Ertesi gün, çekimler devam edecekti. Hermione bu kez çekimler toplu yapılacağı için ve ilk günkü deneyimi sayesinde daha rahat hissediyordu; ama yine de, diğer kızlarla birlikte kulisten çıkıp da salonda fotoğrafçı Draco Malfoy ve ekibiyle yüz yüze geldiğinde midesinde hafif bir yanma hissetti. Bir önceki günkü çekimlerde genç adam o kadar titiz -ve uyuz, diye düşündü Hermione- davranmıştı ki, bugün neler olacağından emin olamıyordu.
"Evet, hanımlar, yerlerinize."diye emretti Draco Malfoy. Özenle jölelenmiş saçları ve pahalı olduğunu haykıran taba rengi ceketiyle daha bir profesyonel havasına bürünmüştü ve öyle davranacağına şüphe yoktu. "Marjinal, yemek masasının en solunda ayakta dur. Geleneksel, sen sağda aynı şekilde... Diğerleri, ortaya, sandalyelere oturun. Gösterişli en ortada olacak şekilde..."
Onlara büründükleri tarzın adıyla hitap etmesi öyle komikti ki, Hermione gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kaldı.
"Alexia, ışığı Gösterişli'nin üzerinde yoğunlaşacak şekilde ayarlayın..."
Kısa boylu, çevik bir kız olan asistanı Alexia ışıkçı çocuğun yanına seğirtirken, Malfoy da kamerasının arkasına geçmiş görüntüyü kontrol ediyordu.
"Tamam, böyle iyi... Gösterişli, omuzlarını dikleştir ve gülümse, ışıldamanı istiyorum."
Ginny, kendisine söyleneni aynen yaparken, fotoğrafçıdan bir onaylama mırıltısı duyuldu, Hermione arkadaşının başarısını takdir etti.
"Minimal ve Romantik, biraz yan durun." Hermione telaşla Minimal olan sarışın kızı taklit etti. "Evet, öyle. Romantik, Minimal'e değil karşıya bak..." Hermione dudağının iç kısmını dişledi. "Pekala, üç, iki, bir, çekiyorum..."
Birkaç kare çekildikten sonra Malfoy onlardan farklı bir poz talep etti, kızlar söylenen duruma geçmek için ayaklanırken, uzun eteğini unutan Hermione, sandalyenin ayağına takılınca istemeden tökezledi.
"Ah!"
Neyse ki düşmemişti, ama doğrulup eteğini sıkıştığı yerden kurtarırken diğer kızların bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu, kızardı.
"İyi misin?" Ginny endişeyle sordu.
"Niye podyumda yürümek yerine fotomodel olduğun şimdi anlaşıldı, Romantik."
Gri-mavi gözlerinde küçümser bir bakış ve dudaklarında alaycı bir sırıtışla, Draco Malfoy kameranın arkasından yorumladı, kahverengi saçlı genç kız ona küçük düşmüşlüğün öfkesiyle baktı.
"Adım Hermione."dedi sert bir sesle, adamın modelliği hakkındaki yorumunu duymazdan gelerek. Sarışın adamın yüzündeki sırıtış silinirken mavi gözler kısılarak onu süzdü.
"Sen yeniydin, değil mi?"
"Evet."diye yanıtladı Hermione kuşkuyla. Genç adam sakince başını salladı.
"Belli. Çeneni kapatıp sana söyleneni yap ve mümkünse düşmemeye çalış, anladın mı?"
Genç kız cevap vermek için öfkeyle ağzını açarken, ona olan ilgisini yitirmiş görünen Malfoy tekrar işine döndü, Hermione de yumruklarını sıkarak susmak zorunda kaldı.
"Tamam, Minimal, pencerenin kenarında..."
***
Hermione haklıydı, toplu çekim tek tek ortaya çıkmaktan daha kolaydı. En azından diğerlerinin arasında basit hataları göze çarpmayabiliyordu. Yine de Draco Malfoy onu üç defa "Romantik," diye başlayan ukala cümlelerle uyardı ve genç kız bundan hiç hoşlanmadı.
Bir saat süren çekimden sonra ara verdiklerinde, boynunun ağrımaya başladığını hissediyordu.
"O kadar da kötü değilmiş, değil mi?"dedi Ginny yanına gelerek. Işıltılı kıyafeti içinde göz kamaştırıyordu ve memnun gülümsemesi de bunu taçlandırmıştı. Hermione omuz silkti.
"Malfoy'dan hoşlanmıyorum..."
"Sen sana emir verilmesinden hoşlanmıyorsun."dedi Ginny gülerek. "Ama bu işin doğası bu, direktifler... Bu arada, tuvalete gitmem lazım."
"Sorun o değil."diye itiraz etti Hermione, beraber salonun arka kısmındaki tuvalete doğru yürürlerken. "Sorun üslubu... Sanki kendisi dünyadaki en mükemmel fotoğrafçıymış, bizler de çekmeye bile değmeyecek çirkin böceklermişiz gibi konuşuyor."
"Biliyorum," Ginny iç çekti. "Ama işin sonunda harika fotoğraflar çıkacak, inan bana. Draco Malfoy öyledir, titiz ve biraz da kaba, çok az kişi onu sever bu yüzden ama işini iyi yapar. Hem," Sesini alçalttı. "Kariyerinde yaşadığı düşüşten sonra huysuzluğu normal..."
"Ne düşüşü?"diye kaşlarını çattı Hermione, kadınlar tuvaletine girdiklerinde.
"Anlatmadım mı? Miranda söylemişti bana dün, dediğine göre adam geçen yıl Vogue için falan çekimler yapan biriymiş..."
"Gerçekten mi?" Ginny kabinin birini açıp girerken Hermione güldü. "Ne arıyor o zaman burada?"
"Mesele de o işte!" Ginny içeriden bildirmeye devam etti. İyi bir hikayesi varsa, onu asla durduramayacağını bilen Hermione duruma değinmedi. "Yani, adam bayağı bayağı zirvedeymiş! Sonra bir gün, puff! Ne oldu bilmiyorum ama bir şey olmuş olmalı ki kariyeri tepetaklak gitmiş, bütün o büyük dergilerdeki işlerini falan kaybetmiş.. O da böyle küçük işlere razı olmaya başlamış, ama baksana, halinden pek de memnun olduğu söylenemez. Yani," Kabinin kapısını açıp ellerini yıkamak için lavaboya yürürken gülerek devam etti. "Düşünsene, bir an Vogue için çalışıyorsun, bir yıl sonra yeni çıkacak dandik bir mobilya firmasının çekimindesin. Yani, hâlâ ünlü biri, ekibine falan bir bak ama gururu yerlerde..."
"Sürekli burun kıvırması şimdi anlam kazanmaya başladı."dedi Hermione, aynada kendine bakarken. Ginny'nin anlattıklarına bakınca adama birazcık acımış ve niye hepsine öyle tepeden baktığını anlamıştı ama dürüstçe, başına gelenleri hak etmiş olmasının yüksek bir ihtimal olduğunu düşünüyordu. Bu onu kötü birisi yapıyordu belki ama Hermione adamın haline gülme isteği de duymuştu. Durum trajikomikti, kelimenin tam anlamıyla.
"Evet."diye onayladı Ginny. "Yani, zavallı adamcağız..."
"Başına gelenler ukalalığını ve kibrini haklı çıkarmaz."dedi Hermione netçe. İkisi beraber tuvaletten çıktılar.
"Çok takıyorsun,"dedi Ginny, onun kolunu sıvazlayarak. Hermione dudak büktü.
"Sadece tavırlarından hoşlanmıyorum."
"Kimin umrunda?" Kızıl saçlı kız güldü. "Camilla ve Eva bunun ona yakıştığını bile düşünüyorlar..."
"Nasıl yani?" Hermione düpedüz şaşırarak sordu.
"Eh, yani.." Ginny omuz silkti. "Adam yakışıklı, değil mi? Kendini beğenmişlik yakışıklı erkekleri karizmatik yapar."
Hermione, kesinlikle öyle düşünmüyordu, o yüzden bir şey demedi. Onun fikrince, fotoğrafçıları gıcık, ukala, kendini bir şey sanan ve bu yüzden, yakışıklılığı kesinlikle beş para etmeyen biriydi.