Bölüm 2

18 3 0
                                    

Yüzümdeki ağırlık ile yavaşça gözlerimi araladım. Suratımda duran kitabı alıp masaya geri yerleştirdim. Duvardaki saate baktığımda 16:00'dı. İlk defa bu kadar geç kalkıyordum, anne ve babamın dakik olduğunu daha öncede söylemiştim. Akşam yemeğine 4 saat vardı, bu süreç içerisinde dışarı çıkıp hava alsam iyi olacaktı. Giysilerimle uyuduğum için üzerimi değiştirme gereğide duymamıştım. Odamdan çıkıp salona girdiğimde annemin televizyon izlediğini gördüm. Gözleri bana kaydığında oturduğu koltuktan kalkıp karşıma geçti. ''Seni bu saate kadar uyutan şey nedir?'' Derin bir nefes verdim, yine başlıyorduk. ''Biraz yorgundum.'' Gözlerini bir kaç saniyeliğine yumup tekrar açtı.

''Baban evde olsaydı, bu kadar kolay kurtulamazdın, biliyorsun değil mi?'' Başımı yavaşça olumlu anlamda salladım. ''O zaman benim babandan daha katı olduğumuda biliyorsundur?'' Sorarcasına bana baktı. Normalde babam annemden daha disiplinli ve sertti. Ancak annemde babamı aratmayacak derecede dakik ve katıydı. Bu yüzden sert davranışlarına alışmıştım. ''İlk defa oluyor anne, cidden çok yorgundum. Bu yüzden geç kalktım, birdaha olmaz.'' Annem derin bir nefes verip koltuğa oturdu. Başını elleri arasına alıp yere odaklandığında bende istifamı bozmadan dikiliyordum.

''Bak Elsa, olayları fazla abarttığımızı düşünüyorsun. Seni çok sıktığımızı, üzerine çok geldiğimizi zannediyorsun. Ancak sandığın gibi değil, bunları yapmak zorundayız. Seni en iyi şekilde yetiştirmek bizim görevimiz, bu gibi küçük sorumlulukları öğrenmen gerekiyor ki, ileride daha büyük sorumlulukları üstlenebilesin. Evin kurallarına uymak gerekiyor, sadece sen değil, bizde uyuyoruz bu kurallara.'' Gözlerimi yumup sakin kalmaya çalıştım. O'nların aptal kurallarına uymak istemiyordum. Sadece normal bir şekilde, özgürce yaşamak istiyordum. Artık 17 yaşına gelmiştim ve kendi kararlarımı verebilirdim. O'nlarında bunu bilmesi gerekiyordu ancak hâlâ anlamıyorlardı. 

''Anne, ben 17 yaşındayım. Ne yapacağımı size soracak değilim, artık küçük bir kız olmadığımı bilmeniz gerekiyor.'' Bakışlarını bana çevirip kafasını olumsuz anlamda salladı. ''Hâlâ küçüksün Elsa, asıl senin bilmen gerekiyor. Ayrıca yaşın kaç olursa olsun, bu evin kurallarına uyman gerekiyor. Daha kaç kere söylememiz gerekecek?!'' Sonlara doğru biraz sesini yükseltmişti. Bana bağırılmasından hoşlanmıyordum ve çok çabuk sinirleniyordum. Bunu bile bile hâlâ bağırmaları beni daha fazla sinirlendiriyordu. ''Madem bu evin kurallarına uymak zorundayım, bende bu evde yaşamam!'' Gereğinden fazla yüksek çıkan sesim umrumda değildi. Şuan bunu düşünemeyecek kadar öfkeyle doluydum. 

Annem, gözlerini irileştirip oturduğu yerden kalktı ve karşıma geçti. ''Ne saçmalıyorsun?!'' Sırıtıp kollarımı göğsümle birleştirdim. Bu normal bir sırıtış değildi, sinirlendiğimin bir belirtisiydi. ''Diyorum ki, başka bir ev tutacağım ve sizden ayrı olarak yaşayacağım! Bu şekilde sizin o aptal ev kurallarınıza uymam gerekmeyecek!'' Omuzlarımdan tutup beni geri ittirdiğinde düşmemek için duvara tutunmuştum. ''Zırvalamayı kes! Sen ne hakla bize aptal dersin?!  Akşam baban eve gelincede bakalım bunları söyleyebilecekmisin?! Saçmalamaktan başka birş-'' Sözünü kesip lafa atıldım; ''Sus anne, kalbini kırmak istemiyorum!''

Cevap vermesini beklemeden kapıyı açıp evden çıktım. Biraz temiz hava bana iyi gelebilirdi. Akşam babamada kararımı söyleyecektim. Artık yeni bir eve taşınmak istiyordum. Ayrıca yeni bir okula yazılacaktım ve belki orada arkadaş bulup onunla birlikte kalabilirdim. Artık daha fazla şu aptal kuralları çekemeyecek kadar yorulmuştum. Annem ve babam beni bir kez olsun anlamaya çalışmamışlardı. Her zaman kendi dedikleri olacak, kendi istekleri gerçekleşecekti. Ben onların gözünde küçük bir kızdım. Fakat artık 17 yaşına gelmiş ve yeterince büyümüştüm. Tek sorun bunu anne ve babama anlatamamaktı. Nereye gittiğimi bilmeden hızla yürüyordum.


Dışarısı buz gibi soğuktu. Ellerimi montumun cebine sanki mümkünmüş gibi biraz daha soktum. Derdim neydi benim ? Bu havada anneme kızıp dışarı çıktım şimdi aptal gururum yüzünden geri de dönemem ki! Nereye gideceğim şimdi ben ? Arkadaşlarım da kalırsam ailem onların ailesine sorun çıkartacak bunu biliyorum. Paramda bi yerde kalabilceğim kadar fazla değil. Ayrıca akşam eve gitmessem cidden azar işitecektim. Fakat gitmeyi gururuma yediremiyordum. Off! Eve gitsem bir türlü gitmesem bir türlü. Artık akşam annemlerin yatma saatlerine doğru penceremin önündeki ağaca çıkıp odaya girerim.

Neyse ki her zaman odamı havalandırmak için yatana kadar açık tutuyorum penceremi. Yoksa halimi düşünmek bile istemem. Bu gururum ve inatçılığım bir gün başıma dert olacak ama neyse. Düşüncelere daldığım için nereye gittiğimi fark etmeden yürümüşüm ve sanırım kayboldum. Harika bir bu eksikti. Başıma bir dert daha açıldı aman ne güzel! Etrafıma bakınarak yürüyordum fakat tanıdık hiç bir yer yoktu. Bu bölgedeki bir çok yeri tamamen bilirim ve burayı bilmemem biraz anormal kaçıyordu. Okadar uzaklaşmış olamazdım ki.

Birden dengemi kaybettim ve sendeledim. Başıma şiddetli bir sızı girdiği için gözlerimi açamıyordum. Elimle başımı tutup biraz hafifletmeye çalıştım ağrıyı fakat geçmiyordu. Bu sızılar bende çığlık atma isteği uyandırıyordu. Birden bire bu kadar şiddetli sızılar normal miydi ? Karşımda bir karaltı görünce bir adım geriledim. Başımda ki sızılar yavaş yavaş azalıyordu. İleriye dikkatlice baktığımda kristale benzeyen parlak bir şey gördüm. Karanlığın içinde sadece o belli oluyordu. Bu rüyamda gördüğüm şeye çok benziyordu. Gölgede haraketlilik oldu ve parlak şey kayboldu. Karaltı bana doğru yönelince hızla geriye gitmeye başladım. Omzumda hissettiğim elle panikleyip ağzımı tuttum. Oldukça boğuk bir çığlık attım. Korkumu bir kızın sesi böldü.

' Tanrım! Bu halin ne senin ? Neler oluyor burda ? ' dedi. Korkudan ağladığımı bile fark etmemiştim. Kafamla karaltının olduğu tarafı işaret edip bakışlarımı oraya çevirdim. Hala bir karaltı vardı fakat haraket etmiyordu. Rüzgar sesli bir şekilde esince yerimden sıçrayıp kızın kolunu sıkıca kavradım ve hızla geriye doğru çekiştirmeye başladım.

' Hey! Çekiştirmeyi keser misin! Ne yapıyorsun?! ' diye bağırdı kız. Sokaktan çıktığımızda durdum ve sesime yeniden kavuşup

' O-orda b-biri vardı görmedin mi?! ' dedim sanki birisi duyacak diye fısıldayarak. Kız derin bir nefes alıp gözlerini devirdi.

' Hayır yoktu. ' dedi kendinden emin bir şekilde.

' Ne demek yoktu? Doğru düzgün bakmadın bile. ' dedim bende meydan okuyarak.

' O gösterdiğin yerde çalışmayan bir elektrik direği varda ondan. Haftada iki üç kez bu olayı yaşamak çok sıkıcı. ' dedi bıkkın bir şekilde. Ardından

' Kendine dikkat ette elektrik direklerini birileri sanıp korkudan ölme küçük kız. ' diye ekledi. Kolunu benden çekip hızla uzaklaşmaya başladı. Bense ağzım açık bir şekilde arkasından bakıyordum. Olanları idrak edince arkasından bağırdım.

' Heey! Ben küçük kız felan değilim! ' ne kadar bağırsam da duyamayacak kadar uzaklaşmıştı. Bende omuzlarımı düşürüp saate baktım. 23:00 ? Ne kadar çabuk geçti zaman böyle. Etrafıma bakındım ve ilerdeki sokaktan sıklıkla arabaların geçtiğini gördüm. Koşar adım oraya gittim ve etrafa bakındım. Bildiğim bir yer olmadığından montumun cebindeki paramı kontrol ettim. Taksi için yeterli param vardır umarım. Cebimde 15 lira ve bozukluklar vardı. Bu parayı aşabilcek kadar uzaklaşmayacağımı düşündüğüm için taksi çevirdim. Adresi verip gözlerimi kapadım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cadı LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin