Prolog

120 17 13
                                    

Her zaman açık bıraktığı beline kadar uzanan kömür karası saçlarını yukarıdan toplamıştı bugün kadın önüne gelmesin diye. Elindeki küçük şişeye birkaç kelime fısıldadı ve onu elbisesinin eteğine yaptırdığı, çok dikkatli bakmadıkça belli olmayan cebe sakladı. Bu eski, pis evin içindeki aynada son kez kendine baktı, bir dahaki şatoda olacaktı. Evin içinde saatin 'dong' sesi yankılandığında rotasına doğru adımlarını attı.

Bu sırada genç kadın gölün önünde bekliyordu. Mavi saç telleri esen sert rüzgarla birbirine karışırken asil görüntüsünden ödün vermiyordu, her ne kadar kimsenin onu görmediğini bilse de. Hatıra kraliçesiydi o, genç yaşta bir çok sorumluluk üstlenmişti. Emin olamamıştı ilk zamanlarda kendinden fakat bu diyarı en iyi onun yöneteceği halkça süphesizdi.
Kadın elindeki şişeyi açıp göle döktüğünde rüzgar son buldu. Gölde ilk önce mürekkep damlatılmış gibi bir görüntü oluştu, her renk mürekkep. Ardından renkler birbirine girdi, zamanla şekillendi. Kısa açık kahverengi saçları, minyon suratındaki yeşil gözleriyle en fazla yedi dünya yaşında bir kızın görüntüsü belirdi gölün üstünde. Emma, Emma Lance. Kızın hatırası bugün ölmüştü, kadının ona yeni bir hatıra vermesi gerekiyordu. İstediği hatırayı bulmuştı, burada buluşmaları gerekiyordu ama hala gelmemişti. Hafıza kraliçesi bekletilmekten hoşlanmazdı. Kralliyet egosu biraz da olsa bulunuyordu, iyi yürekli biri olmasına rağmen.
"Constanta!" Kendisine seslenilmesiyle aşina olduğu sese döndü kadın, aşina olduğu fakat neden burada olduğunu anlamadığı sese.
"Anton?" Savaşlardan kalma olan fakat hala alışkanlığı yüzünden giydiği demir zırhı, tıpkı buz mavisi gözleri gibi parlıyordu hatıra kralının. Adamın yapılı kollarında minik bir beden duruyordu.
"Ne işiniz var burada?" Kadın telaşla eşinin ve bebeğinin yanına giderken konuşuyordu. Korkuyordu, onlara bir şey olacak diye çok korkuyordu. Regina'nın kendisine tehditi çok açıktı. Üstünden bir kaç yıl geçmesine rağmen içinde kötü bir his vardı. Kadın kollarını sevdiği adama sararken arada kalan küçük kızının başına da bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.
"Nicolae senin gölde olduğunu ve bizi beklediğini söyledi. Olabildiğince çabuk geldik." Kadının elleri titremeye başladı, korkusu daha da arttı. Yavaşça elinden ayrılırken hızla etrafını tarıyordu.
"Ben onu burada bekliyordum..." Kafasında olayları birleştirmeye çalıştı. Kendisini burada beklemesine rağmen Nicolae gelmemiş, eşiyle kızının buraya gelmesini sağlamıştı. Regina olabilir miydi? Kesinlikle.
"Anton hemen gitmemiz lazım." Kadın daha bir adım bile atamadan o kan donduran sesi duydu.
"Siz, gidiyorsunuz." Regina'ya çevirdi kadın başını.
"Neden burdasın Regina?"
"Gidişinizi izlemek için tabii ki de." Dedi kadın gülerek. "Görüşmemek üzere." Soğuk rüzgar tekrar esmeye başladığında adam kadına yaklaştı ve onu sıkıca tuttu. İkisi birbirlerine kenetlenip ortaya kızlarını aldıklarında onu korumak için her şeyi yapmaya hazırlardı. Rüzgar daha da sertleştiğinde karşı koyamadılar, tek yapabildikleri birbirlerine daha sıkı sarılmak oldu. Göle düştüklerinde ve göl onları yuttuğunda tek yapabildikleri kötünün iyisini ummak oldu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hatıra Prensesi #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin