Zerre...
Bu beş harfli kolayca söylenen ve gözle görülemeyecek kadar küçük olan madde, sırrı asla çözülemeyecek kadar zor ve gözle görülmeye yetmeyecek kadar büyük bir şeyi oluşturacaktı.
Kainat...
Devasa küçük toz zerreciklerinin bir araya gelerek oluşturduğu devasa büyük kainat...
Yalnız kainatın oluşmasını sağlayan bir şey daha vardı. Her şeyin olduğu gibi onun da Kalbi vardı.
Boncuk...
Bütün enerjinin hapsedildiği boncuk.
Neyden, ne zaman, ne kadar sürede varolduğu bilinmeyen bu Safir mavisi parlak boncuk, o kadar güçlü bir enerji yayıyordu ki evrendeki bütün Zerreler onun etrafında adeta hortum oluşturdu.
Zerreler boncuğa yapışarak birikti, birikti ve sonunda uzayın boşluğunda büyükçe yer kaplayan bir kütleye dönüştü. Bu kütle o kadar büyük, sıcak ve sıkışık oldu ki boncuğun gücü bile bunları taşımaya yetmedi.Ve sonunda boncuk dayanamayıp patladı ve parçalara bölündü. Patlayan boncuğun enerjisiyle birbirine kenetlenmiş toz zerreleri parça parça evrenin her tarafına yayıldı. Boncuktan aldıkları enerjinin sonucunda farklı tepkimeler meydana geldi ve ateş, su, toprak, hava oluştu. Ve bu bütünsel yapıya gezegen dendi.
Peki boncuğa ne oldu?
Patlayıp etrafa saçılan boncuğun kimi parçası yıldız, kimi parçası ay adını aldı, kimi parçası gezegenlerin yapısına karıştı...
Ama kimse boncuğun asıl parçası olan kalbine ne olduğunu bilmiyordu. Bir kalbi vardı hatta kalbinin bir adı da vardı ''Ku'' ama ona ne olmuştu? Nerde kendine yer edinmişti? Yada kimin, neyin bedenine girmişti, neyin yapısına karışmış, kendini saklamıştı?
İşte tüm bu soruların yanıtını o verecekti, tüm cevaplar onda saklıydı:
Ku Ve So...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ku Ve So
Fantasy100 yılda beş kere safir mavisi Ku Boncuğundan oluşan ay, merkezindeki boncuğun gücünü kullanarak dünyaya yaklaşır. ve o her yaklaşımında Boncuğun kalbi KU, içinde bulunduğu bedenle birlikte yeniden doğar. Ama bir şeyi hesaba katmamıştır... Bedenin...