RÜYA

64 8 9
                                    

Yağmur...

Yağmur kokusu ve bir adet soğuktan donmak üzere olan Rüya.

Soğuktan dolayı kızarmış olan ellerine baktığında kendini dünyanın en çaresiz insanı gibi hissediyordu. Güçlü görünmek kolaydı, güçlü olmak zordu.

Tekrar stabil ifadesiyle karanlık sokakta adımlarını hızlandırarak yürümeye devam etti. Yağmur saçlarını sırılsıklam yaparken o eve gitmemekte diretiyordu.

Her şeye direnmişken onu bir yağmur mu yıkacaktı?

Tabii ki de yıkamazdı. Bu gece eve gitmeyeceğine dair kendine yeminler etmişti.

O lanet yere gitmek istemiyordu yoksa kâbusları tekrar ve tekrar onu buluyordu. Her gece gördüğü kâbuslar onun korkulu rüyası olurken eve gittiğinde bu şey gerçek olabiliyordu.

Bir kez daha adım attı. O kadar yavaştı ki adımlarını saymak oldukça kolaydı.

Bir kez daha adım atacağı sırada önünde bir kedi belirdi.

İlk başta ona bakmadan adımını atsa da boş sokakta kedinin sesi yankılandığında Rüya'nın anaç yanı ortaya çıkmıştı.

Bir anne gibi şefkatle kediyi kollarına aldıktan sonra kediyi montunun dışarıda kalan kısmının içine soktu. Kedi hoş mırıltılar eşliğinde Rüya'nın kolları arasında ısınmaya devam etti. Oldukça yorulmuştu ama hayvanlar onun vazgeçilmeziydi.

O kediye bir yerden yemek bulması gerekiyordu.

Sıcacık bir süt olabilirdi. Kedinin karnını doyurmasına yeterdi.

Ama ne yazık ki sokakta topuklu ayakkabıların çıkardığı tok sesten başka ses yoktu. Sokak ışıkları karanlık sokağı tamamıyla da aydınlatmaya yemiyordu.

Rüya Semih Bey'e gitmeye karar verdiğinde kediyi besleyebileceği için sevindi.

Semih Bey'in evine geldiğinde derin bir nefes çekti içine.

Yağmur kokusu...

Rüya'ya huzurdan başka bir şey vermiyordu.

Belki biraz ıslaklık, belki biraz soğukluk ama yine de huzur!

Kapının ziline bastığında ilk önce içeriden ses gelmedi.

Rüya tam vazgeçecekken kapı açıldı ve içeriden uykulu gözleriyle Semih Bey çıktı.

Saçları dağılmıştı, ama hoş gözüküyordu.

Semih Bey gördüğü manzara karşısında afalladı, uykusu açılmıştı artık tamamen. Rüya'yı bu saatte evinde beklemiyordu.

Ama yine de onun derdini dinlemek için içeriye aldı. Rüya onu babası gibi görürdü.

''Semih Bey, ben...''

Rüya başladığı söze devam edemeyince Semih Bey hemen anlamıştı ne demek istediğini. Ona şefkatle evini açtı.

Kediye de buzdolabından süt ısıtarak evden ayıldı.

Rüya Semih Bey'e rahatını bozmamasını ve kalacak başka bir yer bulacağını söylese de Semih Bey onu dinlemeyerek evi ona bırakmıştı.

Rahat olmasını istiyordu.

Rüya şefkatle beslediği kediyi eline alıp onu okşamaya başladı. Kedileri her daim çok sevmişti. Doğrusu sevdiği sadece kediler değildi. O tüm hayvanlara şefkat beslemişti. Bir anne gibi...

Kediyi yere bırakarak Semih Bey'in ölmüş olan kızının odasına girdi. Semih Bey'in Rüya yaşlarında olan kızı vardı ve birkaç yıl önce hayatını kaybetmişti.

Semih Bey'de Rüya'yı kızı gibi gördüğü için onun orada kalmasına izin veriyordu. Rüya hiçbir eşyayı karıştırmadan çantasından günlüğünü çıkardı. Yazmaya başladı.

''hep istemişimdir, bir annem olsa, bana şefkatle sarılsa. Benim kedilere gösterdiğim şefkati o bana gösterse. Bir babam olsa, 'canım kızım' diyerek beni kötülüklerden koruyacak şekilde sarılsa.

Bir anne ve babam olmasına karşın onları gerçek anne ve baba olarak benimseyememek içler acısıydı. İşledikleri o suç onları öldürme isteği uyandırsa da içimde, o isteği bir süre bastırmak zorundaydım.

Ben zavallı olan ama güçlü görünen bir kızdım. Kimseye yenilmezdim. Hatta güçlü görünmek değil de güçlü olmak benim için çok mu zordu. Ne yıkabilirdi ki beni?

Anne baba? Asla.

Aşk? Asla.

Arkadaşlarım? Asla. Doğrusu, olmayan arkadaşlarım mı demeliydim?

Sert yüz hatlarımdan mıdır, soğuk davrandığımdan mıdır bilmiyorum ama hiç arkadaşım yoktu.

Bir kişi dışında.

Semih Bey. O benim hem babam, hem ağabeyim, hem de arkadaşımdı.

İş yerinde ilişkimiz sizli bizli olsa da yalnız kaldığımızda rahatlıkla dertleşebiliyorduk...''

Devam etti yazmaya. Yazdı, yazdı ve yazdı.

Eli yorulana, beyni düşünmeyi bırakana dek yazdı.

Gece saatler 03.00'ı gösteriyorken günlüğüne son noktayı koyup kapattı kapağını.

Ne günlük yazmadan ne de kitap okumadan uyuyabilirdi.

Çantasından 'The 100 -Kass Morgan- kitabını çıkarırken kahve içme isteğiyle dolup taştı. Aşağıya gidip kendine bir kahve yapmaya karar verdikten sonra isteklerini birer birer uygulayarak uyuması gerektiğini aklına getirdi. Saatler şu an tam olarak 05.00'ı gösteriyordu. İki saat boyunca hiç sıkılmadan kitap okumuştu. Daha fazla okuyabileceğinin bilincinde olmasına karşın oldukça uykusu vardı ve yorgundu. Bu yüzden uyumaya karar vermişti. Ne kadar zor olacağını bilmesine rağmen.

Geceyle birlikte başını yastığa koyduğunda tüm anıları birer birer aklına geldi.

Kötü, karanlık anılar.

Karanlık uykusunu bastırıyordu. Ama iyi geliyordu.

Tıpkı küçük bir çocuğunun annesinden dayak yedikten sonra tekrar ona ihtiyaç duyması gibiydi bu. Canınız yanıyordu ama yine de ona ihtiyaç duyuyordunuz.

Tıpkı Rüya gibi.

Tıpkı karanlık gibi.

Karanlığa ihtiyacımız vardı, oldukça fazla karanlık. Gözün gözü göremeyeceği cinsten.

Gerçekleri ortaya döken unsur karanlık değildi aslında, sadece biz karanlığın tüm gerçekleri önümüze serdiğini sanırdık. Fakat doğru olan bu değildi. Gece olup karanlık çökünce insanın düşünmeye vakti kalıyordu. Gündüz, güneş daha gökyüzünde hala hakimken ve etkisini gösterirken başka şeylerle meşgul olduğumuzdan düşünmeye vaktimiz kalmıyordu.

Gece ise tüm yaptıklarımız, hatalarımız, doğrularımız bir bir dökülüyordu.

Rüya bunları düşünürken bir yandan keşke diyordu.

''keşke annem ve babam beni sevseydi.''

Ona göre onu kimse sevemezdi. Yarıma muhtaç bir zavallı olduğunu düşünürdü. Annesi bile sevmemişken onu kim sevebilirdi ki?

Ama Rüya inanıyordu. Bir gün, her şey düzelecekti.

Annesi de onu sevecekti.

Tıpkı Rüya'nın her şeye rağmen onları hala sevmesi gibi.

--

Arkadaşlar bu tanıtım bölümü gibi bir şey, umarım beğenirsiniz hikayemi. Olabildiğince güzel yazmaya çalıştım. Yorum ve oylarınızı merakla bekliyorum. Hikayem yeni :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin