1

7 1 29
                                    

Uyarı: Kötü şeyler vardır spoi olmasın diye açıklayamıyorum.

Kadın üzerindeki bakışları hissederek gergince yerinde kıpırdandı. Kafasını hafifçe çevirince ona bakarak fısıldaşan iki hemşireyi gördü. Aralarına karışmaya çalışmam işe yaramıyor sanırım. diye geçirdi içinden. Kol saatini kontrol edip ayaklandı. Mesaisi dakikalar önce bitmişti. 

Üzerini değiştirmeye tenezzül etmeden saçını at kuyruğu yaptı ve çantasını alarak hastaneden çıktı. Uzun yolda beş dakikaya yakın yürüdükten sonra otobüs durağına ulaştı ve beklemeye başladı. Her zaman yanında taşıdığı cep kitabını çıkardı ama kapağını açamadan otobüsü geldi. Alelacele kartını çıkardı ve okutarak arka taraflardaki boş yere oturdu. Cam kenarında değildi ama kitabı olduğu için sorun etmedi.

Son durağa yaklaştığını fark ettiğinde kitabı çantasına koyup ayağa kalktı. Bunu gören şoför butona basmasının gerek olmadığını haykırdı. Kadın garipsese de adamı dinledi ama kapılar açılınca uçarcasına indi. 

İndiği andan itibaren kafasına düşen damlalar irkilmesini sağladı. Daha yolu uzundu ve yanına şemsiye almamıştı. On dakika olduğunu tahmin ettiği yolunun ikinci dakikasında mavi bir araba ona yaklaşmaya başladı. Kadın ürkerek evlere yaklaştı. Tam araba onun hizasına geldiği sırada arkadan gelen polis arabası araç sürücüsünü korkutarak kaçırdı. Kadın rahatlamış gibi iç çekti ve teşekkür etmek için polise döndü.

"Teşekkürler bayım." En zarif gülümsemesini sundu. Adam etkilenmişti, aynı şekilde karşılık verdi.

"Sizin gibi nazik bir hanımefendiyi evine bırakma şerefini bana bahşeder misiniz?" Kadın hafif iğrendiğini hissetti ama bozuntuya vermedi. Hasta olmak istemiyordu.

"Sizde kabul ederseniz..." Adamın gülümsemesi büyüdü. Arabadan inerek kadını yönlendirdi ve sağ ön koltuğa oturttu. Kendisi de koşarak yerine geçtiğinde arabayı çalıştırdı ve yola koyuldular. 

"Geceleri cidden sokaklar çok ürkütücü oluyor." Kadın konuşmak istediğini belli etmeye çalıştı.

"Kesinlikle katılıyorum. En yakın zamanda farklı bir eyalete geçmek için dilekçe bile verdim." Görünüşe göre adamın söyledikleri kadını cezbetmişti.

"Öyle mi! Nereye gitmek istiyorsunuz?" İçindeki minik heyecana engel olamadı.

Adam birkaç saniye kadına bakıp güldü. "Burası hariç her yer benim için uygundur. Sizin özel olarak tercih ettiğiniz bir yer var mı peki?" Kadın birkaç saniye düşünür gibi yaptı.

"Deniz ya da okyanusa kıyısı olan şehirleri tercih ederim."

Adam "Güzel seçim." diye homurdandı.

Kadın az ötede kaldığı daireyi görünce sıçradı. Hızlıca işaret parmağını kaldırdı ve binayı gösterdi. "İşte şurada oturuyorum. Bakın! Sol taraftaki mavi bina." Gördüğünden emin olmak için adama baktı ama bu onu korkuttu. Adam az öncekine nazaran oldukça korkutucu bir gülümsemeyle gaza bastı ve binanın önünden hızla geçtiler. "Ama evim..."  Kadın konuşamadı.

"Biraz eğlenmek istemez misiniz?" Elini yavaşça kadının bacağına uzattı. "Siz hemşireler eğlenmeyi seversiniz. Eminim sende seviyorsundur." Kafasını kadına çevirdi. "Öncekiler gibi." Kadın elleriyle adamın kollarını ittirmeye  çalıştı ama başaramadı. Polis demeye bin şahit isteyen adam ıssız bir yer bulunca firene bastı ve tamamen kadına döndü. "Direnmenin hiçbir anlamı yok. Kimse bu ıssız yerde sesini duyamaz." Kadın direnmeye çalıştı ama başarısız oldu. 

Adam, kadının kollarını tutup yukarıda tek eliyle sabitledi ve kafasını boynuna götürdü. "Sen diğerlerinden daha güzel kokuyorsun." Ardından kafasını kaldırdı ve tek eliyle kadının boynuna sarıldı. Hemşire sadece ayaklarını sallayabiliyordu.

Nefesi tükenmek üzereyken adamdan taraf olan kapı açıldı ve kadının boynundaki parmaklar gevşedi. Bunu fırsat bilen kadın üzerinden baskı kalkan ellerinden biriyle adamın burnuna yumruk attı. Adam ne olduğuna anlam veremezken kolları arkasında toplandı ve onun için korkutucu olan sesi işitti. "Bay Bradly, sessiz kalma hakkına sahipsiniz ve konuştuğunuz her şey mahkemede delil olarak kullanılacaktır ancak..." Kulağına yaklaştı ve fısıldadı. "Hapishaneye girdiğinde bütün kemiklerini sırasıyla kırmak için orada olacağım." Adamı yanındaki polise vererek kadına yöneldi.

"İyi misiniz bayan Black?" Gözlerindeki endişe kendini gizlese de kısaca kadını taradı.

"İyiyim şef ama biraz daha geç kalsaydınız onu dövmeye başlayabilirdim." Kadın kendisine çeki düzen vererek arabadan indi. Amirinin bakışlarıyla karşılaşınca teslim olur gibi iki elini yukarı kaldırdı. "Sadece şaka yapıyordum. Geleceğinizi zaten biliyordum."

Adam memnunca başını salladı. "Hafta sonuna kadar izin yap ve psikolojinin sağlam olduğuna emin olduğunda büroya gel." Kadına yaklaştı ve kafasını pat patladı.   (nasıl yazılıyor bilmiyorum) Şaşıran kadın sonuna kadar açtığı gözleriyle karşısındaki adama baktı. "Aferin iyi iş çıkardın." Cümlesini bitirince rahatladığını belli eden bir nefes verdi.

Tam kadın ağzını açmış konuşacakken arkadan biri amire seslendi. "Buraya gel de bu p*çi nasıl benzettiğimi gör Ackerman!" Amir hızla arkasını döndü ve kadının görüş açısından çıktı.

Evett, yeni bir kurguyla yeniden beraberiz. İstediğimden daha güzel olmadı ama idare edeceğini düşünüyorum. Ayrı ayrı bir sürü karakter bulmaktansa olan karakterlerle kurgulamak cidden daha kolay.

Aslında bu hikayenin çok benzerini bir kitapta okumuştum. 2013 basımı olduğundan şuan bulmak neredeyse imkansız -ki bende ucuza satılan kitapların arasından rastgele bulup almıştım-. Bu ilk hikayesiydi ve kendime uyarlamak istemiştim, kısmen de öyle yaptım. 

Umarım beğenmişsinizdir. Anlamadığın ya da eksik olduğunu düşündüğünüz bir yer olursa söylemekten çekinmeyin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kilise ÇanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin