Nashi'den
Ace ile Park'ta geziyorduk. Dün gece çok güzeldi. Bir banka oturduk. Çok yorulmuştum. Bankta otururken ace bana yaklaşmaya başladı. Şaşkınca ona bakıyordum. Dudağıma mı bakıyordu bu. Elimi yumruk yapıp yüzüne geçirdim.
"Ne yaptığını sanıyorsun!!!"diye bağırdım.
"Seni öpüyorum"
"2 3 güldük diye... Bana bir daha asla yaklaşma ace"dedim ve Loncaya doğru yürüdüm. Sinirliydim. Hemde çok. Loncaya girdim ve masaya oturdum.
"Neden sinirlisin Nashi"dedi annem yanıma otururken.
"Nerden anladın sinirli olduğumu anne"diye sordum.
"Gözlerinden alev çıkıyor. Aynı babanda olduğu gibi."dedi annem. Buna karşı güldüm.
"Söyle bakalım benim prensesimi hangi çocuk üzdü?"dedi arkadan gelen babam.
"Baba"dedim utançla. O da bana bakıp güldü.
"Aynı annene benziyorsun güzel kızım"dedi babam. Saçıma öpücük kondurdu. Bunun üzerine güldüm.
"Size bir albüm göstermek istiyorum"dedi annem elindeki albümü göstererek. Silver ve sia yı çağırdık. Annem albümü açtı.
"Bu bizim düğünümüz"dedi annem. Babamın kucağında annem vardı ve ikiside gülüyordu(12. Resim)
"Hahahahah "dedim resmi göstererek. Annem in babamın ve Happy nin yüzüne boyasalar birşeylerde çizmişler. 3de uyuyordu.(16. Resim). Benimle beraber diğerleride güldü.
" aaa ben ben"dedi sia resmi göstererek.(2. Resim)
"Abi bu fotoğrafı geçen yıl çekinmiştik. Hatırlıyormusun"dedim bir fotoğrafı göstererek.(8. Resim)
"Evet"dedi gülerek silver.
"Şuradaki Nashi ve ben"dedi babam.(13.resim)
----------------------------
Fotoğraf albümüne bakmayı bitirdiğimizde aklıma bir soru geldi.
"Anne ikizler kaç aylık"dedim
"5... Sanırım"dedi annem.
"Karnın şişiyor zaten annem"dedi silver.
"Ben dışarı çıkıcam"dedim. Annemler onaylayınca parka doğru yol aldım.4 yıldır duncan ve lena yı göremiyordum. Onlar bizim çocukluk arkadaşımız. Onları çok seviyorduk. Derken burnuma gelen koku ile gözlerimi kapadım ve gülümsedim.
"Duncan...".
"Tavşancık" dedi duncan. Hızla onlara koştum ve üstlerine atladım.
"Duncan... Lena... Sizi çok özledim"dedim ikisine sarılırken. Onlarda bana sıkıca sarıldı. Duncan;
"Sana bir hediyemiz var."dedi ve çantasından 5 anahtar çıkardı.
"Bunlar şeytan anahtarları. Ama merak etme çok cana yakınlar ve sahiplerine sadıklardır"dedi lena.
"Çok teşekkür ederim"dedim ve anahtarları elime aldım.
"Hepsini aynı anda çağıra bilirsin."dedi duncan.
"Nasıl olucak o?"diye sordum.
"Beşini aynı anda ileri uzat ve 'şeytan anahtarları, sizi çağırıyorum'diye bağır"diye anlattı duncan.
"Hadi dene"dedi lena. Bende beşini öne uzattım.
"Şeytan anahtarları, sizi çağırıyorum"diye bağırdım. Birden 5 tane kişi belirdi.
"Ohh sonunda biri bizi çağırdı. Yıllardır kimse bizi çağırmıyordu. Canım sıkıldı"dedi boynuzu erkek.
"Ateeeeş"diye bağırdım. Çünkü çocuğun etrafında ateş vardı. Ateşi çok severdim. Çocuk bana şaşkınca baktı ve mırıldandı.
"Neden bana yicek gibi bakıyor"
" çünkü gerçekten yiyebilir dostum"dedi duncan
"Ne yani sen yıldız ruhlarınızı yiyiyorsun. Seni caniii."dedi boynuzlu çocuk ve bana ateş topu fırlattı. Bende ağzımı kocaman açarak hepsini yemeye başladım. Ateş bitince kendimi yere attım.
"Senin ateşin çok doyurucuymuş"dedim bulutlara bakarak.
"Vay canına. Dragon'un ateşini yiyeni ilk defa görüyorum."dedi bir çocuk. Sis dumanının üzerinde oturuyordu. Ve çok sakindi. Bıraksak uyuyacak gibiydi.
"Merhaba. Ben Nashi dragneel"dedim el sallıyarak.
"Dragneel?"dedi ejderha şaşkınca.
"Natsu dragneel ve Lucy heartfilia ile aranda ne var?"diye sordu kırmızı pelerinli kız.
"Kendileri annem ve babam olur. Siz nereden tanıyorsunuz?"diye sordum.
"Vay sonunda o iki şapşal birbirine açılmış"dedi gözü bandanalı çocuk.
"Onlar ile yıldız ruhu dünyasında tanışmıştık. Ve çok sevmiştik"dedi dragon.
"Sen ilk çocuk musun" diye sordu kırmızı pelerinli kız.
"Hayır ben ikinci çocuğum. 1. Silver"dedim. Dumanların üstünde oturan çocuk güldü.
"Demek benim ismimi koymuşlar."dedi sonra.
"Cidden mi?"diye sordum şaşkınca
"Evet"dedi silver
"2 kardeşmisiniz?"diye sordu dragon.
"Hayır. Sia var. Ve ikizler. Tabi daha doğmadılar ama."dedim
"Sia da benim ismim"dedi kırmızı pelerinli kız.
-------------------
"Duncan, lena size nasıl teşekkür ediceğimi bilemiyorum."dedim.Dunca;
"bana bir öpücük verebilirsin"dedi ve dudaklarını öne uzattı. Bende gülüp yanağına bir öpücük kondurdum.
"ımm. Buda yeterli olur"dedi ve geri çekildi duncan. o sırada hissettiğim şeyle kaşlarımı çattım.
"lonca"diye mırıldandı lena.
"bir şey oluyor"dedi duncan.
"loncaya yine saldırıyorlar."dedim ve loncaya doğru koşmaya başladım. Lena ve Duncan da peşimdeydi. Vardığımızda loncanın içinde bir kaç kişi vardı. Silver ve diğerlerine baktım.
"ahh. Cidden yenildiniz mi? O kadar güçlü olduklarını düşünmüyorum"dedim. Dragon ve Silver'ın anahtarlarını elime aldım.
"açıl şeytan kapısının anahtarı dragon"diye bağırdım.
"açıl şeytan kapısının anahtarı. Silver."
"selam güzellik"dedi dragon.
"ne oldu Nashi"dedi silver.
"yardımınız gerek. Hem gücünüzün de nasıl olduğunu merak ediyorum"dedim.
"önce dragon"diye devam ettim.
"hay hay güzellik"dedi ve iki elini birleştirdi. Bilmediğim sözler söylemeye başladı. Sonra iki mızrağını aynı anda çevirmeye başladı. Birden kocaman bir hortum çıktı. Ateşten bir hortumdu. Bunu adamlara gönderdi. Hortum durunca adamların çoğu yerde yatıyordu. Silver;
"hey. Bana neden bırakmadın"dedi ve küçük sazını çaldı. Adamlar iyileşmişti. Hızla ayağa kalktılar ve bize doğru koşmaya başladılar. Sonra hepsi birden durdu. Silver ın sazından çıkan şarkı dışında başka ses duyulmuyordu. Adamların hepsi yere düştü ve kayboldu.
"n-nasıl yaptın bunu"diye sordum şaşkınca.
"ölüm şarkısı"dedi silver.
"ee. beğendin mi güçlerimizi"dedi ve yanıma geldiler. Sıkıca ikisine sarıldım.
"süperdiniz"diye bağırdım ve havaya zıpladım.
"dragon, silver?siz nereden çıktınız"dedi annem
"Biz Nashi nin yeni anahtarlarıyız"dedi silver.
"cidden mi?"dedi babam şaşkınca.
"evet. Çok iyi kalpliler"dedim gülerek. "bir şey daha var. hadi gelin çocuklar"diye devam. Kapıdan duncan ve lena girdi. Duncan kolunu omzuma attı."selam gençler."dedi duncan. lena da el salladı.
"duncaaaaaan,lenaaaaa"diye bağırdı ve üstümüze atladı mia. Ben duncan,lena ve mia yeri öperken gözüm naruya takıldı. Bir noktaya bakıyordu. Nereye baktığını takip edince bacaklarıma baktığını anladım. Kızarırken O umursamadan başını çevirdi. Kalbimi kırmaktan zevk alıyordu resmen. Onu umursamadım. Gülerek ayağa kalktım. O sırada kalbime giren ağrıyla öylece kaldım. İnleyerek kalbimi tuttum. Garip bir büyü vardı. Demek düşmanım vardı.
"Nashi iyi misin"dedi annem ve babam yanıma gelerek. Başımı sağa sola salladım.
"Garip bir büyü var. Biri nashiye büyü yapıyorlar."dedi duncan.
"bu büyü nasıl bir şey biliyorum sanırım"dedim bende."bana anlattığın bay laneti hatırlıyor musun anne. Gizli saldırı: meşale lucy.-kıkırdar- Sanirim adam benden saç teli aldı."dedim.
"İşte şimdi bittin canım kızım"dedi annem. Babam ise asıl biz bittiiik diye bağırıyordu.
"niye ki"dedi gray abi.
"çünkü lucy bay lanetin eline geçince çok güçlenmişti!!!"dedi babam. O sırada vücudumda açılan yaralarla inledim.
"çok wendy. Yardım eder misin"dedi annem. O sırada karnımda hissettiğim keskin acıyla çığlık atmamak için dudağımı sıktım. Tişörtümü sıyırınca derin bir kılıç yarısı gördüm. Kendimi iyi hissetmiyordum. Sonradan gözüm karardı ve derin bir uykuya daldım...
---------------------------------------
Çok geç geldi üzgünüm. Teog um yaklaşıyor. Bu yüzden çalışıyorum. Kusura bakmayın. :)))