Ölüm şarkımız...

260 11 6
                                    

Tarık sağolsun gelinlik işini hall etdi. Aradan bir hafta geçmesine rağmen Kuzeyin sinirden çıldırmış surat ifadesini unutamıyorum. Daha dün gibi hatırlıyorum. Otobüste Aksele çarparken gelinliği de fena yırtmışım. Kuzeyin altı aydır üzerinde uğraştığı gelinlik(!) Üstelik bide kusursuz geçmesini istediği defilesi. Akselin sayesinde double kusurlu geçmişti.
Tabi bide biz otobüs durağından eve gelinceye kadar bizi yolda görüp sorguya çeken komşularımızı unutmayayım. Ve eve perişan bi şekilde girdiğimizde annemin bayılması... Ayılıp bin tane soru sorması. Hatırladıkca deli gibi gülüyorum.

"şit Şirine neye gülüyorsun?"
Evet günümüze dönelim. Üçlü olarak bahçede oturuyorduk. Aksel,ben ve Tarık. Aksel telefonuyla ilgileniyordu. Tarıkla bende havadan sudan konuşuyorduk.

"Hiç. Sadece defile gecesi başımıza gelenleri hatırladıkca gülme isteği yaranıyor içimde."

"Hala unutmadın mı?"

"Ah nasıl unutayım ki,hele o otobüs olayını. Hayatda unutmam"

"Aksel,oğlum hadi Melis yeni tanıyor beni. Yani unuta bilmesi normal. Ya sen? Beni araya bilirdin hiç değilse dimi?"

Mantıklı. Aksel beyimiz kafasını telefonundan kaldırıp Tarık'ın yüzüne anlamsızca baktı.

"Tarık'cım bende unutmuşum seni demek ki. Daha yeni geldin şehire."
Ve yine telefonuna geri döndü. O telefonu şuan önümdeki meyve suyu dolu bardağa atmak için nelerimi vermezdim. İç sesimi duymuş olucak ki,bardağı götürüp içmeye başladı.
Neyse konuşmaya konu bulmalıyım. İçim şişti.
"Tarık,sevgilin var mı?"
"haha bu bi çıkma teklifi mi?"

Aksel refleks olarak içtiği suyu püskürdü ve öksürmeye başladı. Elimi uzatıp sırtına vurdum.
"Helal Aksel. Helal"

"Oğlum iyi misin?"

"Ya cevap versene"
Sinirle ayağa kalktı. Kafasını salladı.

"İyiyim ben. Sohbetinize doyum olmuyor. Siz buyurun edin sohbetinizi. Ben odamdayım" ve gitti. Tarıkla şaşmıştık Akselin bu haline.

"Acaba sohbete katmadık diye mi şey etdi?"

"Yok ya. Başka bi şeyi var. Ben gidip bakıyım"

Deyip gitti. Bunlar birleşince olay çıkıyor hep. O mantıkla arkasınca gittim.

Tarık odaya girdi. Kapıyı şansıma aralı bıraktı. Yavaş adımlarla kapıya yaklaştım. Konuşmaya başladılar.

"Neyin var yine?"
"yok bir şeyim"
"beni kandıramazsın. Anlat hadi."

"Kerim. O ölmemiş. Yaşıyor. O patlamada kolunu kayb etmiş. Hala hayatda ve Melisi görmüştü. Sevgilim biliyor. Hedefi Melis."

"Kerim Dağhan mı? Başın fena halde belada"

"Bu işin bu kadar uzayacağını hesaba almamıştım. Yoksa  Kerimden daha beterleriyle uğraştım eskiden"

"son bir yıldır bu işlerde yokmuşsun? Bu bir yılda ne olmuş? Melis nerden çıktı?"

"bir gün her şeyi anlatırım sana. Şimdi değil. Şimdi Kerimi hall etmeliyiz"

"Niye Begüme değil de Melise saracağını düşünüyorsun?"

"Begüme yapacaklarını yapmışlar zaten. Begümden sonra tek kıymetli insanım olarak biliyor Melisi. O yüzden Melis"

"zaten öyle değil mi?"
"değil"
"yeme beni oğlum"
"Burda Kerim için plan yapmalıyız. Kim kimin kıymetlisi diye tartışmamızın anlamı yok"

Bencil! Beni ilgilendirmez zaten. Çokta meraklısıydım onun kıymetlisi olmaya.

Bana büyük bi bravo! Burda hayatımın tehlike altında olduğu konuşuluyor,takıldığım konuya bak.
Sessiz adımlarla odama girdim. Aksel bu kadar kafasına taktığına göre baya ciddi bu iş.

BAĞIMLI (AKMEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin