7

2 0 0
                                    

Jisung'dan

Sabah bir bıkkınlıkla uyandım. Bugün annem evde olmalıydı. Yatakta doğrulup ayaklarımı yere sarkıttım. Telefonumu elime alıp saate baktım.

10:29. Ayağa kalktım ve lavaboya girdim, elimi yüzümü yıkayıp dün akşam aynaya astığım notu okudum. !Yarın doğum gününn! Bir heyecanla notu aynadan çıkarıp çöp kutusuna attım.

Yüzümde bi gülümseme vardı. O gülümsememle aşağıya indim. Annem bu kez mutfakta yoktu, fakat kahvaltı hazırdı. Sandalyeye oturup etrafıma bakındım. Annem merdivenlerden aşağı inerken konuştu. "Günaydın bebeğimm."

"Günaydın anneee" Annem karşıma oturdu ve bana gülümsedi. Bende belli etmemeye çaba göstererek ona gülümsedim. Heyecanımı belli etmemek amacıyla ayaklarımla oynuyordum. Annemin kıkırtılarını duyduğumda ona baktım. Muhtemelen heyecanımı anlamıştı.

Kahvaltımı annemi dinleyerek yaptım. İşiyle ilgili şeyler konuşuyor, aramalara cevap veriyordu. Bende partiyi ben evde yokken yapamaz diye düşünüyordum. Evden çıkmam lazımdı. Ama nasıl diye düşünürken aklıma bir yalan geldi. "Anne, dün jeongin ile konuştum da, dışarıya çıkabilir miyim?" Annemin bakışları aniden bana döndü ve cevapladı. "Tabii ki bebeğim, hemen kahvaltıdan sonra mı çıkacaksın."

"Evet anne, hatta şuan bitirdim bile. Üstümü giyeneyim çıkarım." Annem tamam anlamında başını sallayınca odama çıktım. Jeongin'le dışarıya filan çıkmayacaktım. Ama ne yapacaktım ki? Aniden aklıma yarın Felix'in doğum günü olduğu geldi. Ve ona hediye almam gerekliydi. Güzel olduğunu düşündüğüm bir kombin yapıp dışarıya çıktım.

Sokakta yürüyordum. Bir yandan da ne alsam düşüncesine kapılmıştım. Omzumda bir el hissettiğimde oraya döndüm. Yanımdaki bedeni görmemle gülümsemiştim. "Napiyon lan dışarda düşünceli düşünceli?" Gülümseyip ceval verdim. "Felix'e hediye alıcaktım Jeongin. Senden ne haber?"

"Ben..... Bende bendee hediye için çıktım." Ona gülümsedim ve sorumu sordum. "Sence ne alayım?" Biraz düşündü . Daha sonra yanıtladı. "Bilmiyorum ki bende gidince bakıcam orda belki güzel şeyler vardır." Ne alacağımı bilmediğim için nereye gideceğimi de bilmiyordum. Hemen sordum. "Nereye gideceksin? Ben ne alıcağımı bulamadığım için nereye gideceğimi de bilmiyorum."

"Ben AVM'ye gideceğim. Kıyafet almayı düşündüm." Bu fikir bana da mantıklı gelmişti. Biraz düşündüm. Felix ne giyer ki?

Mağazaya girdiğimizde Jeongin kadın bölümüne adımladı. Onu durdururcasına sordum. "Nereye gidiyosun?" Gülerek cevap verdi. "Topuklu ayakkabı alıcağım" Gülmeden edemedim. Ama doğum gününü mahvetmeyelim diye düşündüğüm için konuştum. "Bence alma, ciddiyim üzülmesin. Yılda bir kere geliyor doğum günü zaten."

Beni haklı bulmuş olacak ki oradan çıktı. Bende arkasından yürümeye başladım. Bir yandan etrafa ne alabilirim diye bakıyor bir yandan da Jeongin'in nelere baktığına bakıyordum. Mantıklı gelen birşey olduğu an alacaktım.

Hediye bulmak sandığımdan da zor çıktı. Yaklaşık 1,5 saattir geziyorduk. İlk girdiğimiz yerde birşey bulamayınca başka yerlere girdik. AVM'de kalan son mağazaya girdik. Jeongin bu mağazaya girmeden önceki mağazadan bir şey almıştı. Kendime aldım demesine rağmen bana aldığını biliyordum. İyi bir oyuncu değildi.

Gezerken gözüm kenarda montlarda takılı kaldı. Felix'e uyacağını düşündüğüm, aynı zamanda kendimde beğendiğim o montu almak için kasaya yöneldim.

(Hediye icin iki saat ugrastim bir turlu bulamadim idare edin)

Montu aldıktan sonra Jeongin'le birlikte mağazadan ayrıldık. Eve yürürken aldığımız hediyelerle ilgili konuşuyorduk. Jeongin Felix'e güzel ve şık ayakkabılar almıştı. Bende ona mont aldığımı söyleyip gösterdim. İkimizde birbirimizin hediyelerini överken eve girdik ve birden yüzüme konfeti patlatıldı.

PromisesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin