Bundan 16 yıl önce olmuş diyorlar o savaşa. Dünyamızı sömüren devletler kendi ülkelerindeki kaynakların hepsini kullanıp daha işlerine karışamadıkları ülkelerin kapılarına dayandıklarında patlak vermiş o savaş. Savaş'tan sonra taş üstünde taş kalmamış bu yoksul Dünya'da. Şuan yıl 2067. Annem üç yıl önce Savaş'tan sonra tekrar güç kazanan verem Hastalığı'na yenik düştü. 16 yaşındayım Şuan. İki ay sonra doğum günüm. Doğum günümde ne yiyeceğimi sorarsanız dövülmemiş buğday ve ... Başka bir şey söylemeyi gerçekten isterdim ama yine dövülmemiş buğday yiyeceğim. Her gün yaptığım gibi... Tabii ki ben de hoşnut Değilim bu durumdan ama zaten Dünya'da yenilebilecek tek besin maddesi. Şu an eskiden Dünya'nın en çok sevdiği ama Şuan bir çöplükten başka bir şey olmayan New York sokaklarında dolaşıyorum. Şimdi bir harabeden ibaret olsa da yine de seviyorum burayı. Yavaş yavaş koşmaya başlıyorum. Koşunca daha Özgür hissediyorum kendimi. Yüzüme rüzgar vurunca yayılıyor yanaklarım. Gülüyorum ister istemeden. Gülmem için hiçbir sebep kalmadı Dünya'da. Ne mutlu Olacağım bir yer var ne de başka bir şey. Ben doğmadan önce çok güzelmiş bu dünya denen yer. Her tarafta ağaçlar çimenler doluymuş. Şimdi bakıyorum da her taraf moloz yığını. Hiç bir şeye benzemeyen maddelerle dolu. Düşündükçe meraklandığım tek bir konu var aslında. Savaş'tan önce bir uzay araştırma birimi olan NASA denilen bir yer varmış. Uzayı araştırıp astronotlar gönderirlermiş. O zamanda yaşasaydım keşke diyorum bazen. Uzaya gitmenin nasıl bir şey olabileceğini merak ettim her zaman. Bilinmezliğe doğru yola çıkmak nasıl olurdu acaba. Neyse, bu düşüncelerden kurtulup Yaşadığım yıkık dökük tek katlı eve doğru yola çıkıyorum. Yürürken birden Ne olduğunu çözemediğim metal bir nesneye takılıyorum. Yüz üstü yere yapıştım. Dizim soyuldu yine. Hafif hafif kan sızıyor. Bir şey olmaz. Cerrahi bir müdaheleye ihtiyaç olmadığı sürece bir problem yok. Cerrahi müdaheleye dediysem de doktor falan olduğunu sanmayın sakın. Ben yapıyorum kendime müdahelelerimi. Biraz iğrenç gelebilir ama geçen yıl kim olduğunu bilmediğim bir adam bir çuval buğdayımı Alıp kaçarken onu kovalıyorum da düşüp kolumu yarmıştım. Kendim dikmeye çalışmıştım ama azıcık yanlış dikinde kolumun kenarında bir Çukur kaldı. Neye takıldığımı görmek için arkamı döndüğümde yerde parlayan küçük bir metal parçası gördüm. Küçük , toprakla kaplanmış basit bir metal parçası diye düşünüp tam atıyordum ki Üzerindeki küçük "N" harfini gördükten sonra atmaktan vazgeçip bakmayı akıl edebildim. Karınca Duası gibi bir yazıyla NASA yazdığını görür gibi oldum. Altında bir takım rakamlar yazıyordu. Üzerinde biraz kafa patlattıktan ve bir kaç kez evirip çevirdikten sonra bunların bir yere ait koordinatlar olduğunu anladım sonunda. Nereye ve kime ait olduğunu düşünerek heyecanla bu koordinatlara doğru yola çıktım.