cok uzun zamandir yb atmiyormusum. galiba bu bölümü yazarken usenmisim biraz ama hemen bitirip attim gec olsa da
bol bol yorum yapin.🤧 sizi seviyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
oldukça gürültülü geçen bir araba yolculuğu yapıyorlardı. her kafadan farklı sesler çıkıyor, her zaman ki gibi dört kız yan yana gelince birbirinden bağımsız konuşuyordu. konudan konuya atlayıp bir sonrakini tamamen kapatıyorlardı.
arabayı jennie sürüyordu. iki saatlik araba yolculuğunda neden direksiyona geçtiğine sözlü olarak lanetler ediyordu. jihye hemen yanında oturuyor ve jennie'nin konuşma sınırlarını zorluyordu. çünkü aralarında en az konuşan genelde jennie olurdu ve yanına grubun en çok konuşan kişinin oturması sabır bırakmamıştı. en sonunda sesini yükselterek jihye'ye susmasını söylemiş o dakikadan sonra her şey daha da çekilir olmuştu. rosé ve seulgi ise arkada oturuyor, sessizleşen ortamın tadını çıkartıyordu.
rosé çantasına attığı kitabı okumaya karar verdiğinde göz ucuyla uyuklayan seulgi'ye baktı. başını cama yaslamış uyuyordu. ön tarafa tekrar göz attığında ise jennie ve jihye'nin ortak bir konu hakkında sohbet ettiğini fark etti. zaten arkadaşının bu kadar sessiz kalabilmesi bile mucizeydi. yine de keyifleri yerindeydi. kitabını alıp kaldığı sayfayı açtı.
"bu kızların bir anda 180 derece dönmesi sadece bana mı garip geliyor." jihye oturduğu koltukta yan dönüp hem jennie'de hemde rosé'de gözlerini gezdirdi.
"kabul etmekte çok mu hızlı davrandık acaba." tatil planı yapıldığında sadece hadita'yı çok yakından tanımışlardı. bu yazlığa gitme planı ortaya çıktığında tabi ki kabul etmemiş, birbirlerini tanımadıkları için gerek olmadığını söylemişlerdi. ama hadita sadece 1 gün için kendi arkadaş grubu ile rosé'nin arkadaşlarını bir kafede toplamış iki saatlik bir yakınlaşmanın ardından birbirlerine tahammül edecek seviyeye gelmişlerdi. tabi istisnalar vardı. seulgi hala lalisa'dan pek haz etmiyor, jisoo ise jennie'den haz etmediğini oldukça belli etmişti. muhtemelen ikisinin de ters kişiliği birbirine uymamıştı.
"bence güzel olacak." rosé, arkadaşlarının memnun olmayan yüzüne baktı. biraz emrivaki olduğu için memnun olmamalarını anlıyordu. yine de her şeyin güzel olmasını istedi. hepsi birbiri ile kaynaşırsa sorun çözülürdü.
"yani tamam arkadaş olalım da böyle tatil falan bilemedim. ayrıca bir sürü kızın aynı ortamda bulunduğu nerede görülmüş. kaos çıkarsa ne olacak?" jihye söylenerek geriye yaslandı. jennie kıkırdayarak yola odaklandı. önündeki arabayı takip ediyordu.
"arkadaki canlı bomba lalisa'ya saldırmazsa her şey mükemmel olabilir." seulgi'yi ithafen konuştuğunda, rosé göz ucuyla yanındaki bedene baktı. derin uykuya daldığı belliydi. normalde böyle uyumazdı ama omuz silkerek önüne döndü.
