Hikayeye geçmeden önce!
Oy vermeyi ve satır aralarında benimle düşünceni paylaşmayı unutma!
𓇢𓆸
Bazen, hayatımda yaşadıklarımla kendimi törpülerdim. Mesela ilk aldatıldığımda, kendimi bazı duygulara hemen kaptırmamam gerektiğini öğrenmiş, bu konuda kendimi törpülemiştim.
Hayatımın en kötü dönemlerinden biriydi ilk aldatıldığımı öğrendiğimde. Kendimi bulutlar üstünde hissetmiştim, fakat sonra aniden betona çarpmıştım. Bu, yaşadığım en kötü şey değildi, fakat o dönem öyleydi. Duygularımı kontrol edemiyordum. Yanımda kendimi anlatabileceğim biri yoktu. Yanında böğüre böğüre ağlayabileceğim, ağlarken bana mendil uzatacak biri hiç olmamıştı.
Bu yüzdendirki, artık ağlarken bile kaptırmıyordum. Çünkü dediğim gibi, mendil uzatacak biri yoktu, bende mendili alana kadar burnum akıyordu ve sümüğüm ağzıma girecek diye ağladığım konuyu unutup hemen mendil arayışına girerdim.
Şu anda mesela ağlamak istiyordum. Fakat işte, yalnızdım ve anlayanım yoktu. Ailem vardı. Fakat ailem dediklerim, hiçbir zaman zor anımda yanımda yoktu. Hayatımda da öyle büyük zorluklar çekmiş sayılmazdım.
Ama zaten yalnızlıkta en büyük zorluk değilmidir?
En azından benim için şu an en zor şeydir, yalnızlık. Anlayanın, dinleyenin yoktur. Destekçin, herhangi bir yalnışında o yalnışa ortak olacak kimse yoktur. Bu işte, bu benim için en zoruydu. Mesela geceleri yağmur yağarken gök gürlediğinde, gidip aralarına girebileceğim kadar yakın değilimdir ailemle. Abim var ama yoktur. Olmasa daha iyiydi hatta, ama yine de onuda severdim. Ne kadar bana zarar vermiş olsada şimdiye kadar.
Babam. O da varlığıyla yokluğu bir olandır. Gidip kollarına sığınamazdım çünkü o kollar beni iterdi hep. Hâlâ da iter.
Şu an olduğu gibi. Ve bu kez, öyle eskiden olduğu gibi beni yalnızlığa itmiyordu. Beni ateşe itiyordu. Tek değildi beni ateşe iterken. Destekçisi abimde yanındaydı. Hayatımı mahvedeceklerdi, benim hayatım mahvolurken, onlarınkininde mahvolacağını kim bilebilirdiki?
Bakışlarımı babamın gözlerine çevirdim. "Baba, saçmalama." Dedim, kızgın bir tonla. Tunç, gözlerini devirdi. "Gerçekten bu evliliği kabul edeceğimi falan düşünmüyorsunuz, değil mi? Adamı tanımıyorum bile, ne evlenmesi?" Duygularımı nasıl kontrol edebilirdim bilmiyorum. Hem ağlamak istiyordum, hem kahkahalarla gülmek hem de öfkemle yakıp yıkmak. Büyük bir duygu karmaşasındaydım.
Tunç, bir adım öne çıktı. "Ülkü, sadece evleneceksin. Hayatında bir şey değişmeyecek. Kağıt üstünde bir evililik gibi düşün, özgürlüğünü kısıtlayacak bir durum söz konusu değil." Alayla güldüm. Evlilik ve özgürlük kelimesini aynı cümlede kurması bile saçmalıktı.
"Ne yani? Geceleri 2'de eve geldiğimde bir şey demeyecek mi?" Sorum üzerine Tunç, kafasını iki yana salladı sıkıntıyla. Benim hayatım her genç kadının yaşadığı hayatlardan farklıydı mesela. Geceleri eğlenmeyi severdim, fakat yalnız bir şekilde.
Babam ise kızgınlıkla, "Sen geceleri 2'de mi eve geliyorsun, Ülkü?" Diye sordu. Gözlerimi devirdim. Şu an konu benim gece hayatım değildi.
"Siz bu adama ne kadar güveniyorsunuz?" İkiside kasıldı. En sonunda doğru noktaya basmıştım. "Ya size ihanet ederse?"
Tunç, gergince gözlerime baktı. "O adamın işlerimizden haberi yok. Olmayacakta. Evren bizim şirkette ortağımız sadece, bizim diğer işlerimizle ilgisi yok."
Hiç inandırıcı değildi.
"Evlenmek istemiyorum, zorla mı?" Gözlerim bana kızgınlıkla bakan Tunç'u buldu. "O evlensin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYON OYUNDA
Mystery / ThrillerÜlkü Sarem Zorlu, insanların hayatına imrenerek baktığı, eğlencesine düşkün, tutkulu bir kadındır. Fakat bu, insanların dışarıdan gödüğü kadarıdır. Ülkü Sarem Zorlu'nun ise gerçekleri bambaşkadır. Dört kişilik ailelerinde, annesinin kaybı ile yapaya...