Bengü; ya bende şey sandım!
Hazal; yüreğime iniyordu. Valla kalpten gidiyodum.
Hümeyra; noluyo ya ne sandınız???
Hazal; biz sandık ki..
Mert; ne sandınız?
Bengü; şey oluyo içeride sandık.
Hümeyra; hayır küpe küpe takıyordu yani saçım küpeye dolanmıştı. Bende mertten yardım istedim işte..offf
Hazal; tamam anladık sakin.
Mert; böyle bir durumla karşılaşacağımız aklımın zerresinden geçmezdi.
Bengü; benimde.
Zil çaldı.
Üç kez daha çaldı.
Bengü; yaaa aşağıda bir Allahın kulu yokmu kapıya bakabilecek???!!!?
Ses yoktu.
Aşağı indik.
Bengü; açayım bari.
Kapıyı açtığımda bir postacıyla karşılaştım.
Postacı; Bengü Göktürk
Bengü; buyrun benim.
Postacı; savcılıktan mektubunun var. Şuraya bir imza alıcam.
İmzayı attım.
İçeri geçtiğimde
Hümeyra; nolmuş?
Bengü; savcılıktan gelmiş.
Bütün ekip şuan salondaydı az önce niye kapıyı açmadınız.
Kağıdı açtığımda içerisinde yazanlar beni kahretti.
Sayın savcı Bengü Göktürk elinize verilen askeri savcılık rütbesi suçlu tolga kaleliyi yaralamanızdan dolayı indirildi. Tolga beyi yaralayarak devletin aydınlanabilecek kapılarını kapatmış olduğunuz için işinizden ve rütbenizden terfi edildiniz.
Kağıdı elimde buruşturdum.
Salonda gelişi güzel fırlatıp odama çıktım.Şaka gibiydi.
........
5-6 saattir odamda ağlıyordum.
Görev bu benim için herşeydi. Seni öldürücem tolga kaleli sırf işimi bitirdiğin için zevk için öldüreceğim seni.
Üzerimi giyip aşağıya indim.
Saat 2 ye geliyordu.
Evdekiler büyük ihtimalle yatmıştı.
Tabancamı alıp sessizce aşağıya indim.