Korku? Hissettiğim tek şey lanet olası duygu olan korkuydu. Ne yapacağımı bilemez halde ıssız sokakta,elbisemin eteklerinden tutarak etrafima ürkek gözlerle bakarak yuruyordum.
Ağlamam durmuş,gözyaşlarım beyaz bayrağı çekmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Lanet olsun-12 yaşındaki bir kıza göre çok pis ağzım vardır bence yaşımı degistirmeliyiz -,- - Annemi istiyordum. Tekrar O'nun kollarında olmayı. Bana yine oyunlar yapmasını istiyordum. Beni merak etmiş midir acaba?
Herhalde merak edecek gerizekali o senin annen.
Ne biliyim ben iç ses. Babamdan sonra annem yıkıldı. Hayalet gibi ortalarda dolanıyor iç ses.
E tabi gerizekali. Hapse giren hayat arkadaşı normal değil mi?
Bravo iç ses seni ayakta alkışlıyorum. Hatta dur su tepeye çıkıp iç sesim çok haklısın diye bağırmak istiyorum.
Gerizekalı.
Elimden gelen tek şeyi yaptım. Göz devirdim.
İç sesimle bile inatlaşan biriydim. Huyumu kimden aldığımı bende bilmiyorum. Annem çok sakin,naif bir kadındır. Babam ise suyuna hemen gidilecek bir insandır. Babam dedim de sanırım babamı özledim. Hüzünle başımı eğdim.
Tek başıma yuruyordum,normalde yalnız olmayı seviyordum ama Adana sokaklarından bahsediyoruz yahu boru değil.
Korkumu azaltmak için babamın küçükken öğrettiği oyunu oynamaya basladim.
Bam bam çiki bam bam
Yumurtana ban
Bam bam çiki bam bam
Kenarından ban
Hep beraber
Bam bam çiki bam bam
Önce sağ ayak sonra sol ayak
Bam bam çiki bam bam
Hemen altında olacak bam
İse yaramış miydi?
Elbette,hayır.
Issız sokaklarda gezmeyi sürdürdüm. Sanki bir fare deneyindeyim ve tekrar tekrar aynı noktaya variyormusum gibi geliyor. Ben bu turuncu evi daha öncede görmemiş miydim?
Köşe başından dönerken serseri tiplilerle karşılaştım. Babam 'bunlardan birini görürsen arkana bakmadan kaçıyorsun Esra.' Derdi öyle de yaptım. Fareyi yakalamaya çalışan kedi gibi koşmaya başladım- ne biçim benzetme-
Koşmak. Özgürlük. Kendimi rahatlamış hissediyordum. Değişik bir duygu daha önce hiç yasamadigim bir his,bir duygu,bir nesne. Evet nesne. Sanki elle tutulabilir,somut bir varlık.
Duygularımı 'nesne' tabiri ile anlatmayı seviyorum. Daha somut,daha açıklayıcı.
Bazı nesneler vardir kısıtlar. Hırs gibi kıskançlık gibi.
Bazı nesneler vardır kısıtlamanın verdiği hissi ezer geçer.
Özgürlük mesela. Hani daha once hiç limon yememiş bir bebeğe limon yedirildiğinde ki ilk şok,sonraki sevinç. Öyle bir duygu işte.
Boğulduğum düşüncelerden bir erkek sesi beni kurtardı.
"Küçük kız?"
Ürkek gözlerle ona baktım.
Anlamış olacak ki.
"Benden korkma." Ürkek gozlerle bakmayı sürdürdüm. Nasıl konuşuluyordu?Sonunda cesaretim kendine gelip
"Kayboldum" dedim."Gel seni götüreyim." Elini uzattı. Uzun bir süre eline baktım. Bu adama yada çocuğa her neyse guvenmeli miydim?
Sonunda kararımı verip elini tuttum.Yapmamaliydim.
Guvenmemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMMUZ
ChickLit"Çünkü gözleri yeşilin en güzel tonuydu." Biri hakkında düşünceleriniz sadece bundan ibaret olabilir. Sadece bir cümleyle tüm hayatınızı,geleceğinizi anlatabilirsiniz. Ama ben gelecekten bahsetmiyorum. Gelecek,sadece hayallerden ibaret. Bize hayalle...