Bölüm - 1

1.9K 77 9
                                    

Esen sert rüzgârla mevsimlik montuma daha da asıldım. Karakolun kapısından çıkan Emir Abiye baktım. Gözlerinden birşey anlamak imkansızdı. Sisli ve saf nefretle bakan gözleri vardı. Abim kardeşini bilerek öldürmedi ki. Onun tek suçu sevmekti. Ayrıca bende acı çekiyordum. En yakın arkadaşımı, Buket' ı kaybetmiştim. Her ne kadar ara sıra kavga etsek de, tek arkadaşım sayılırdı. Bu yüzden ailesinin bana, bir pislik gibi davranmaması gerekirdi. Abim in yaptığı şey cidden kötüydü. Hemde baya. Hiç bir kız, aldatılmanın ağırlığını kaldıramaz. Buket' ı anlıyorum. Ama Emir Abinin davranışları bana, ucubeymişim gibi hissettiriyordu. Bu bir yanlış anlaşılmaydı. Bu bir cinayet değil, intihar vakasıydı. Ve burda da ben en masum oyuncuydum. Her ne kadar bu olaya abim sebebiyet verse de, onun da bir suçu yoktu. Ancak bu olayın etkisinden çok zor kurtulacak. Biliyorum. Son bir haftadır, bağırarak uyanma, yemek yememe ve asosyelleşme de bu fikrin tuzu biberiydi. İçi boş karton bardağa baktım. Dibinde biraz kahve vardı, ama o da soğumuş ve içsem midemi bulandıracak derecede soğuktu. Bu yüzden üzerinde belediyesinin yazısı bulunan çöp konteynerına attım. Karakola girip ısınmayı diledim. Soğuktan yanan yüzüm ve ellerim cidden canımı yakıyordu. Sanki binlerce iğne batırıyorlarmışçasına hissediyordum. Fazla asosyel biri olarak bu olay benim için kâbustu. Gerçi herkes için kötüydü ama benim için daha da kötüydü. Gerek polise ifade verme, gerek geçmiş olsun telefonlarına cevap vermek benim için tam bir azaptı. Şuan evde oturup müzik dinliyor olurdum. Tam karşımda oturan ve bana pis pis bakan Emir abinin bakışlarından kaçmaya çalışıyor değil. Ölüm beni pek etkilemezdi. Eceli gelmiş ölmüş diyen yaşlı nine tiplerindendim. Öleni diriltmekte, yaratmakta Allah' a özgüydü. Gözyaşları ve yakılan ağıtlar her hangi bir işe yaramıyordu. Bu yüzden üzülmenin bir anlamı da yoktu. Kimsem ölmemişti ama yaşamaları da beni pek mutlu ettiği söylenemezdi. Benden utanan bir babam ve beni yarış atı sanan bir annem vardı. Tek abime değer veriyordum. Onun için buradaydım ya. Abim ne kadar beni bu olaya bulaştırmamak ve beni Bursa' ya göndermek istese de, Buket intihar etmeden önce ilk beni aramıştı. Buda beni telaşlandırıp hızla evlerine gitmeme sebep olmuştu. Ve onun kanlar içinde ki hali beni cidden zorlamıştı. Tamam ne kadar güçlü olsam da, benim de bir midem vardı. Ve ağzıma tuzlu su tadı gelene kadar ağladığımı fark etmemiştim. Korkmuştum ve yelkenlerimi çabuk suya indirmiştim. Nede olsa karşımda okulda ki kaşar kızların desikodusunu yapıp, beraber magazin programları izlediğim kızın ölüsünü görmüştüm. Her zaman bakıma parlayan saçları durgun ve cansızdı. Genellikle pembe ve kırmızı olan dudakları ise mordu. Buğday teni soluk beyazdı. Bu manzara karşısında hemen telefona sarılmıştım. Panik yapan beynim kimi arayacağını kestiremediği için direk Emir abiyi aramıştım.O ise ilk kulaklarına inanmadı. Bunun ergence bir şaka olduğunu sanıp beni kââle almasa da, hıçkırıklarımı duyunca o da korktu. Çünkü ağladığım zamanlar çok nadirdi. Polis ise ifade sırasında, Buket' in bir düşmanı veya nefret ettiği biri var mı? Vs. Zırvalamıştı. Olay şuydu, Buket ve abim Can sevgiliydi. Ve bir tartışma yüzünden ayrıldılar. Tipik erkek işi, abimde içip, başka bir kızla takılmış. Bunu duyan Buket' te intihar etmişti. Her ne kadar suçlunun abim olmasını kabullenemiyor olsam da, abimin bu olayda büyük rolü vardı. Ne vardı da içtin o kadar? Değdi mi gencecik bir kızın canına? dilinin ucunda zehir cümleler bulunsa da, zorlayarak tuttum tükürüğümü. Abim de zor bir dönemden geçiyordu. Kız arkadaşı öldü, - kendisinin yüzünden, - en yakın arkadaşını yani Emir abiyi kaybetti. Ve onun yerine, boynuna yapışma arzusuyla dolan, gözünü intikam bürümüş bir düşman edinmişti. Ona bol şans diliyorum. Çünkü buna bol bol ihtiyacın olacak. Ama benden neden bu kadar nefret ediyor ve bana bakıp sinsi sinsi plan yapıyormuş gibi gözüküyor? Bu olayla hiç bir ilgim yoktu. Ama içimden bir ses, bu olaydan en çok benim başımın yanacağını söylüyor. İçimde ki sesi şiddet kullanarak susturdum. Kimsenin fikrine ve sesine tahammülüm yoktu. Tek istediğim, buradan bir an önce çıkıp eve gitmekti. Kısa bir süre sonra abimde geldi. Bu eve gidebileceğimizi gösteriyordu. 'Sonunda...' diye fısıldayarak abimin yanına gittim. "Gidiyor muyuz?" diye sordum. Sadece başını salladı. Kızarmış gözleri ve içine çökmüş gözaltları ile tam bir bağımlıya benziyordu. Bildiğim kadarıyla abimin böyle kötü alışkanlıkları yoktu. 'Bildiğim' kadarıyla... İşin iç yüzünü bilmiyordum. Olay ne kadar boktansa, benden o kadar uzak tutuluyordu. Ve bu benim, ortaokuldan sonra ilk karakola gelişimdi. Tamam tipim insanların tabiriyle 'At Hırsızı' na benzese de, masum sayılırdım. Taksiye bindik. Başımı abimin göğsüne yasladım. Yüzümü yukarıya çevirerek birbirimizi görebilecek pozisyonu yakaladım. Ağzımı oynatarak 'Her şey güzel olacak.' dedim. Oda gülerek 'Her şey güzel olacak. Biliyorum.' dedi. Gülümsedim ve günlerdir uyku girmeyen gözlerimi kapadım. Tamda bunu bekleyen gözlerim, hiç direnemeden kapandı. Uyurken tek dilediğim, bütün bunların bir kâbus olmasıydı...

Vote ve yorumlarınıza ihtiyacım var.

Sadist KocaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin