19 Nisan 2025 Cumartesi-Saat 14.34
Seul Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi...
Genç adam ağır adımlarla ismi hastane olan fakat hapishaneden farksız yere ilerledi.Bahçeye girdiğinde oldukça fazla sayıda insan vardı.Hastaların dışarı çıkma saati olmalıydı.Etrafa göz gezdirdi.Biraz köşesinde başını belirli bir ritimle parmaklıklara çarpan orta yaşlı bir kadın görüp bakışlarını kaçırdı.Bu sefer de elini pantolonunun içine sokmuş bir biçimde kendini tatmin eden ve ağzından salyalar sızdıran adamı gördü.Bu yerde olmak genç adam için huzursuzluk verici şeylerin başındaydı.Sonunda gözlerini tanıdık iri gözlerle buluşturdu.Rahat bir nefes vererek adımlarını banktaki bedene yönlendirdi.
"Beni unuttuğunu düşünmeye başlamıştım." dedi gülümseyerek minik beden.
"Seni unutmam mümkün mü aptal? Fırsat bulduğum her an burdayım Soo.Kıymetimi bilmelisin."
"Burda olmaya dayanamadığını zannediyordum."
"Zaten öyle...Tanrım normal bir insan bile burda kafayı yiyebilir." Bu cümleyle birlikte karşısındaki çocuğun yüzünün solduğunu fark etti.
"Kaçığın teki olduğumu düşünüyorsun."
"Evet çünkü kaçığın tekisin." Etrafa göz gezdirdi.
"Ama burdakiler gibi olmadığın kesin.Burdan en kısa sürede çıkmalısın."
"Pek mümkün görünmüyor." dedi çocuk iç çekerek.
"Hala onu görüyor musun?" cevap bekleyerek yanındakine baktı. Bir müddet sessizlik olduğunda yanıtı çoktan anlamıştı.İki beden de konuşmadan öylece etrafı izliyorlardı.
"Kitabın nasıl gidiyor?" sessizliği böldü küçük.
"Lanet ilham perileri benden kaçıyor gibi. Uzun süredir kalem oynatamıyorum." yakınarak söyledi.
"Ne olursa olsun sen tanıdığım en iyi yazarsın.Bunun üstesinden gelebilirsin."
"Belki de...Keşke sen de 'bunun' üstesinden gelebilsen.Haksızlık...Burda olman büyük haksızlık."
"Gerçekten çok iyi moral veriyorsun." samimi olmayan bi kıkırdama bıraktı. "Dramatik olmayı kes ve beni daha çok ziyaret et."
"Peki.Söz veriyorum daha sık geleceğim."
O sırada yanlarına iri yapılı bir hemşire yaklaştı.
"İlaçlarını almalısın.Bugünlük bu kadar ziyaret yeterli."
"Sözünü tut." göz kırparak hemşireyle ordan ayrıldı.
Genç adam başını yan tarafındaki banka çevirdiğinde oturan kişiden gözünü alamadı.Kestane rengi saçları uzamıştı ve gözlerinin bir kısmını örtüyordu.Dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı ve durmadan ayaklarını sallıyordu.Parmaklarını saçlarında gezdiriyor,saçlarıyla oynuyordu.Ellerinin narin ve güzel görünümü genç adamın dikkatini çekti.Normalde ürkütücü gelen beyaz önlükle bile göz alıcı görünüyordu.
"Gözlerinle bana tecavüz ediyorsun." çocuk sırıtarak söylediğinde genç adam ürkerek bankta geriye kaydı.Gözlerini büyülterek sordu:
"K-karşı tarafa doğru bakarken beni nasıl fark ettin?! "
"Her yerde gözüm vardır."
"Önünü görebildiğinden bile şüpheliyim." dedi mırıldanarak.
Yanındaki genç,kaşlarını hafifçe çattı.Parmaklarıyla saçlarını önünden dağıttı.
"Bu hastanede olmam benimle kabaca konuşabileceğin anlamına gelmez."
"Tamam tamam,üzgünüm." mahcup olmayan sesiyle söyledi.
"Sevgilin miydi?"
Uzun beden anlamamış bi şekilde bir süre yanındakine baktı.
"Giden çocuk.Şu kocaman gözleri olan."
"Ah Kyungsoo'dan bahsediyorsun." kıkırdadı. "Bu mümkün değil.İki yakın arkadaşız sadece."
"Anladım...Ben de böyle bir ziyaretçim olsun isterdim."
"Yakın olduğun hiçkimse yok mu?"
"Sence? Genellikle insanlar böyle bir yerde tedavi gören birisinden ürker.Herkes senin gibi vefalı değil anlayacağın."
"Peki senin ne tür sorunun var? Yani...yanlış anlama ama çok normal biri gibi görünüyorsun."
"Normal biri gibi...Sence normal nedir? Peki ya anormal nedir?"
"A-anlayamadım." kafası karışmış bir ifadeyle baktı.
"Çoğunluk normaldir.Çoğunluktan ayrılanlar ise anormal olarak kabul edilirler.Toplumun belirli kalıplarına uymadığı için dışlanırlar.Diğerlerinin göremediklerini gören insanlar deli olarak görülür.Fakat...ya aslında diğerleri deliyse? Asıl olanı göremedikleri için onlar 'anormal'se?"
Genç adam ağzı açık bir vaziyette yanındaki çocuğa bakıyordu.O sırada çan sesi etrafı sardı.Hastalar hemşireler eşliğinde içeri girmeye başladılar.
"Sanırım gitmeliyim." hoşnutsuz bir şekilde söyledi.
"P-park Chanyeol." elini uzattı.Yanındaki çocucuğun yüzü birden aydınlandı ve gülümseyerek genç adamla elini birleştirdi.
"Byun Baekhyun..." Bahçedeki hastaların hızla azaldığını görünce ayağa kalktı ve binanın girişine doğru koşturdu.Arkasına dönüp el sallayarak aceleyle binaya girdi.Genç adam o girene kadar el salladığının farkında değildi.Elini indirdi ve bahçeden çıkarken aklından geçirdi.
'Daha sık ziyarete gelmeliyim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uncontrollable
Fanfiction"Ne kadar tuhaf olursa olsun kendimi onu sevmekten alıkoyamıyorum. Hayatımın bir parçası haline gelmesini engelleyemiyorum."