Nisa :
Hep hayalimdi kimseye haber vermeden bu şehirden kaçıp gitmek, işkenceden ve insanlardan kaçmak, kurtulmak. Yeni bir hayat kurmak yeni arkadaşlıklar, yeni dostluklar edinmek..
Hiçbir zaman hayalimin gerçekleşeceğine inanmadım. Çünkü önümde engeller olduğuna inanırdım ama yokmuş. Bugün hayallerime şans tanıyacak, onlara yol verecektim. Kimseye haber vermeden kalacaktım buralardan,en önemlisi de beni annemin katili olarak gören adi, şerefsiz baba bozuntusundan kurtulacaktım. Bu düşüncelerimle aniden ayağa kalktım. Sırtımdaki dayanılmaz acı ciğerlerime kadar işledi. Nefesim kesildi. Birkaç dakika ayakta durmaya devam ettim. Sırtımdaki dayanılmaz acı biraz hafiflediğinde adım atabildim. Direkt olarak banyoya girdim. Küveti doldurması için sıcak suyu açtım su dolarken bende aynadan sırtıma baktım mor ince çizgiler halinde şeritler vardı. Elimi kaldırdım, hepsinden daha koyu bir şeritte elimi gezdirdim. Sonra yüzümü buruşturdum. Küvet dolmuştu bende vakit kaybetmeden küvete girdim. Mükemmel sayılabilecek kadar iyi bir duş aldım. Yaralarıma sıcak su değdiğinde nefesim kesilse de buna mecburdum. Küvetten çıktım. Dolapta sakladığım merhemleri çıkardım, ellerimin erişebildiği yerlere kadar merhemleri sürdüm. Fön makinesiyle saçlarımı kurulurken aynadan yüzümü farkettim. Birkaç kızarıklık vardı fondötenle halledilebilirdi. Saçlarımı kurtulalım. Odama gittim. Üzerime yüzücü atlet altımda kısa bir şort geçirdim. Bavulumu yatağı altından çıkardım. İçine kıyafet ve ayakkabılarımı koydum. Dolaptan da günlük küçük çantamı çıkardım içine diğer lazım olan eşyaları koydum. Saate baktım, 7.05 ti. Şimdi sırada kendimi hazırlamak vardı. Kendimi boy aynasına çevirdim, yüzüme kızarıklıkarı göstermeyecek şekilde fondoten ve biraz allık sürdüm. Dudaklarıma saçlarıma uyumlu kırmızı bir ruh sürdüm. Gözlerime de siyah eyeliner çektim. Yüz makyajım tamamdı. Hızlıca üzerimdekileri çıkardım. Yatağımın üzerindeki siyah belimi saran günlük bir elbise onun üzerine de beyaz kedi desenli göbek t-shirt giydim. Bileğimde birkaç bileklik taktım. Çantamı koluma astım, komidinin üzerinden telefonumu aldım, valizimi de diğer elime alıp dışarıya çıktım. Ayaklarıma siyah sandaletlerimi geçirdim. Otogara doğru yol aldım. Bir süre sonra rüzgar yüzünden saçların görmemi engellediği için çantamdan siyah toka çıkardım ve bir tutam saçımı tutturdum. Hızlı adımlarla Otogara doğru ilerlerken sırtımdaki yaralar ve morluklar kendilerini göstermeye başlamıştı. Sırtımdaki sızıların hafiflemesi için biraz beklemem gerekti. Beklerken de kendi kendime gülmeye başladım çünkü hayatımda aldığım en doğru karardı bu ve ben bunu çok iyi biliyordum endişelerim yoktu yakalanacağıma karşı çünkü bizim grup şu anda okuldaydılar baba bozuntusu desen eve gelmez gelsede doğum günlerimde acı çektirmeye gelir o kadar. Bunları düşünürken sızılarım da hafiflemişti. Otogara az bir mesafe kala çantamdan cüzdanımı çıkardım, içinde kredi kartım vardı. 3 yıllık birikimi buradaydı. Otogardan içeriye girdim ve gereken işlemleri hallettim. Burdan uzak bir yere Muğla'ya gidecektim. 15 dakika zamanımız vardı sonra otobüs kalkacaktı. Telefonumu sessize aldım. Bana verdikleri broşürü incelemeye başladım, 11 saat 43 dakikada oraya varacaktım. Telefonuma tekrar baktım 1 mesaj 2 arama vardı mesaja baktım ama cevap vermedim. Tekrar saate baktığımda otobüsün kalkmasına son 3 dakika kaldığını gördüm. Ötüken bindim. İsteyerek cam kenarını seçmiştim. Kulaklığımı kulağıma taktım ve gitgide ağırlaşan göz kapaklarımla mücadele etmedim etmedim çünkü zaten erken uyanmıştım derken uykuya teslim oldum.Bölüm nasıldı umarım beğenmişsinizdir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♣ Umut Uğruna ♣
Novela JuvenilBazen hayata sadece bir umut kırıntısıyla başlarsın peki bu umut kırıntısı sizce hayata devam etmenizi mi sağlayacak yoksa hayattan defolup gitmenizi mi...