.
Thv.
Sabah saat 7.00
Anahtarı alarak dışarı çıktım. Ağlıyordu gökyüzü. Bugünde ağlıyordu bizim gökyüzümüz. Benim biricik sevgilim benden gizli sabahlara karışmaya başladığından beri ağlıyordu sanki.
Yağan yağmuru aldırış etmeden peşine takıldım. Sabahlara kadar oturup konuşurduk normalde. Şimdi ise o başkalarına gidiyor fikrimce, bense güvensizce gidiyorum peşinden.
Bu ilk değildi. Bir kaç kez daha peşinden gitmiştim fakat beni kiminle kandırdığını görememiştim.
Ya da görmek istememiştim.
Bir şey var aramızda biriciğimin gidişinden belli. Dilimin ucunda hesap soracağım "Beni kiminle kandırıyorsun?" diye diye bağırıp yıkacağım ortalığı. Ama gözleri ışıldıyor nasıl konuşayım?
Her adımımda çıkan su sesi vardı sadece yanımda. Az ötemde ise gizli saklı bir yere giden biriciğim.
Bu gizli gidişleri öyle hissettiriyordu ki...
Sanki sıra ölmeye geldi.
Şuan peşinden gidiyorum ama yıllar sonra da gelsen beni bıraktığın gibi bulacaksın.
Emin adımlarla taksiye bindiğini gördüğüm de en çok "emin" adımlarla binmesi sızlatmıştı içimi.
Oysa benim bir arabam var ben seni gideceğin yere bırakırdım ki.
Arabama biner binmez taksiyi takip etmeye başladım. Ne yapıyordu? Kime gidiyordu? Öpmeye kıyamadığım ona rağmen de doyamadığım dudakları kime kanayacaktı?
Sonunda beş katlı bir binanın önünde durdu taksi. Binaya baktığım da bir sürü tabelası olan eski bir yerdi.
Oysa benim bir evim var bizim olan.
Hiç yadırgamadan binaya girdi. Şimdi ne de güzel sarmıştır mis kokusu binayı.
Arkasına bile bakmadan gittiğini görünce yolumu kafa dağıtacak bir yere çevirdim.
Bundan sonra seni hep yaralarından seveceğim Jungkook.
.
.
.
.