Rosewood caddesinin merkezinde yükselen büyük yılbaşı ağacının etrafını saran hediyeler, heyecanla orada koşuşturan çocukların sürekli saate bakmasını sağlıyordu. Her noel soylular ve imparatorluk ailesi, ağacın çevresine Luminara'lı çocuklar için hediyeler koyardı. Hediyeler saat kulesinin melodisinin duyulması ile sahiplerine birer birer dağıtılırdı ve nasıl olduğu bilinmez, her hediye çocukların en çok istediği şey oluverirdi. Belki de Noel Baba Luminara çocukları ile çok ilgileniyordu, kim bilir...
Ağacın önünde oturan Noel Baba küçük çocukların meraklı sorularını yanıtlıyor ve hediyeleri dağıtmak için o da saatten gözünü ayırmıyordu.
Sokağın her bir köşesinde Noel müzikleri hafifçe uğulduyor, dans eden küçük topluluklar neşeyle kıkırdıyordu. Huysuz biri olarak gözüken Lord Rose bugün mağazasının önünde çocukların yüzlerini boyuyor ve onlara yılbaşı şapkaları hediye ediyordu.
Karanlık sokak biraz da büyünün etkisiyle ışıl ışıl parlıyordu, bu görüntü karşısında büyülenmemek elde değildi. Sadece bir gün için bir olsa herkes birlikte ve sıcak gülümsemelerle huzurla cıvıldıyordu.
İmparatorluğun at arabası yılbaşı ağacının yakınından geçerken Klaus alayla kız kardeşine doğru fısıldadı, "Bu yıl uslu bir çocuk oldun mu?" Aida onun şakasına gülerek göz devirdi ve onları gören heyecanlı halkı izlemeye devam etti, bir an önce onların arasına katılmak istiyordu.
At arabası sonunda durduğunda Sauvure'nin heyecanlı yönlendirmesi ile prenses ve prensler neşeli kalabalığın içine girdiler.
Soylular halk ile beraber eğleniyordu, bunu başka nerede görebilirlerdi? Sokağın her köşesi gösterileri izleyen meraklı toplulukla sarılıydı ve Sauvre önderliğinde bir topluluğa katıldılar. Çocuklardan oluşan mini bir tiyatroydu bu. Oturmak için bir yerler ararken çoğu soylunun da orada olduğunu fark ettiler, oldukça merak uyandıran bir gösteri olmalıydı. Oturacak pek boş yer olmadığı için kardeşler ayrılmak zorunda kaldı. Klaus ve Ruby Evelyn ve Madison'ın yanına, Felix ve Jane Axel ve Sam'in yanına ve son olarak Aida Sauvre ile önde oturan bir leydinin yanında geçtiler ki bu leydi Aida'nın Lord Rose'un mağazasında gördüğü Blair'den başkası değildi.
"Majestleri prenses," diye selamladı Blair yanına oturan kızı, Aida da onu sıcak bir gülümseme ile selamladı. "Bu ne hoş bir tesadüf leydi Umbranis."
Sauvure'nin gergin ve şaşkın yüz hatları prensesin yüzünde yayılan gülümseme ile biraz olsun yumuşadı, sonuçta bugün noeldi kimse bir tehdit olmamalıydı.
"Bu," diye işaret etti Blair sesinde gizleyemediği şaşkınlıkla. Prensesin üzerindeki elbise onun önerdiği elbiseydi ve prenses o elbiseyi böyle bir günde giymişti.
"Ah, bu elbiseyi çok sevdim çok teşekkürler leydim."
Blair prensesin teşekkürüne rica edip sohbet etmeye devam ederken onları izleyen meraklı gözler kendi aralarında fısıldaşmaya başlamıştı bile.
"Prens Felix ve leydim, bugün çok şık olmuşsunuz." Axel'in yorumu üzerine Felix kıkırdadı, "Bunu Jane'in güzel moda anlayışına borçluyum."
Jane gururla gülümsedi, Aida ile birlikte prensleri giydirmek o kadar da kolay olmamıştı. Felix zaten oldukça zarif ve şık giyiniyordu ancak Klaus savaş zırhı dışında bir şey giymiyordu, onu ikna etmek çok zordu.
"Sizlerde çok şık olmuşsunuz." dedi Jane uyumlu giyinmiş olan Axel ve Sam'e, yanlarında duyulan neşeli kıkırdama ile onların bu şekilde giyinmesini sağlayan özel güç de sonunda konuşmaya katılmıştı. Allen de tıpkı onlar gibi yeşil ve altın tonlarında giyinmişti, "Bunu da ben sağladım."
