Giriş

52 1 0
                                    

Hikaye düzenlenerek yeniden yayınlanmıştır.

Soğuk...

Her gece,vücudumu kaskatı yapan ve her zerremi sarmalayan soğuk bu gece de peşimi bırakmamıştı.Rüzgar yüzüme doğru çarpıyor dudaklarımı kurutuyordu.Gündüz yağan yağmurdan nasibini alan ayakkabılarım ayak parmaklarımı dondurmuş,hasta olacağımın haberlerini veriyordu.Arkadan at kuyruğu topladığım saçlarım rüzgar yüzünden karmakarışık bir hal almıştı ve kulaklarım da vücudumun diğer her bölgesi gibi donuyordu.Üşüyordum,üzerimde ki ince kapüşonlu beni ısıtmak dışında her şeyi yapıyordu.Üstelik burada elim kolum bağlı hiçbir şey yapamamak beni daha çok üşütüyordu.Niye elimden dahası gelmiyordu ki? Reşit olmak şart mıydı iş bulmak için? Öyleydi,ne kadar içinde bulunduğum durumu anlatsam bile bana iş vermemeleri bu insanlarda acıma yada merhamet duygusunun olmadığını gösteriyordu.Bir kaza...Bir kaza ailemi bizden uzaklaştırdığı gibi diğer her şeyi de götürmüştü.Kız kardeşim Irmak ve ben hariç.Keşke o kazada bizde ölseydik,diye geçirdim içimden.En azından yolda boş ,boş yürümek yerine,Irmak'ın ve benim aç kalmamıza göz yummak yerine daha iyiydi.Bu gecede iş bulmayı denemiştim fakat elimden gelen her şeyi yapmama rağmen aç kalmaya yine mahkumduk. İnsanlar neden bu kadar acımasızlardı ki?İlla bir torpil yada reşit olmak mı gerekiyordu iş bulmak için.Umutlarım varı,bazı şeylerin bitmediğine dair umutlar.Fakat bir şey eksikti;O umutlarıma bir ışık.Her şeyin bittiği yerdeydim.

Yavaşça kaldırımda ki bir banka oturdum.Göz yaşlarım akmak için çırpınıyordu.Zaten dağılmış olan saçlarımda ki tokayı çözdüm ve göz yaşlarımı serbest bıraktım.Niye bu kadar çaresizdim ki? Niye elimden bir şey gelmiyordu? Çıldırmak üzereydim.Hadi beni geçtim,kardeşim şu an evde neredeyse aç uyuyordu!Hıçkırıklarım boş sokağı doldurduğunda ellerimle yüzümü kapattım.Çaresizlik böyle bir şeydi işte...Oturup ağlamaktan başka bir şey yapamıyordun.Oturup ağlamakta sana bir şey kazandırmıyordu.Düşünmekten,ne yapacağımı düşünmekten yorulmuştum artık.Sürekli Irmak'ı oyalamaktan,kendimi kandırmaktan bıkmıştım.Göz yaşlarımı yavaşça sildim.Bir çare vardı aklımın bir köşesinde.Fakat o çareyi gün yüzüne çıkarmak beni korkutuyordu.Her ne kadar artık buna mecbur kalsam da yapmak istemiyordum.Ne yazık ki atladığım bir şey vardı;Bu günden sonra belki de midemize hiç bir şey girmeyecekti.Açlık ve susuzluktan ölecektik.

Hırsızlık...Aklıma getirmekten nefret ediyordum ama bunu yapmaya mecburdum.En azından iş bulana kadar bizi idare ederdi.Sonrasında ise canımı dişime takacak bir iş bulacaktım.Yerimden kalkıp dümdüz ilerledim.Kuyumcu yada market gibi yerleri soyamazdım.Zengin bir ailenin evlerine gizlice girecek ve evdeki her yeri tarayıp biraz para bulacaktım. Büyük hırsızlık yapmayacaktım,
vicdanım el vermiyordu.Gerçi buna da el vermiyordu fakat mecburdum.Yan sokakta oturduklarını bildiğim zengin bir aile vardı.Oradan yeterince para bulabilirdim.Tek yapmam gereken dikkatli olup yakalanmamaktı.Banktan yavaşça kalkıp adımlarımı evin olduğu sokağa çevirdim.Issız sokakta,arada bir geçen arabalardan başka bir şey yoktu.

Evin karşısında ki kaldırıma geldiğimde güvenliği gördüm.Lanet olsun!Bir bu eksikti.Şimdi nasıl içeri girecektim hiçbir fikrim yoktu.Fakat şans biraz da olsa yüzünü gösteriyordu, daha dikkatli bakınca güvenliğin uyuduğunu gördüm. Tamam,bu sorunu halletmiştik. Duvarlar atlayamayacağım kadar yüksek değildi.Sadece biraz tırmanmam gerekiyordu o kadar.Karşı kaldırımdan evi izlemeyi bırakıp evin tam önüne geldim.Duvarın girintisine tutunup kendimi yukarı çektim ama çıkamıyordum.Güvenliği uyandırmamak içinse sessiz olmalıydım.Ayağımın birini taş duvardaki taşa yerleştirdim ve kendimi daha çok yukarı çektim.Bu sefer daha yükselmiştim.Diğer ayağımı daha yüksekteki taşa koydum ve kendimi yukarı çektiğimde duvarın üzerine çıkabilecek kadar yükseldim.Duvarın üzerine oturup dikkatlice diğer tarafa döndüm ve çimlerin üzerine atladım.Düşüşüm yüzünden ağzımdan küçük,acı dolu bir inleme çıktı.Güvenliğin oraya baktığımda kıpırdadığını gördüm.Uyanmıştı!Hay aksi!Yerinden kalkıp fenerini eline aldığında sırtımı duvara yasladım.Burada beni göremezdi.Feneri benim karşımda ki ağacın üzerinde,bahçenin etrafında gezdirdikten sonra feneri kapattı.Ah,ucuz atlatmıştım.

Şimdi ise eve nasıl gireceğim sorusu vardı.Bir  iki adım öne çıkıp kafamı uzattığımda güvenliğin tekrar gözlerini kapatmış olduğunu gördüm.Derin bir nefes verip sessizce bahçede ilerlemeye başladım.Büyük bir bahçeydi.Yerler çim ile kaplanmıştı.Havuzun yanından geçip sola döndüğümde olduğum yerde mıhlandım.

Karşımda bir duvarı kaplayan camdan bir bahçe kapısı vardı.İçeri de  ki herkesi çok net görebiliyordum.Mutlu bir aile tablosuydu.Herkes hararetli bir sohbetin içerisinde gibi görünüyordu.Yaşlı bir adam ve o adamdan biraz daha genç bir kadın oturuyordu.Karşılarında ki geniş koltuklara da benim yaşlarıma yakın olduklarını düşündüğüm genç çocuklar oturuyordu.Hepsi neşeyle bir şeyler anlatıp gülüyordu. Kimseye görünmeden bir yerlere saklanmalıydım.Eğer beni görürlerse biterdim.Fakat gözümü bu güzel aile tablosundan alamıyordum.Bu mutlu aile bende ağlama isteği uyandırmıştı,annemi ve babamı ne kadar özlediğim aklıma geldi yine.Fakat bu güzel film içerideki genç çocuğun beni görüp,"Şurada biri var!" diye bağırmasıyla son buldu.Üstelik parmağıyla göstermişti! Ben daha ne olduğunu kavrayamadan ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı.O daha salondan çıkmadan ben koşmaya başladım.Ne kadar hızlı koşuyordum kim bilir.Havanın buz gibi soğuğunu unutmuştum birden,saçlarım rüzgarın esintisiyle birbirine karışıyordu.Ne büyük bir aptaldım ben!Salak gibi onları izlemeye dalmış ve yakalanmıştım.Yakalanmıştım!Beni belki de polise vereceklerdi ve Irmak'a yapacağım bir açıklama bile yoktu.Hırsızlık yaptım, mı diyecektim?Benimle bir daha asla konuşmazdı ve belki de bizi polise verdiklerinde yetimhaneye bile yollarlardı.Bu yüzden asla beni yakalamalarına izin vermemeliydim.Hiç bir şey çalmamıştım sonuçta.Evet,amacım biraz para bulmaktı ama hiçbir şey bulamadan yakalanmıştım.Eğer beni yakalarlarsa yalan söyleyecektim,vicdanım yine rahat olmayacaktı fakat zorundaydım.Bir şey çalmamamla rahatlayan vicdanım, yalan söylemem gerektiği gerçeği ile yine rahat olamadı.Ben bu büyük bahçede nereye gittiğimi bilmez bir halde koşarken kendimi bir duvarın arkasına siper ettim.Hızlı soluk alışlarım göğüs kafesimi ağrıtıyordu.Yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.Karnım ise çok koşmam nedeniyle ağrıyordu.Ellerimi dizlerimin üzerine koyup nefes alış verişlerimi düzene sokmaya çalıştım.Ellerimi dizlerimden çekip doğrulduğum sırada,bir el ağzımı kapattı ve kolunu gövdeme sardı."Yakaladım seni."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umudun IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin