan, kim olduğumuzu merak ediyorsun biliyorum, ama şimdilik sadece ortak olduğumuzu bilsen yeter. Seninle bazı şeyleri halletmemiz lazım ufaklık" suratına aptalca baktım ne ortağı ne işi kimdi bu herif Ateş neredeydi şöföre ne yaptı! Tamam kendime gelmem lazımdı yoksa.... Derin nefes ve tamam " Ne istiyorsun?" Evet şimdilik bu soru yeterliydi. Ve çok beklemeden konuştu " benim ne istediğim değil " deyip arabayı gösterdi "önemli olan onun ne istediği! ve şu kadarını söyleyebilirim Ateş Soydan sandığınız gibi iyi biri değil. Baban ile aranızda ki b*ktan ilişkidende haberi var. Bu sana yeter sanırım. Vakit yok gidelim. " dedi bahsettiği kişi arabada bekleyen biriydi ama kim?

Hani hayatta bazı anlar vardır. Bir sürü sorunuzun olduğu, fakat cevapsız kaldığı anlar. Yada yıllardır sadece sizin bildiğinizi sandığınız utanç verici bir durumu bir yabancınında bildiğini öğrendiğiniz anlar. Elimden ne gelebilirdi bilmiyorum, tanımadığım bir adamın kollarının arasında, hayatımda en utanç duyduğum olayı bildiğini öğrendim ve yine bu adam şu hayatta güvendiğim tek insanın kötü biri olduğunu söylüyor! Sustum ve yalnızca gözlerine baktım. Kuruyan boğazımdan gelen öksürük içimdeki tüm soruları ve can çekişleri dışarı attı. Arkadan gelen gürültü ile bakışlarımın yönünü değiştirdim uzaktan gelen arabalar Ateş ve adamlarına aitti. Beni tutan adamın elleri dahada sıktı kollarımı ve şu kelimeler çıktı ağzından "bana güvenmen lazım, onu sevdiğini sanıyorsun ama düşün senin hakkında bildiği tek şey sonbaharı sevdiğin.Yüzüme bak Eylül ! Bana bak ve dinle sen Hazan değilsin. Sana bu adı o taktı, o seni kendi yaratmak istiyor ve kafasındaki seni sevmek! Onun sana değer verdiği felan yok, o abisinin intikamını almak için seni kullanacak sadece. Eylül!" Onun dediklerini duymak istemiyordum gerçekti belki ama bu sefer kabul etmeyecektim. Babamla aramızda geçenleri bilmesi ona güveneceğim anlamına gelmezdi. Beni sürüklemeye çalışan adamın hemen arkasında Ateş belirdi ve nefret kusarcasına konuştu "onu hemen bırak ! Aras çık o arabadan, onu buna karıştırma." Diyen Ateş'i izledim biliyordum beni yine kurtaracaktı. Adamın kollarında debelendikçe dahada sıkıyordu bedenimi ve en sonunda beni arkasındaki adama verip Ateş' e yaklaştı ben ne olup bittiğini anlamadan arkadaki arabadan genç bir çocuk indi ve bana doğru yürüdü saçlarımı karıştırdı, benim dehşetle büyüyen gözlerime bakıp "merhaba ortak"dedi ve narsist bir kahka attı. Ateş'e doğru dönüp konuştu "Eski dostumun bu duruma gelmesine çok üzüldüm. Bu akşam arabadan çıkmadan bu işi halledebileceğimi düşünmüştüm ama sen işlerimi zorlaştırıyorsun Ateş! Ve bilirsin ben işlerimi zorlaştıran insanları sevmem, Rüzgar'ın ölümüne senin kadar bende üzüldüm ama sen ileri gittin Ateş! Sana Eylül'ü araya katarsan olacaklardan sorumlu olmam demiştim." Adamın dediklerini anlamaya çalışıyordum beni nerden tanıyordu, kafam patlayacak durumdaydı beni tutan diğer adam kimdi? Kafam karman çormanken Ateş konuştu " Aras beni anlaman lazım Eylül'ün abisi benim abimi öldürdü ve o şerefsiz babasıda yardım etti. Ama ben Eylül'ü seviyorum, bunu biliyorsun sadece.." Abim Rüzgar abiyi mi öldürmüştü ama niye? Artık bir cevap almam lazımdı ama konuştuklarından hiç bir şey anlamıyordum Ateş beni seviyordu ama kullanıyordu da öyle mi ? Ve adının Aras olduğunu öğrendiğim adam tekrar konuştu " ve buda bir diğer problem onu sevemezsin! Çünkü biliyorsun ki sen hastasın. Sana bir iyilik yapacağım ve onu buradan götüreceğim Yağızla, Kadir'i halledecekler. Sende kendine geleceksin Ateş o çocuklarında bu işe sokma ! Anıl ve Can hiç bir şeyi bilmeyecek hayatına devam edeceksin yoksa seni öldürürüm ve bundan hiç çekinmem! " dedi. O sırada başta benimle konuşan çocuk Aras'ı onaylarcasına kafa salladı " yapar !" Dedi. Yani gerçekten Ateş'i öldürebilirdi, ben daha ne olduğunu anlamadan Aras kolumdan tutup beni ormanlık arazinin içine doğru sürükledi. Aklımdaki soruları ona yöneltecekken o konuştu " Bu zamana kadar ona güvendin ama artık o eski Ateş değil! Bugün abin ve babanın katil olduğunu öğrendin, Ateş'te bir katil benim gibi ama Ateş hata etti Eylül o masum insanları öldürdü çünkü hasta herifin tekine dönüştü! Abisinin ölümünde herkesi suçlu buluyor, kendinde değil ve o sana aşık ama bunun ne denli doğru olacağını bilmiyorum. Sana bir şey olmasına izin veremem kim olduğumu öğreneceksin, merak etme ve bu akşam konuştuğun kişi benim kardeşimdi. Bundan sonra o ve bana güvenebilirsin yani Aral ve bana. Bize güven çünkü biz bir ekibiz, Ateş'e artık güvenemezsin Eylül!" Dedi. Hiç bir şey söylemedim, hayatımda varlığından emin olduğum kişi aslında hasta ruhlu bir katilmiş! Karşımda ki adam sandığımdan daha fazla şey biliyor ve sanırım onunla gitmek en mantıklı çözüm. Karanlıkta ortaya çıkan silüetini incelemeye çalıştım. Her ne kadar zorlansamda keskin yüz hatlarını fark etmemek elde değildi, geceden daha koyu olan saçlarına eşlik eden bir diğer ayrıntısı ise karanlığa inatla rest çeken mavinin en koyu tonu gözleriydi. Ay ışığının aydınlattığı yüzü Tanrı'nın kusursuz fırçasının eseriydi ve benim hikayemi aydınlatacak olan kelimeler ondaydı. Elden gelebilecek hiçbir şeyim yoktu, onun hızlı adımlarına eşlik edip, bu gece kalbimde gerçekleşen cinayeti unutmaktan başka hiç bir şey !

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güz tohumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin