Birinci Yıl , Birinci Kaza.

762 40 6
                                    


'' Günaydın bebeğim. ''

'' Günaydın. ''

Göz kapaklarımı yavaşça araladım. Normalde uykumu her şeyden daha çok severdim ve kalkmazdım. Ama bugün birazcık fedakarlık yapma zamanıydı.

'' Hadi hemen hazırlan ve çıkalım ! ''

'' Yavaş ol romantik çocuk . '' dedim alaycı bir tavırla. Joseph her zaman aceleciydi , genelde şirin bulsam da aceleciliği bazen sinir bozucu da olabiliyordu.

'' Daha yataktan kalkmadın bile , benim yavaş olmam için senin biraz daha hızlı olman lazım! ''

Yataktan doğrulup Joseph'in yüzüne baktım. Çok endişeli görünüyordu. Onun böyle şeyleri çok umursadığını biliyordum , saf ve romantik bir çocuktu. Her şeyi umursar ve günlerce kafasına takardı. Her dediğimizden kendine kötü bir anlam çıkarırdı. Ben ise onun aksine hiçbir şeyi umursamazdım. Hayata sadece eğlenmeye gelmiş gibiydim. Bazen nasıl birlikte olduğumuza anlam veremiyordum. Ve onun bana nasıl katlandığına. Sabah sabah bunları düşünmek saçmaydı. Joseph'i dinleyip yatağımdan kalkmanın zamanı gelmişti.

'' Tamam , tamam . '' diyerek zor da olsa yatağımdan kalktım. Lavaboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım.

'' Harikasın bebek! ''

Sonra birkaç tane saçma mimik yaptıktan sonra sabahın stresini atmıştım. Gülümseyerek Joseph'in yanına gittim.

'' Tekrar günaydın , gıcık. ''

O da gülümsedi ve dudağıma ufak ama tatlı bir öpücük kondurdu.

'' Gıcık değilim , sadece seni fazla umursuyorum. ''

Böyle şeyler demesini çok seviyordum. Yanıt vermeyi çok istesem de , aklıma diyecek büyülü bir söz gelmiyordu.

'' Gereğinden fazla .. ''

Böyle dediğimde ilk olarak acıyarak gözlerime baktı , sonrasında alaycı bir kahkaha attı.

'' Kendini benim gözümden görseydin , bunun az olduğunu bile düşünürdün. ''

Ah işte , yine yapmıştı. Böyle dediğinde kendimi hissettiğim mutluluğun kollarına mı bıraksaydım yoksa ona cevap mı verseydim , bilemiyordum.

O da bu endişeli halimi anlamış olmalıydı ki

'' Senden cevap istemiyorum. Bunları sana mutlu olman için söylüyorum. Bir cevaba ihtiyacım yok. '' diyerek kollarını iki yana açtı. Sıkıca sarıldık.

'' Yemeği orada yiyeceğiz , ben giyinip kapının önünde seni bekliyor olacağım. '' dedikten sonra kapıyı açtı

'' Ve bu arada , fazla güzel olma. ''

'' Neden? ''

'' Kalp krizi geçirmek istemiyorum. ''

Gözlerimi devirdim ve Joseph'i sırtından iterek kapıdan dışarı çıkarttım. Sonra kapıyı sertçe suratına çarptım. Kapının arkasından kahkahalarını duyabiliyordum.

Dolabımı açtım. Bu birinci yıl yemeğimiz olsa da asla elbise giyip bir ton makyaj yapan kız moduna girmeyecektim. Pantolon ve bluz giymem bile benim için yeteri kadar şıktı. En sevdiğim bluzumu ve pantolonumu giydim. Saçlarımı taramaya çalıştım , tarıyor muydum yoluyor muydum pek anlamıyordum. Saçlarımı ne sık tarardım ne de çok az ama her zaman dolaşık oluyorlardı.Boğuşmam da bittikten sonra derin bir '' Oh ! '' çekerek kapıyı açtım.

'' Joseph? ''

Sanırım evde değildi , benden önce hazırlanmıştı. Her seferinde böyleydi , hem benden daha hızlı hazırlanıp hem de benden daha şık oluyordu. Arada kıskanmıyor değildim.

Dışarı çıktığımda düşüncelerimin beni yanıltmadığını anladım. Çok şık bir takım elbise giymişti , saçlarıyla da çok uğraşmamıştı ama buna rağmen mükemmel duruyordu. Bense .. Bir bluz ve bir pantalon , özenilmeden taranmış bir saç. Buna rağmen bana adeta dünya üzerine inen bir melekmişim gibi bakıyordu.

Arabaya yürüyene kadar gözlerini benden ayırmadı. Binmeden kapımı açtı ve ben girene kadar o da arabaya binmedi. Arabayı çalıştırırken bile gözleri benim üstümdeydi.

'' Sana fazla güzel olmamanı söylemiştim. ''

Kendim hakkında konuşmak istemiyordum. Konuyu değiştirmeye çalıştım.

'' Şey.. Sen de fena olmamışsın. ''

'' Sa-sağol. '' dedikten sonra arabayı sürmeye başladı. Yola bakması gerekliyken hala bana doğru bakıyordu. Endişelenmeye başlamıştım.

'' Yapma , önüne bak. Kaza istemiyorum. ''

Birkaç saniye daha gözlerini benden ayırmadı , sonra güldü ve yola baktı.

'' Neden her zaman bu kadar huysuzsun? ''

Öyle olduğumu biliyordum ama o an bunu neden söylediğini anlamadım. Boş gözlerle ona baktım.

'' Birinci yılımızda özel bir yemeğe giderken yolda kaza yapıp bu günün mahvolmasını istemiyorum , sadece bizi fazla umursuyorum. ''

Önceki olaya gönderme yaptığımı anlamış olmalı ki bana imalı bir bakış attı.

'' Gereğinden fazla.. ''

Bunu sadece bir şaka olarak söylemiştim ama sinir olmuş gibiydi. Gittikçe hızlanıyordu.

'' Sana yapmamanı söyledim. ''

Artık bana bakmıyordu ama sanki beni duymuyor da gibiydi.

'' Joseph , lütfen. ''

Gözlerini yola dikmişti , neredeyse kırpmıyordu bile. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ona yalvarmaya devam etmeli miydim? Beni dinlemeyeceği ortadaydı. Bir an ben de yola baktım.

'' LANET OLSUN ! JOSEPH , ÖNÜNE BAK , JOS...''


KALBİMDEKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin