Sabah uyandığımda yine her şey yerindeydi. Hizmetçiler kaz tüyünden olan yastıkları şişirmiş,kahvaltıyı -bir kuş sütü eksiktir-
Gümüş tepsiyle getirip büyük,geniş,siyahın en koyu tonu olan komedinin üzerine özenle bırakmışlardı.Saatin daha kaç olduğundan haberim bile yoktu.Kendi kurallarıma göre yaşayan,başıma buyruk biriyimdir.Yanı anlayacağınız hiçbir şeyi takmam,dünya benim etrafımda döner.
Böyle olmamın tek nedeni babamın İsatanbul'un yarısını bir anda alabilecek gücü olmasıdır.Bu yüzden hayatım boyunca zorluk nedir bilemedim.
Maddi olsun,manevi olsun.Yataktan biran önce kalıtım ve odanın içinde olan banyoya doğru yürüdüm.Her zamanki gibi hizmetçiler jakuziyi ılık suyla doldurmuşlardı. Jakuziden sonra hızlıca giyinip, kahvaltıdan çok az atıştırıp aşağı indim. Tam salona girerken salondan gelen konuşma seslerini duydum.
"Bildiğin gibi Serap işler hiç iyiye gitmiyor biran önce şu durumu atlatmalıyım." dedi babam düşünceli bir sesle.
"Biliyorum Hakan birlikte atlatıcağız." dedi annem iç çekerek.
Anlaşılan odada annem ve babamdan başka kimse yoktu.Çünkü babam sadece yalnızken annemle iş konuşurdu.
"Ve gün geçtikçe bankadaki paraları şirketlere yatırıyorum."diyerek devam etti babam.
Babamın işlerinin kötü olduğunu biliyordum fakat kötüye gittiğini bilmiyordum.
" Napıcaz Hakan?" annem endişeyle sordu.
"Aslında bir şekilde şirketi eski haline getirebilirim" dedi sakin bir şekilde .
Evet şimdi gerçekten merak etmiştim.
" Nasıl? " dedi annem
"Damlayı Enisle nişanlandıracağız bizde Berkoğullarıyla dünür olacağız boylelikle şirketler kurtulacak." dedi tek bir nefesle.Birden afalladım.Bunlar ciddi olamazdı.şaka falan olmalıydı. Gözlerimin kardığını hissettim.Birden elim annenin Fransadan getirttiği çok pahalı ve antika olan vazoya çarptı. Vazo paramparça olmuştu.İşte yine sakarlığım tutmuştu.
"Kahretsin" deyip sakince odama yürüdüm.
Kapıyı kilitleyip,yatağının üzerine oturup,düşünmeye başladım.
Bu nasıl olabilirdi? Daha 18 yaşındaydım. Bu tam bir aptalkıktı.
Tamam baba parası yiyen,altında son model arabalarla gezip tozan,geceleri tayfasıyla mekanlara akan,en iyi markalardan giyinen,şımarık burnu havada biriyimdir. Evet ben tam da buyum.
Ben Damla Kaplanım. Bunların olmadığı bir hayat düşünülemezdi benim için. Ama bunlar için de evlenemezdi. Ve evleneceğini kişiyi bile tanımıyordum.Aslında tanıyor gibiydim. Yani magazin sayfalarında görülen bir isimdi Enis Berkoğulları.Bizim gibi onlar da holding sahibi ve tüm Türkiye de oteller zincirleri var.Evet onlar da çok zengin. Fakat bizim cemiyette oğulları pek sevilmez. Oğulları her gece farklı bir kızla yatan,bardan çıkmayan, cemiyet içinde görülmeyen, tam anlamıyla aile bağlarını koparmış bir serserinin teki. Ve böyle biriyle evlenecekmişim(!)
Asla! Kapının çalınmasıyla düşüncelerimden sıyrılabildim. Annemin sesiydi "Hadi Damla aç artık kapıyı korkutuyorsun beni."
"Gel Damla hadi oturup konuşalım duyduğunu biliyorum "dedi babam sakince. Yavaşça kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım.
"Ben asla Enis denen o çapulcuyla evlenmiyiceğim" tek tek her kelimeyi vurgulayarak dedim. Babamın yüzü gerildi. "Sakin ol bunu konuşabiliriz." dedi temkinli ve sakin bir şekilde babam.
"Konuşulacak bir şey yok" dedim aynı sakinlikle ve ciddiyetle.
"Peki" dedi babam
Tam salona doğru yürüyeceklerdiki babam bana dönüp "Ha unutmadan yarın akşam Enisle tanışma yemeğine gidiyorsun belki bilmek istersin diye düşündüm." sakince dedi.
Bir anda benim için her şey durdu. Bu kadar kararlı olduklarını düşünmüyordum.
"Anlamadım." dedim sorarcasına.
"Anlaşılmayacak bir şey yok yarım akşam saat 7'de Enis Berkoğullarıyla yemeğe cıkıyorsun."dedi buz gibi bir sesle babam.
Hiçbir şey demeden kapıyı çarpıp,yatağa uzanıp göz kapaklarının kapanmasını bekledim. Telefonun sesiyle uyandım. Daha doğrusu uyandırıldım. Uzay arıyordu. Uzay en yakın arkadaşlarımdan biriydi.Hem okuldan arkadaşımdı hem de ailelerimiz bebekliğimizden beri çok yakınlardı.
" Ne var?" sesim çatallı çıkmıştı.
"İyim misin?"
"Evet" dedim kısaca.
"Peki biz bizim bardayız geliyor musun?"
"Hayır keyfim yok."
"Peki. Bizim tayfaya katılamayacağını söylerim. Bir şey olursa beni ara Damla."
"Tamam"
"Seviliyorsun"
"Sende"
"Görüşürüz"
"Görüşürüz"deyip telefonu kapattım.
Ve bugün yaşadıklarımı düşünmek bile istemiyordum. Yorulmuştum. Kendimi yavaşça yatağa ve karanlığa bıraktım." Damla hanım hadi kalkın efendim."
"Uyanmanız lazım efendim babamız tembihledi."
Bu seslere rağmen gözümü açamıyordum. Gözlerimi zoraki açabildim.
"Ne var"burnumu kırıştırdım.
İçlerinden biri -o kadar hizmetçi var ki adını bile hatırlamıyorum-
" Şey Damla hanım babamız uyanmanızı istiyor akşamki programınız için."dedi.
"Tamam.Çıkın.Uyandığımı soylersin."dedim kesin bir şekilde.
" Bide efendim bugün saat 3'te kıyafet provası yapılacak saat 4'te de kuaförünüzü babanız çağırdı. "
"Gerek yok de babama." dedim hızlı ve soğuk bir şekilde.
"Peki efendim." deyip çıktılar.
Saat 3'tü. 4 saatim kalmıştı. Hafif bir şeyler icebileceğimi düşünerek odamdaki minibardan martini şişesini alarak kristal özel yapım olan bardağı alabildiğince doldurarak fondipledim.Alışkındım alkol kullanmaya. 2 gecede 1 belki her gece kullanıyordum. Artık sarsmıyordu eskisi kadar. Bardağı ve şişeyi komidine bırakıp odamın içindeki kıyafet odama geçtim. Elime ilk gelen kıyafeti özenmeden giydim. Saçlarımı açtım zaten uzun ve biraz dalgalıydı. Arabamın anahtarını alıp kendimi dışarı atabildim. Saat 6.30'du. Asla o yemeğe gitmeyecektim. Sahile yakın bir yere arabamı park edip sahilde yürümeye başladım. Dalgın dalgın yürürken karşıdaki boş bankı farkettim ve banka oturdum. Denizde bir noktaya gözlerimi sabitleyip düşünmeye başladım. Her şeyi,sakince düşünmeye başladım. Tam o sırada tanıdığım,ince bir ses düşüncelerim yarıda kesildi.
"Pardon, oturabilir miyim?"
Evet ben bu sesi tanıyordum ya da tanıdığımı sanıyordum.
Kim diye başımı kaldırıp etrafa baktığımda kanımın çekildiğini hissettim. Kimdi bu? Tam o sırada dudaklarımdan sadece tek bir kelime döküldü.
"Kimsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN?
ChickLitzengin,güzel,şımarık,burnu havada bir genç kız. Hayatını eğlenmeye adamış,zengin ,yakışıklı,karanlığın en koyu tonu gibi gizemli bir kişilik. Bir de güzel,fakir,genç bir kız. Damla Kaplan genç,güzel,zengin,züppe bir kızdı. Hayatını yaşayan her ist...