~ Tanıtım ~

56 8 7
                                    

Boynuna baskı veren ipin acısını gördüm gözlerinde. Ruh halimi tahmin bile edemezsiniz. Her şeye rağmen sevdiğiniz birini intihar ederken görmediniz siz. Kim bilir ölmeden önce son kez beni gördüğü için ne kadar şanssız olduğunu düşünmüştür.

Allah benim belamı versin. Ona yaptıklarım.. Allah belamı versin!
Şimdi sadece ceset torbasına koyup götürüyorlar onu en sevdiğim arkadaşımı Elif'imi..

O an o ipte çaresizce onu kurtarmaya çalışırken bana bişeyler anlatmaya çalışıyordu galiba. Şimdi anlıyorum şu önümdeki sarımtırak mektup kağıdına bakarak. Gözlerimden sel gibi yaşlar akıyordu. Bulanıktı gözlerim. Okuyamazdım ki ben bu kağıdı şimdi. Yüreğim dayanmaz bir kere. Yanıma gelen polis memuru dışarı çıkardı beni.

Hastanenin morg bölümüne getirdiler beni. İşin en zor kısmı da ailesine haber verilmesiydi. Bana teklif ettiler ama bunu asla yapamazdım. Sevim teyze yıkılacak haberi aldığında. Babasının pek umrunda olmazdı. Sırf hamile olduğu için kızını sokağa atmıştı. Şimdi ne hakkı vardı üzülmeye.

Peki Onur? Sanırım ondan bikeceklerdi Elif'in aliesi kızının ölümünü. Oysa Onur Elif'in kılına zarar veremezdi. Hangi erkek sevdiği kadının canına kıyar ki? Ya kızı Büşra. Daha bir yaşında annesiz kaldı.

Sen ne yapacaksın Asya! Arkadaşının canını yaktın. Ben yanında olamam dedin. Başka şehire taşındın. Bak yapamadın ama döndün geri. Ama bulabildin mi Elif'i bıraktığın gibi? Sırf kendi hayatın yüzünden çekip gittin. Kolej hayatını yaşayım dedin verdiler cevabını senin. Burslusun diye dışlanınca mı geldi arkadaşın aklına?

Elif en zor zamanlarını yaşıyordu. Onur ile tanıştıktan sonra sevgili oldular. Sonra Elif hamile kaldı. Babası onu sokağa attıktan sonra Onur da öğrendi. Yanına aldı Elif'i. Ama Elif ruhsal olarak çökmüştü. Onur beni de çağırdı yanlarına ama ben şehir dışında burs kazanmıştım teyzemin sayesinde. Elif'i bırakıp oraya gittim. Ama yapamadım okuldaki egosu tavan insanlarla kafam uyuşmadı. Elif'in değerini o zaman anladım ama geri döndüğümde evine gittim kapıyı çaldım açan olmadı. Sonra kapı kulpunu çevirince açıldı. Yatak odasından hıçkırık sesleri geldi. Sonra da büyük bir gümbürtü. Ben o gümbürtünün Elif'in altındaki tabure olduğunu bilemezdim. Yavaş yavaş gittim odaya. Bilseydim eğer daha hızlı gitmez miydim. O an çırpınan Elif'i gördüğüm an koştum ve bacaklarını yukarı doğru tuttum. Ama Elif sadece o mektup kağıdını anlattı bana sonra bacaklarını ellerimden kurtardı. ÖLDÜ! Benim onu bıraktığım gibi o da bırakıp gitti beni.

O kadar çok ağlamıştım ve o kadar şoktaydım ki hareket etmeden duvara yaslanıp boş gözlerle koridoru izliyordum. Sevim teyze feryat figan koridorun başında bana doğru koşuyordu.

"Asya'm. Elif'imiz ölmedi de kızım. Rüyadasın de. Böyle bişey olmadı de yavrum! " diye haykıra haykıra geldi yanıma. Bişey söyleyemedim.

" Doğru mu kızım duyduğum şey? "
Göz yaşlarımı akıta akıta başımı salladım sadece. Sevim teyze kocaman bir çığlık kopararak bayıldı. Hemen müdahale ettiler. Odaya alındı ve sakinleştirici yaptılar. Birkaç dakika sonra Onur geldi yaşlı gözleriyle. O kadar sinirliydi ki o an hiç bir şey hissetmeyen ben bile tırsmıştım belki benden bilecekti bunu.

Aaa ne saçmalıyorum ben yaa! Asla yapmayacağımı bilir. Yanıma geldi. Ben ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Tam o sırada morgun kapısı açıldı. İçeriden görevli çıktı.

" Cesedi teşhis etmeniz gerekiyor. Prosedür bu. " Onur tereddüt ederek kapıdan içeri girdi. Benim göz yaşlarım dahada arttı. Onurun şimdiye kadar sakin olması garipti. Sanırım o da ben gibi hissizleşmişti. Derken Onur dışarı çıktı. Yanında arkadaşları da gelmişti. Şimdi farkediyorum. Kafamı kaldırdığımda koyu bakan gözlerle göz göze geldim. Onurun arkadaşıydı sanırım. Onur onun yanına yaklaştı. O da gözlerini benden ayırdı ve Onur'a döndü.

"Elif'im öldü.. " diye fısıldadı sonra daha yüksek sesle kükreyerek bağırdı aynı cümleyi. Daha sonra yanındaki sandalyeyi eline aldı ve fırlattı eline ne geçmeye başlarsa fırlattı en son duvarı yumruklamaya başladığında güvenlik ve hemşireler geldi ve sakinleştirici yapıp bayılttılar. Onu da Sevim teyzenin yan odasında aldılar. O kadar yorulmuştum ki tam duvardan kayarak düşerken biri kolumdan tuttu. Kafamı kaldırdığımda yine o koyu gözleri gördüm. Dibimdeki koltuğa oturtturdu. Fakat koridorun başında görünen kişiyle tekrar canlandım. Elini elinden çektim ve Elif'in babasının karşısına dikildim.
"Senin ne işin var lan burda. Sen değil miydin kızını sokağa atan? Ne hakkın var buraya gelmeye. Kızının kalbini paramparça etmeye ne hakkın vardı lan senin? " Bir yandan adama saldırıyor bir yandan da sövüyordum. İlk defa o andan itibaren bir şey hissetmiştim nefret!
Ama gücüm tükeniyordu. Yine o çocuk beni belimden yakaladı ve adama saldırmamı engelledi. Ben ise iyice güçsüz düşüp çocuğun kollarına bayıldım. Sonra herşey gaz ve toz bulutu....

UMARIM OKUYANLAR BEĞENİR :)

SaklımdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin