1. Bölüm Neden?

47 5 4
                                    

Multimedya: Egenin öğretmenlik hali
Klasik bir sabaha yine alarmın muhteşem sesiyle uyandım aslına bakarsanız diğer insanların aksine ben erkenden uyanıp okula gitmek için can atanlardanım. Biliyorum çok saçma ama benim tek kurtuluşum. Eğer evde kalırsam babamın pis oyunlarına şahit olucam. Uyuşturucu kaçakçılığı, adam öldürtme ve benim bile bilmediğim bir çok şey daha... İnşallah belki paranoya yapıyorum ama sürekli karşıma çıkan hatta takip eden yakışıklı belalımla karşılaşmam.
Ben duru beni büyüten bakıcıların dediğine göre annem babamın aksine saf ve masum olmam için duru ismini koymuş. Annemi tanımıyorum yaşıyor mu öldü mü hiçbir fikrim yok. 19 yaşındayım üniversite de hukuk okuyorum. Babam en büyük suçlu olmasına rağmen benim hukuk okumam tam bir ironi gerçi benim hayatım bir ironi. Düşüncelerimden kurtulup banyoya geçerek işlerimi halledip çıktım. Giyinmek için saatler harcayan biri olmadığım için altıma kot pantolon üzerime de geniş delikli siyah kazağımı giydim. Saçımı açmayı çok seven biri olmadığım için salaş bir at kuyruğu yaptım. Herkes gibi okula gitmeden önce hazırlanan bir kahvaltım olmadığı için deri montumu ve deri kısa botlarımı da giyip dışarı çıktım. Kapıda ki güvenliği takmadan kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım. Babam görse kesin kızar çünkü babam klasik kötü adamın da ötesinde kötü olduğu için düşmanı çokmuş. Oh be belalım diyebileceğim kimseyi görmedim. Okula yakınlaştığım sırada yanımdan uzun boylu geniş omuzlu ve de fazlasıyla da kaslı biri geçti. Ama kafasına kapşonlusu olduğu için tam yüzünü görmedim. Üzerinde ki önlüğe bakarsak sanırım benim genelde kitap okumak için tercih ettiğim limon kafe de çalışıyor. Yani önlüğünde ki sembol de yazıyordu ama ben daha önce neden görmedim ki? " Sanki etrafa baktığın var" diyen iç sesime yumruk atarak okula girdim. Derslerin sıkıcılığından kurtulmak için kütüphaneye inerek sevdiğim jojo mayesin ardında bıraktığın kadını okumaya başladım. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Saate baktığımda da.. Offf ders başlayalı on beş dk olmuş. Hemen eşyalarımı çantama doldurup sınıfa koştum. Kapıyı tıklatarak içeri girdim. İçeri girdiğimde karşımda daha önce bu okulda hiç görmediğim uzun boylu geniş omuzlu giydiği kazağa rağmen kaslarını belli eden hoca olarak tahmin ettiğim ama baya genç birisi vardı. Ama bu sabah kafe de ki çalışan evet evet eminim bu o ne işi var burada şaşkınlığım yüzünden açılan mavi gözlerimi kırpıştırarak söze başladım. "Özür dilerim hocam. Geçe bilir miyim?" Ben o kadar şaşırmış olmama rağmen o son derece rahatlıkla " Bugün seninle ilk günüm olduğu için bi şey demiyorum geç bakalım " diyerek anfiyi işaret etti. Ben de teşekkür ederim gibisinden kafamı kısa süreliğine eğip kaldırarak zorla gülümsedim ve anfiye en arkaya geçtim. Dersi dinlemiceğim için kitabımı okumaya devam ettim. Beş dk sonra kafamı kaldırarak dersi dinlemeye başladım. Tahtaya baktığımda çok güzel bir el yazısıyla ege dönmez yazdığını gördüm. Sanırım kendi ismi. Ben ege hocayı izlemeye off ne diyorum ders dinlemeye çalıştım. Ama çalıştım çünkü ege hocanın bakışlarından kaçmak için çabalamaktan odaklanamadım. Ecel terleri dökerek bi dersi daha bitirdim. Herkes dışarıya çıkarken bende hazırlanıp dışarı çıktım. Yeterince yorulduğumdan dolayı bir derse daha girmektense kafeye gittim. Kafeye girip sonbahar mevsiminde olduğumuz için şöminenin önüne geçtim. Buraya daha önce hiç gelmemiştim okula uzak diye kimse de gelmez diye rahat rahat kitap okumaya başladım. Çok huzurluydu ta ki biricik kuzenim cenki görene kadar. Ve yanında.. Ama bu ege hoca ne işi var ki? Cenk de benden 4 yaş büyüktür. Cenk de beni gördü ve yanıma doğru gelmeye başladı. " Ooo kuzen sen evden çıkar mıydın yaa " diye son derece gevşek bi şekilde yanımda ki pufa attı kendini. Ben de zorla gülümseyerek " Çıktım işte" dedim. Cenk de elimde ki kahveyi alıp içerek " Ha bu arada bu ege arabama çarptı. Sonra konuştuk anlaştık şimdi kardeş gibiyiz dimi ege " dedi. Ege hoca da benim kadar zor bi şekilde gülerek başını sallamakla yetindi. Ohaaa gamze mi o. Beni oraya atın bi ömür yaşarım. Ben gamzesine kapılırken cenk "Bu da benim çirkin betty kuzenim duru" dedi. Evet bana çirkin betty der güzel değilmişim gerçi mişi fazla güzel olduğum söylenemez. Ege hoca da pufa oturarak beni süzdü ve "bence o kadar da çirkin değil tam tersine bi içim su" dedi. Ben bu dediğinin şokuyla kalırken ege hoca ve cenk muhabbet etmeye başladı iyi de bu adam niye benim öğretmenim olduğunu söylemedi? Ama nasıl olur ege diye bildiğim gerçi gerçek ismimi emin bile değilim ama bazen öğretmen, bazen garson, bazen de yakınımın iki günlük arkadaşı. Neden sürekli etrafımda? Niye her seferinde hiç tanışmıyormuşuz gibi davranıyor? Ben daha fazla bu sorulardan kaybolmak istemediğim için eve gitmek en iyisi. " Şey ben... Ben gitmeliyim yani eve gidiyorum. Görüşürüz cenk "dedim. Ege ayağa kalkarak " Çok memnun oldum umarım bi daha karşılaşışırız. Gerçi karşılaşıcağımıza eminim " dedi ama ne demek şimdi bu. Gülümsemekle yetinerek kafeden çıktım. Eve doğru yürümeye başladım.  Eve gelince direkmen odama çıkıp kendimi yatağa attım. Efsun ablanın yani bizim yardımcının dediğine göre babam bir haftalığına yokmuş.
Rahatım. Off kimi kandırıyorum hiç rahat değilim. En başta ege hoca ve canlandırdığı diğer karakterler. Ve hepsini de neden benim etrafımda canlandırıyor? Neden sürekli hayatım da bi rol almaya çalışıyor? Niye bana eminim ki görüşücez  dedi? Niye tüm ders boyunca bana imalı baktı? Offf yine sorularda kayboluyorum. En iyisi uyuyarak kaçmak. Kulaklıklarımı takıp bayılarak dinlediğim taylor swift'in blank space şarkısını dinleyerek uykuya daldım...

KÖPRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin