9

187 42 45
                                    

yanındaki sandalyeyi çekip oturan barış'a baktı mavileriyle semih. oturduğu gibi de didişmeye başladılar. yanyana birbirlerine omuz atıyor ve sinirli olduklarını belli eden bir fısıltıyla tartışıyorlardı, daha doğrusu sinirli olan sadece semih'ti.

"ya barış babanı yiyeyim beni bi' sal kurban olayım." çaresizce konuştu sarışın olan. barış'ın neden yanında olduğuna dair parçaları oturtamıyordu bir türlü. barış, sadece kendi fakültesinde değil kampüste popüler sayılabilirdi. ilk senesinde bile hakkında çok şey duymuştu. yine de çevresine çok dikkat eden birisi olmadığından sürekli fakültesinin etrafında dolaşan barış pek dikkatini çekmemişti.

barış ise onu arıyordu, çünkü gastronomi okuyan ve ilk senesi olan sarışın çocuk çoktan kızların dilinde dolaşmaya başlamıştı. görmek istiyordu, yalan değil varlığı egosunu zedeleyen birini görmek ve yarışının taktiğini değiştirmek mantıklı gibi geliyordu. bazen nasıl hukuk kazandığına şaşırıyordu. çünkü kendisine göre aptal birisiydi. semih'i gördüğünde yapması gereken şey ona bilenmekti lâkin sarışın çocuğun büyüsüne kapılmaktan başka bir şey yapamamıştı.

"ya yavrum dursak mı artık? şu eleman gelene kadar saçın başın bozulmasın." barış'ın masum konuşmasıyla daha da gözünün döndüğünü hissetti semih. muhtemelen gerçek hayatta mesajlaşma diye bir şey olsaydı barış'a bertuğ'un 150 kelimelik sadece sabır ve direnç kelimelerinden oluşan mesajını gönderebilirdi.

"sen benim başıma belasın. kim bana ne beddua etti de seninle tanışmak mecburiyetinde kaldım?" küçük olanın sitemiyle güldü barış. kolunu omzuna attı ve garsondan eliyle iki çay istedi. bir yandan da semih'le konuşuyordu. kıvırcık "güzelim kızlar benimle konuşmanın bir lütuf olduğunu söylüyor. ben seninle konuşmayı seçiyorum işte, kıymet bil." diyince semih delireceğini hissetti. karşısındaki ukalalık o kadar büyüktü ki sinirden dişlerini sıkmaktan çenesinin ağırdığının bile farkına varamadı.

sonra karşıdan esmer çocuk geldi. semih'in onu görmesiyle yüzü aydınlandı ve rahatladığını hissetti. aslında emirhan datei falan değildi. şehir dışında yaşayan yakın bir arkadaşıydı. barış'a niye datei olduğunu söylediğini de bilmiyordu ama emirhan'ın gerçek datei olmamasına içinden şükürler ediyordu o an.

gülümseyerek ok gibi ayaklanan semih'le sarıldıktan sonra elini barış'a uzattı esmer. barış samimiyetsizce elini sıktı.

"emirhan."

"barış. semih'in arkadaşıyım."

bir anda emirhan'a bakarak "değil" diyen semih'le yanındaki sandalyeyi semih oturmasına rağmen kolayca çekerek yanına yaklaştırdı. "zihnimde daha fazlasıyız ama henüz bilmiyorsun." dedi semih'e. ona şaşkınlıkla bakan sarışınla bir zafer kazanmış gibi gülümseyerek önüne döndü. emirhan sorgular bakışlarla ikiliye bakıyordu. semih derin  bir nefes aldı ve emirhan'la konuşmaya başladı. barış aradan bit yeniği gibi çıkıyor, ardından semih'in bir yerlerine vurmasıyla susuyordu.

sonrasında nasıl ortaya çıktığını anlamadıkları bir mevzu yüzünden barış ve semih tartışmaya başladı. emirhan kahkasını tutmaya çalışıyor sessizce birbirlerine sataşan ikiliyi izliyordu. en sonunda barış hızlıca semih'in yüzünü avuçlarının arasına aldı.

"semih." dedi barış sessizce. sadece ikisi olsa ne güzel olurdu.

"ne var?" semih somurtarak sordu. gözleri hızlıca emirhan'a değdi. eğlendiği çok belliydi. onun ifadesini sonra alacaktı.

"lütfen sus artık." gözlerinin içine bakan mavilerle ne yaptığının farkına vardı. hızlıca ellerini çekti. saçma bir utanç hissiyle emirhan'a laf attı.

"kardeş sen de kusura bakma da ne gavat adamsın la. şurda flörtünle flörtleştik resmen gülerek izliyorsun. teesüf ederim yani."

barış'ın konuşmasıyla semih delirmek üzereymiş gibi başını ellerinin arasına alırken emirhan kendini daha fazla tutamayıp kahkahayı bastı. nefesnefese konuşmaya çalıştı.

"oğlum bu adam benim en yakın arkadaşım lan. taşşağına date diyoruz biz buluşmalarımıza."

barış "harbi mi?" diye mırıldanırken semih artık sinirden gülüyordu. sinirlekalkıp ne haliniz varsa görün diyerek kafeden çıktığında barış masada yarı oturur pozisyonda hızlıca emirhan'a "kardeş kusura bakma valla sen de" diyerek semih'in peşinden koşar adımlarla kapıdan çıktı.

arkalarından bakan emirhan semih'i sonradan bu konuda darlamayı kafasına yazdı ve gülerek kasaya ilerledi.


BIR DAHA DUZ YAZI YAZMIYEM YA

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ateşle barutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin