Çürümeye yüz tutmuş tozlu rafların bir tarafında, yarımyamalak türkçeyle adına yazılmış binlerce mektup,
Postalanmayı bekleyen.
Gaz lambasının aydınlattığı betonarme odanın diğer bir ucunda ağzında sigarası elinde kalemi okunmayacağını bile bile inatla yazmaya devam eden yaşlı bir adam,
Seni bekleyen,
Hayat zor,anlaşılmaz,karmaşık.
Beklemek mi yoruyor insanı,
Nisan yağmurlarında küçük bir çocuk gibi
Koşmak,ıslanmak,yıkanmak istiyorsun,bazen de o yağmurda boğulmak,
Hayat mı karmaşık!!
Yağmur damlasının toprakla buluştuğu o an çıkan o tarifsiz kokuyu delice,bir daha hiç nefes alamıyacak edasıyla içine çekmek istiyor insan,
Yada o toprağa gömülüp kaybolmak,
Hayat zor,beklemek mi yoruyor insanı.
Ben
Özgürlüğüne susamış suçlu gibiyim bu aralar yolunu gözleyen,
Yada suçu yüzüne okunmuş. idamını bekleyen mahkum,yaşlı gözlerle prangalarını izleyen.
Beklemek,bekletilmek zor yoruluyor insan,
Aslında bu kadar kolay olmazdı çekip gitmeler,
Geride bırakılan yıkık dökük harabeler görünseydi,
Geri gelmeler bu kadar zaman almazdı,
Adına yazılan mektuplar okunsaydı eğer.
Ve seni seviyorumlar bu kadar kolay söylenmezdi,
İçi boş bir vaat olmasaydı,
Sahi sen sevdin mi beni??