Saturday, November 30, 2024

2 0 0
                                    

İnsanlar kendi trajedisinin kurbanıydı. Çünkü zayıf yaratıklardı, hassaslardı, korkaklardı.

Bastırılmış egoları tarafından ele geçirilen bu yaratıklar,  en üstünün kendilerinden başkası olmadığına inanabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapabilecekleri kocaman bir çaba içerisine girerlerdi.

Oysa en iyileri bile içindeki o korkunun büyüklüğünü saklayabilecek güce sahip değildi, bu nedenle oturup dinlendikleri anlarda kalp atışlarının, onlara aslında ne kadar korktuklarını hatırlatan da bir görevi vardı. Hastalık zannetikleri şeyler, bedenlerinden gelen uyarılar, özünde bir imdat çağırısıydı ve 'Hayir, dur, daha fazlasını yapamayiz' Demekti.

Bunu anlamayanların yahut anlamak istemeyenlerin uzun bir yolculugun ardından birer birer sadece ölüm döşeğine vardılarına şahit olabilirdiniz. Ama her nasılsa onlar için hâlâ bir umut var zannediliyordu. Oysa binlerce doktor, binlerce tanı şifa gibi gelmemekte, git gide de ölüme daha da yaklaşılmaktaydı. Bugüne denk bastırdıkları, utanç duydukları korkunun artık gizlenebileceği bir alanı yoktu.

Anlatmaya çalıştığım şey korkunun aslında acımasız bir yanının olmadığıdır. Ama insanlar onu zehirleyerek en büyük düşmanı haline getirmeyi başarmıştır.

Siz ne derseniz diyin yine de benim Fyodor Dostoyevski'nin insanoğlu aptaldır sözüne olan inancım tam. Cunku kendi trajedisini yaratmakta bu kadar usta olan baska bir canli türü daha yoktur.

Hepinize tebrikler!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Dear DiaryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin