Ormanın Derinliklerinde: Son Çare
Grup, birkaç gün boyunca ormanın içinde ilerlemeye devam etti. Ada ve Efe arasında büyüyen bağ, zorlu yolculuk boyunca herkese bir nebze moral olmuştu. Ancak herkesin üzerinde, gün geçtikçe artan bir çaresizlik ve yorgunluk vardı. Açlık ve susuzluk artık iyice kendini hissettirmeye başlamıştı.
Bir sabah, Ege yüksek bir ağaca tırmanarak çevreyi kolaçan etti. Ağaçların arasından büyük, terk edilmiş bir tesisin çatısını fark etti. Hemen aşağıya inip, “Orada bir bina var! Büyük bir yere benziyor, belki de kullanabileceğimiz bir şeyler bulabiliriz,” dedi.
Efe kaşlarını çatarak, “Oraya gitmek riskli olabilir. Belki aylaklar doludur ya da tuzaklarla çevrilmiştir.”
Ada, tereddütlü bir şekilde, “Ama başka bir seçeneğimiz yok gibi görünüyor. Açlıktan ölecek değiliz,” dedi.
Grup, temkinli bir şekilde tesise doğru ilerlemeye başladı. Yol boyunca sessizlik hâkimdi. Herkes, ilerledikleri binanın içinde ne bulacaklarından emin olamıyordu. Tesisin girişine vardıklarında, büyük kapının açık olduğunu fark ettiler. Bu, hem umut verici hem de korkutucuydu.
Nil, “Sanırım buraya giren başkaları da olmuş,” dedi alçak bir sesle.
Efe başını sallayarak, “Hazır olun. İçeride neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz,” dedi ve silahını sımsıkı tuttu.
Grup içeri adım attığında, uzun ve karanlık bir koridor onları karşıladı. Koridorun duvarları eski, paslanmış tabelalarla kaplıydı. “Biyokimya Laboratuvarı” yazılı tabelayı gören Ada, buranın hastalığın kaynağı ya da çözümüyle bir ilgisi olabileceğini düşündü.
Koridorun sonundaki büyük bir kapıyı araladıklarında, eski, karmaşık makinelerle dolu bir laboratuvara adım attılar. Ortalık tozla kaplıydı, ancak bazı masalarda hâlâ açık duran ekranlar vardı. Nil bir ekranı inceledi ve şaşkın bir ifadeyle, “Burada bir aşı çalışması yapılmış… ve veriler hâlâ duruyor!” dedi.
Umudun Kıvılcımı
Efe ve Ada, Nil’in yanına koştular. Ekrandaki verilere baktıklarında, bir aşı formülünün yarıda kaldığını fark ettiler. Ada heyecanla, “Eğer buradaki malzemeleri ve cihazları kullanabilirsek, çalışmayı tamamlayabiliriz!” dedi.
Ancak Nil, başını iki yana salladı. “Buradaki bazı kimyasallar eksik. Onları tamamlamadan bir şey yapamayız. Ayrıca… laboratuvarın enerji kaynağı da tükenmek üzere.”
Efe sinirle bir masaya vurdu. “Zaten kolay bir çözüm olmasını beklemiyorduk. Peki eksik olan malzemeler nerede olabilir?”
Tam o sırada Taha, laboratuvarın yan kapısından içeri girdi. Elinde eski bir harita tutuyordu. “Bunu buldum,” dedi. “Bu tesisin bir deposu var gibi görünüyor. Eksik malzemeler belki de oradadır.”
Depoya Yolculuk
Grup, hızla haritada gösterilen depo alanına doğru ilerlemeye başladı. Ancak bu bölgenin, aylakların yuvası haline geldiğini kısa sürede fark ettiler. Koridorlardan ayak sürüyerek ilerleyen aylakların sesi yankılanıyordu.
Efe, sessizce, “Ses çıkarmadan ilerleyin,” diye fısıldadı.
Grup, depoya ulaşmak için dar bir koridordan geçmek zorundaydı. Ancak tam koridorun sonuna vardıklarında, büyük bir aylağın tam kapının önünde beklediğini fark ettiler. Yaratık diğerlerinden çok daha iri ve hızlı görünüyordu.
Ada, alçak sesle, “Bu normal bir aylak değil. Çok daha güçlü,” dedi.
Efe, yaratığa dikkatlice yaklaşarak bir plan yapmaya çalıştı. “Ben dikkatini dağıtacağım, siz de kapıyı açıp içeri girin,” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül salgın
ActionNormal okul gününde birden bire karantina altın alınırsınız sözde sizi dışardakı salgından koruyacak askerler ve doktorlar aslında sizi deney olarak kullanmak istiyordu ama siz bunu fark ettiniz ve ordan çıktınız peki dışardaki salginda nasıl hayatt...