-1

31 4 26
                                    

-by nur

Sabahın erken fakat okullar için oldukça geç bir saatti. Baş kahramanımız yatağında huzurla uyurken içeri aniden giren validesiyle yatağından zıplayarak kalktı. Annesi elinde en sevdiği t-shirtten kestiği yer beziyle beraber Işıla uyanması için seslenirken kızımız yatakta oturur pozisyona gelmiş dün akşamki maçı sorguluyordu.

"Ben sana dedim değil mi gecenin körüne kadar maç izleyemezsin diye? Babanın aklına uyup geceni zehir zıkkım ediyorsu- KİME DİYORUM IŞIL! KALK ARTIK!"

Kız yeşil gözlerini zorla açtıktan sonra korkunç sonbahar alerjisinden dolayı zorlukla nefes alarak yatağından kalktı. Sürünerek koridorda ilerleyip banyoya vardı. Yüzüne buz gibi suyu çarptığında hayata tekrar ve tekrar sövmeye başladı. Hızlıca yüzüne okuldaki korkunç müdür yardımcısının anlamayacağı bir makyaj yaptı. Aynaya baktı, yüzü yolda görebileceğiniz bir kıza benziyordu.

Kısaca harika. Saçlarına fön çekmek için zamanı yoktu bu yüzden bileğinde olan iki üç tokadan birini saçına bağlayıp saçlarıyla uğramayı bıraktı. Odasına geçti ve annesinin jilet gibi topladığı yatağa bakıp şükretti. Sabah sabah uyuşuk kollarla yatak toplamak tam bir eziyeti. Mutlu mutlu formasını aldı ve üzerine geçirdi, belki de bugün yolda masum masum yürürken önüne bir anda 180 boylarında taş gibi bıcır bıcır Beşiktaş forveti çıkardı?

Sonrasında aklına wattpad kitabında olmadığı geldi, fazla normal bir insan için fazla büyük hayaller kuruyordu. Çıkışa yöneldi ve annesine veda etti. Kapıyı açıp dışarı çıktığında apartmanın kedisinin ayaklarına gelmesi bir oldu. Çantasından dünden kalmış kağıt inceliğinde tostunu çıkardı, kedo ayaklarınla dolanmışken apartmandan çıktı ve tostu kedinin önüne koyup korkunç İstanbul sokaklarında lisesine doğru yürümeye başladı.

Korkunç tasarlanmış sokaklardan yürümeye devam etti. "Harika" mimarisiyle İstanbul onu fazlasıyla darlıyordu. Oturduğu semt olan Beşiktaşta ailesi senelerdir yaşıyordu. Hatta soyadını, tuttuğu takımı bile bu semtten almıştı. Lise son sınıfa gidiyordu bu yüzden sınav haftaları dışında okula gitmezdi. Maalesef bu haftada Şubat tatiline girmeden önce ki son sınavlar için okula gidiyordu.

Dersin başlamasına beş dakika kala okulun frozen 1'de Elsa'nın tırmandığı kadar uzun ve yıpratıcı olan merdivenleri hızlı hızlı çıkmaya başladı. Dördüncü kata vardığında hızlı hızlı nefes alıp vermeye devam etti Almanca hocasını gördüğü anda son gücüyle sınıfa depar atarak girdi. İlkay hoca arkasından geldi ve kapıyı kapattığı gibi Işılı süzdü.

Hemen ardından gür sesiyle sınıfı ayağa kaldırmıştı

"Guten Morgen."

Sınıf bir iki mırın kırın ederek öğretmene karşılık vermişti. Hemen ardından oturma izni aldıkları gibi kız sıraya döndüğü gibi arkasında oturanlara döndü

"Çalıştınız mı?"

Kübra yanında oturan kıza baktı, Asya yorgun gözlerle kumral saçlı kızı süzüp konuşmaya başladı

"Oradan bakınca çalışmış gibi mi duruyorum?"

"Evet? Uyumama nedenin neydi?"

Diye karşılık verdi kıza Kübra, Asya gururla telefonunu çıkardı ve girdiği uygulamayla beraber konuştuğu botu açtı. Işıl ve Kübra aynı anda telefonun üstüne başlarını uzattı. Yeşil gözlü kız başını geriye attı.

"Cidden Mehmet hocanın dersine çalışmak yerine sabahtan akşama kadar Ferdi botuyla mı konuştun?"

Asya yediği bokun farkındaymış gibi dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi ve başını iki yana salladı. Bu sırada Kübra huzurla botla olan mesajları okumaya devam ediyordu. Sınav korkusu saran tek kişi ana karakterimiz olduğu için çaresizce defterini çıkardı ve derste yazdığı korkunç yazılarını okumaya çalıştı. Bir süre sonra bunun kendisine stresten başka hiçbir şey katmadığı -artı olarak son sınav olduğu için- pekte umrunda olmadığına karar verdi

Fukanō Fujūbun • Semih Kılıçsoy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin