Buğracan, Rapunzel'in odasından usulca çıkarken, Rapunzel'de hiç yaşam belirtisi yoktu. Ölü gibi yatıyordu. Buğracan merdivenlerden tedirgin tedirgin inerken Rapunzel'in halasının şoktan çıkmamış olması için dua ediyordu ki işte tam o sırada kapıdaki arkadaşlarının sesini duydu. Bağırışmalar, çığlıklar.. Buğracan olduğu yerde çakıldı kaldı. Rapunzel'in halası çoktan eline oklavayı almış Rapunzel'in arkadaşlarını arabaya binip kaçana kadar kovalamıştı bile. Buğracan merdivenlerden inip kapıya geldiğinde bahçe kapısından gelen üvey halayı gördü ve hemen gerisin geri merdivenlerden yukarı çıkarak Rapunzel'in odasına girdi. Rapunzel kim bilir kaçıncı uykusundaydı ki derinden derinden horluyor sanki oda da makber çalıyordu. Buğracan'ın yukarı çıktığını sinirden farketmeyen hala, Rapunzel'in odasına kadar nasıl çıktığını düşünmemişti bile. tek düşündüğü üvey yeğeninin evden kaçmış,içmiş ve sızmış olarak bir erkeğin kucağında eve gelmesiydi. Namus meselesiydi bu. mahalledekiler ne derdi. zaten sesleri duyan herkes camlara çıkmıştı bile. Bu işi nikah paklardı ancak. merdivenleri çıkıp Rapunzel'in odasına doğru yürürken bunları düşünüyordu. Tıkırtıları duyan Buğracan ne yapacağını bilemedi içerdeki tuvalete koştu sonra cama koştu sonra kapıya koştu sonra ne yapıyorum ben ya diyerek rapunzel'in dolabına koştu ve bu koşuş Buğracan'ın son koşuşu oldu. Üvey hala bir kaç gün önce rapunzel'in güvelenen ve böceklenen dolabını ilaçlamış birde naftalin koymuştu.Dolabı bir hafta boyunca açmaması için de Rapunzel'i tembihlemişti . Hala bir hışımla kapıyı açtı. içeride konyak ve kusmuk ,naftalin ve gaz,nefes kokusu birbirine karışmıştı. Hala elini ağzına götürerek rapunzel'in yanına yaklaştı ve bir kaç kere Rapunzel'i dürttü. Rapunzel'de tepki yoktu hatta dürtünce horuldaması da durmuştu. Hala daha fazla kokuya dayanamadı ve' Ben bunun hesabını yarın sana soracağım rapunzel sen görürsün sen ' diyerek odadan kaçar gibi çıktı. zavallı Buğracan dolabın kapağını zorlukla açtı, öksürmemek için kendini tutuyor bir yandan da başı dönüyordu. Yerde sürünerek cama doğru ilerledi. Bu oda da hiç bir canlı bu akşam 10 dk'dan fazla yaşayamaz diye düşündü Buğracan ama kendisi bir ilki gerçekleştiriyor gibiydi..
Camı açtı ve derin derin nefes almaya başladı sanki astım hastası gibi görünüyordu uzaktan. Bir an önce burdan çıkmalıydı. Bu hala'ya yakalanırsa ölümlerden ölüm beğenmek gibi bir şıkkı bile olmayacaktı.Kapıdan çıkamazdı merdivenlerin gıcırdamasından hala nın salona indiğini anlamıştı. 'Camdan mı atlasam acaba 'diye düşündü. çok yüksek değildi ama sonuçta 3. kat sayılırdı. Sağa baktı, solo baktı sonra tekrar sağa baktı sonra da Rapunzel'e baktı. Baş ucunda kocaman oturma minderini görünce onu bahçeye çimenlerin üzerine attı. 'Mİndere atlarım ordan arabaya koşarım ordan ise yolcudur abbas bağlasan durmaz 'dedi kendi kendine arkadaşlarının kaçıp gittikleri arabanın kendi arabası olduğunun farkında olmayan Buğracan ve kahkaha attı bir an evde kaçak olduğunu unutarak. kahkaha sesini duyan hala Rapunzel'in uyandığını ve birde kahkaha atıp sevinçten dört köşe olduğunu düşününce sinirden beş köşe yukarı fırladı ve o sırada panikle camdan aşağıya kendini bırakan Buğracan ,minderi ortalayamadığı için üç kemiğini sekiz yerden kırmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEL RAPUNZEL
HumorBu zamana kadar Rapunzel'i hep metrelerce uzun saçlarıyla tanıdık. O güzel uzun saçlarını yakışıklı beyaz atlı prense kuleden aşağıya sarkıtırdı. Ama hiç düşünmedik o prens o saçlara tırmanırken Rapunzel'in hiç mi canı acımıyordu ? Ya da günümüz k...