Nick Jonas - Warning
5
Karanlıktı gece. Tekrar açtı ve tekrar kapattı. Daha kaç kere tekrarladığını bilmiyordu ama küçük beden hala karşısında durmuş ona bakıyordu. Hayal değildi, her gece görmeyi umduğu rüya değildi, tamamen gerçekti.
"Resmen bizi ektiler."
Kırgın ve şaşkın yumuşak ses kulaklarını doldurduğunda anın büyüsüyle tekrar kendini ortamdan soyutlanmış hissetti Chanyeol. Geceleyin esen soğuk rüzgâr yüzüne vurduğunda kendine gelip dünyaya geri döndü.
"E-Evet, resmen gittiler. Bizi bırakıp gittiler yani resmen öyle oldu."
Bildiği en ağır küfrü çoktan etmişti içinden Chanyeol kendisine. Dilinin sürekli sürçmesiyle kafasını alıp kaçmak istiyordu oradan ama dizlerinin tutup tutmadığından şüpheliydi.
"Önemli olan barışmalarıydı, halletmelerine sevindim."
'Önemli olan sensin.' diye düşündü kahverengi gözlere bakarken Chanyeol.
"Evet, Sehun çok ağladı."
"Şey normalde erkeklerin ağlamasına çok şahit olmazdım. Bugün baya oldum."
Yine gülümsemişti işte. Chanyeol tekrardan eridiğini hissettiğinde derin bir nefes alıp gülümseyerek karşılık verdi. Bir süre de olsa kalbindeki ağırlık hissine dayanabilirdi. Bacaklarının tutmaması sorun bile değildi diğerine bakarken.
"Erkekler de ağlayabilir."
'En azından senin için ağlayabilirim Baekhyun.' diye düşündü Chanyeol. Bu küçük beden için yapamayacağı şeyleri liste yapsa kâğıda bile gereksinimi olmazdı.
"O zaman ben gideyim. Yarın önemli bir sınavım var."
Diğeri hafifçe eğilip arkasını dönüp yürümeye başladığında hayal dünyasından kopup kendisine geldi Chanyeol. Bir şeyler yapmalıydı. Tanışma fırsatını yakalamışken, ışık saçan yıldızının ellerinden kayıp gitmesini isleyemezdi.
"Partiye gelecek misin?" Diğeri adımlarını hızlandırmadan sordu Chanyeol.
...
Yeni bir güne başlamak Kyungsoo da her zaman güzel duygular uyandırırdı.
Bugün de o yeni günlerden birisiydi ve bugün Kyungsoo kendini ondan vazgeçirmek için uğraşacaktı. Odaya güneş ışıkları dolduğunda hızlıca yataktan kalkıp elini yüzünü yıkadı. Dişlerini fırçalarken bir yandan da bundan sonraki sınavının tarihine bakıyordu. Neyse ki iki günü vardı akşama başlasa diğer güne bitirebilirdi.
Üzerindeki pijamaları değiştirdikten sonra telefonunu ve cüzdanını alarak odadan çıktı. Bugün farklı olacaktı. Yeni hayatının ilk günü olarak düşünmüştü yatmadan önce.
Yemekhaneye doğru yürürken bir yandan da annesinin attığı mesajlarda göz gezdirdi. Sürekli eve uğramasını ve onu özlediğini yazdığını bilse de hepsine özenle cevap verdi çünkü o annesiydi ve Kyungsoo annelerin kolay kazanılmadığını biliyordu.
Kahvaltı için krep ve portakal suyu alıp en köşedeki masalardan birisine geçip oturdu. Buraya kimse gelmezdi. Genelde yalnız takılanlar burada yerdi ve Kyungsoo bugünün de öyle olmasını umut ediyordu.
Okulun yemeklerini her zaman çok sevmişti. Evdeyken annesi yemek yapmaz sadece masada hizmetçilerinin yaptığı yemekleri onların tabaklarına koymada yardım ederdi o yüzden anne yemekleriyle karşılaştıramazdı ama seviyordu yine de.