Minho'dan
___________________________________________
Hayat mı acıydı yoksa yaşanan anılar mı?
Bence anılar. Hayatta sahip olduğum herşey anılardan ibaretti. Öyle de kalmalıydı ama şansım beni her seferinde tökezletiyordu."Minho? Napıyorsun burda, hasta olacaksın!"
"Üşümüyorum hyung. İyiyim ben."
"İçeri geç yağmurda durma hadi"
"Offf"
Söylene söylene balkon kapısını kapatıp salona geçip oturdum.
"Hasta olacaksın böyle."
"Ne güzel işte."
"Hadi hazırlan çıkalım geç kalmayalım işe."
"Tamam hyung sen çık gelirim ben."
"Çabuk ol şapşal başkomisersin sen."
Chan hyunga ufak bir tebessüm ettikten sonra odama gidip üstümü değiştirdim ve arabanın anahtarını alıp çıktım.
Arabaya bindiğimde içimi anlam veremediğim bir huzursuzluk kapladı. Dün gece yarısına kadar uyumadan ilgilendiğim davadan sonra sanırım iyice sıyırmıştım kafayı.
"Akli dengeni yitirdiğini mı sanıyorsun yoksa bebeğim?"
"Ne?"
Kemerimi taktığımda ellerimi kemerden çektim ve başımı kaldırıp dikiz aynasına bakmamla korkuyla donakaldım.
"Bütün gece resimlerime baktığını biliyorum güzelim. Aşık mı oldun yoksa ha?"
Resmen kaskatı kesilmiştim. Nefes alışlarım şıklaşmıştı. Dün gece incelediğim dosyayı düşündüm.
"Dilini mi yuttun? Ah benden bu kadar korkuyor musun gerçekten?"
"Sen.. katilsin pislik herif!"
Bağırdığım an boğazımı arkadan tutan el ile gözlerimi dikiz aynasına odakladım ve gözlerine bakmaya başladım.
"Çok cesursun Min."
"Çek elini!"
"Bağırma ama çok sıkcısın."
"Ne istiyorsun benden pislik."
"Şimdilik hiç bişey güzelim. Sadece senin yakınında olmak istiyorum."
"Polisim ben ve sen benimle oynuyorsun?"
"Ben yakalanmam ama güzelim."
"Çek elini."
Elinden kurtulmaya çalıştım ama o istemeden imkansız olduğu belliydi. Bir süre sonra boğazımdaki elini indirmişti.
"Hyungunun yanına mı böyle?"
"Sanane bundan?"
"Ah yakında öğrenirsin bebeğim. Görüşürüz!"
O kadar rahat bir tavırla arabadan inip el sallamış ve yürüyerek uzaklaşmıştı. Hızlıca gaza basıp büroya gittim.
"Günaydın Minho!"
"Kusura bakma Jeongin. Duymadım. Sana da günaydın."
"Bişey mi oldu Min? Dalgınsın."
"İyiyim. Uyku tutmamıştı da ondan."
Arkadan gelen Seungminin sesiyle bişeyler mırıldanıp oraya gitmişti Jeongin. O sırada Chan hyung yanıma gelmişti.
"Hani hemen geliyordun bakalım. Her neyse sorgu için seni bekliyoruz."
"Neden ki?"
Elindeki dosyayı elime tutuşturup konuştu.
"Shin Ryujin, geçen olan kaza olayındaki şüphelilerden biri dosyaya göz gezdir sen. Sorgu odasında zaten."
"Tamam hyung."
Elimdeki dosyayı açıp biraz okuduktan sonra sorgu odasına girdim.
"Shin Ryujin demek.."
"Nam salmışım oralara kadar gelmiş demek."
Sinsice gülmesi sinirimi bozmakla beraber onun bu konulara hiç yabancı olmadığının açıkça göstergesiydi.
"Suçunu kabul eder misin illa sohbet edip çay içelim mi dersin?"
"Bı yemeğe çıksaydık?"
"Hmm üzgünüm boş günüm yok."
"Niye? Hyunjin mı çaldı ha Minho?"
"Sen?"
"Herşeyden haberim var Min. Güzel seçim."
"Ne? Ne seçimi ne saçmalıyorsun?"
"Her neyse. Susma hakkımı kullanıyorum. Sorgu bitti sanırım?"
"Pekâlâ. Sus bakalım. Avukatın gelince konuşursun Shin Ryujin."
Sorgu odasından çıktım ve odama geçtim. Dosyayı masaya koydum ve dün gece boyu üstünde düşündüğüm dosyayı masaya koydum. O sırada arkamdan masaya yaslanan ellerle kafamı kaldırdım.
"İki saat görmesem bile özlüyorum seni güzelim."
"Manyak herif!"
"Shh sessiz ol bebeğim."
"Ne tür bir piskopatsın sen?"
"Aşık bir katil olamaz mı?"
"Komik şaka."
Ani bir hareketle önüme geçtiğinde çenemi sıkıca tutup yüzüme bakmasıyla istemsizce nefesimi tuttum. Konuşurken nefesi yüzüme değiyordu.
"Şaka olduğunu söylemedim."
______________________________________________Yorum ve oy bekliyorum!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What Kind of Psychopath Are You?/HyunHo
FanficHerşey planlandığı gibi gitmez bazen.. Hyunho* Bottommin* Semehyun*