"Ben çıkıyorum!"
Kafedeki herkese iyi akşamlar diledikten sonra kendimi dışarı attım. Hem okuyup hem de çalışmanın yorgunluğu her an üzerimdeydi.
Eve gider gitmez üstümü değiştirip bilgisayarımın başına geçtim. Epostama girdiğimde tanımadığım birinden mesaj vardı. Mesajı açınca bir kaç saniyeliğine şoka girdim.
Babam ve sarışın bir kadın, öpüşüyorlardı. Babamın hayatında bir kadın vardı da benim mi haberim yoktu?
Telefonun başına üşüştüm. Rehberden babamı bulmaya çalışırken ellerim titriyordu.
"Alo?"
"Ba-ba?
"Kızım, nasılsın?"
"Hiç olmadığım kadar kötüyüm baba."Derin bir nefes aldım,
"Baba, senin hayatında biri mi var?""Onu da nereden çıkardın kızım?"
"Senin bir kadınla öpüşürkenki fotoğrafını gördükten sonra ne dememi bekliyordun? Bu kadar mı değersizim senin için?"
"Kızım bir di-"
"Neyi dinleyeyim baba? Daha fazla yalan duymak istemiyorum anlıyor musun? Bıktım artık, bık-tım!"Bir süre sessizlik oldu.
"Kızım sana anlatmam gereken bazı şeyler var. Ben aslında yurtdışına iş için değil Sofia için gittim, şuanki karım ve 3 aylık oğlumun annesi için."Sesli bir şekilde yutkundum. Gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı bile.
En sonunda boğazım yırtılırcasına bağırdım,
"Sana baba dediğim her güne lanet olsun!"Yere çöküp bağırarak ağlamaya başladım. Ben bunları hakedecek ne yaptım? Annem öleli şunun şurasında kaç sene olmuştu, bu kadar mı çabuk unutmuştu?
Üzerimdekilere aldırmadan sokağa fırladım, yolun ortasında koşmaya başladım. Aklımda tek bir yer vardı, annemin mezarı.
Soğuk rüzgarın ıslak yanaklarıma vurmasıyla ürpermiştim. Tüm gücümle koşuyordum. Ta ki üzerime gelen arabayı görene ve acı fren sesini duyana kadar.
Belki de bu kaza benim hayatımı değiştirecekti.