İngilteredeki ilk akşamım zordu. Pek uyuyabildiğimi söyliyemicem. Şimdi de zorla kalkmış, giyinmiş kahvaltı masasında öyle oturuyorum. Artık öyle sıkıldım ki çıkıp okula gitmeye karar verdim. Sandalyeden kalkmaya yönelik bir hamle yapmamla babamın sesini duydum.
" Seni okula ben bırakıcam."
" Ben gidebilirim!" diye çıkışmamla, üstelemedi. Şaşırtıcı. Okulun yerini, navigasyon sayesinde bulabilirim.
Bedford Lisesi yazısını gördüğümde, kıvrak bir dönüşle arabayı garaja soktum. Arabadan inmemle herkesin bana baktığını hissetmiştim ama pekte umurumda değildi. Kısa çiçekli etek, beyaz gömlek ve pembe topuklularla, bu Marussia B2 yle pek alakam olması normal olmadığı içindir.
Arabadan indiğimde çalan telefonumla, tekrar arabaya yaslandım. Abella'nın aradığını gördüğümde çok sevinmiştim. O benim en yakın arkadaşımdı.
Cevapladığımda Fransızca konuşmaya başlamıştım. Kaba olsada bu dili seviyorum :D
Telefonu kapattığımda, yaklaşık 2 dakikadır yan tarafımda duran bir McLaren P1 marka araba da hareket etmeye başlıyacaktı, fark etmeden attığım bir adım arabanın ayağımın ucundan geçmesine neden oldu. Salak ya az kalsın beni eziyodu. Bilerek yaptı. Geri zekalı, pislik.
Sakin ol Alex, sakin ol ve yürü.
Okulun koridorunda yürümeye başlamıştım ki Adımı ve Müdürün beni beklediğini haber veren anonsu duydum. Tabeladan müdürün 3. katta olduğunu öğrenmemle, merdivenleri tırmanmaya başladım. Müdür Mr.Calprit ders programımı, dolap numaramı ve dolap şifremi verdi.
Dolabıma doğru yürürken birisinin bana çarptığını hissettim. Elimdeki her şey yere düşmüştü. Eşyalarla beraber bende yeri boylamıştım tabi... Özür dilemek yerine "Önüne baksana be!" diyen bir ses duyunca sinirlerim tepeme çıktı. "Asıl sen önüne bak be öküz." diye çığırdım haliyle. Eşyalarımı topladım ve ayağa kalktım ki sabah beni ezmek üzere olan çocukla karşılaştım. Beni öldürücekmiş gibi bakan yeşil gözlerle karşılaştım tabi bi de. Öfke kusuyordu bildiğiniz gözleri. Ama umurumda değildi, bana çarpan öküz oydu.
Daha fazla bu şekilde bakışamıcam. Derse gitmem gerekiyor. Ben de çantamı koluma asıp yanından geçicekken kolumu tutup, kulağıma eğildi. "Yenisin ve kızsın diye uyarıyorum. Bana bulaşmak istemezsin. Bulaşırsan da sonuçlarına katlanırsın. Bu ilk ve son uyarım." Sözleri bittiğinde kolumdaki elleri çözüldü ve yürümeye başladı. Ben de beklemeden dolabımı bulmaya gittim. Aman ne güzel bir 'İlk Gün!'
İlk dersimin Kimya olduğunu öğrenmemle, sınıfa yöneldim. Zil çalmış, öğretmenler girmişti. Adımlarımı hızlandırarak, sınıfı aramaya devam ettim. Köşeyi dönünce, bir zafer gülümsemesiyle sınıfa girdim. Öğretmen beni tanıttıktan sonra "Tek boş yer Harry'nin yanı" diye gösterdi. Kafamı çevirdim ve o öfkeli yeşillerle karşılaştım. Şaka mı bu ya? Öğretmene dönüp "Hocam başka yer yok mu?" diye sorduğumda sınıfı göstererek "Gördüğün gibi" diye kısa bir yanıt verdi. Sinirli adımlarla o pisliğin yanına oturdum. Ona doğru kısa bir bakış atıp, derse odaklanmaya çalıştım. Ne kadar beceremesemde...
***
Müzik dersimin boş olduğunu fark etmemle güzel bir gülümseme takınarak okulun bahçesine doğru adımladım. Çimliklere varmıştım ki karşı bankta etrafında yaklaşık 10 kızla oturan bi kıvırcık gördüm. Pardon oturan demişim yiyişen olucaktı o! Ben bu iğrenç manzarayı izlemek zorunda mıyım?! Neyse ya naparsa yapsın, banane.
Sonunda bir yer bulup oturdum. Sırtımı ağaca yaslamış, kulaklıklarımı takmış ve Rihanna'nın muhteşem sesini dinlerken gözlerimi kapattım. Sanırım günün en iyi yanıydı bu. Ama bu da kısa sürdü, yanıma oturan birisini hissetim ve gözlerim refleksle açıldı. Karşımdaki kız oldukça güzeldi. Ben ona şaşkınca bakarken elini uzatıp konuşmaya başladı; "Selam, ben Demetria ama bana kısaca Demi de" O bunları söylerken yanına 3 kız daha oturmuştu bile. Ben de silkelenip Demi'nin elini sıkarken "Alexis ama Alex'i tercih ederim" diyerek gülümsedim. Diğer 3 kızdan biri "Ben Eleanor" , bir diğeri "Ben Danielle" , diğeri ise "Ve ben de Ashley" demişti. Hepsine gülümseyerek baktıktan sonra sessiz kalarak başımı öne eğdim. Bu da fazla sürmedi. Yanımıza bir erkek daha geldi. Eleanor, Danielle ve Ashley gelen diğer erkeklere bakarken "Neyse, öğle yemeğinde görüşürüz" diyerek karşıdaki erkeklere doğru yürümeye başladılar. Sarışın erkek elini uzatıp "Ben Niall" derken "Alexis" diyerek elini sıktım. Demi'nin yanağına kondurduğu öpücükten ve birbirlerine bakışlarından sevgili oldukları yeterince açıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocuklar İyi Kızlara Aşık Olur -Styles-
FanficHayatıma o zümrüt yeşili gözlerin girmesiyle, vücuduma bir zehir yayılmaya başlamıştı. Hayatımı alabora etmişti. Artık olduğum kişi, olduğuma emin olmamaya başlamıştım. Ben onunla tanıştıktan sonra aynı Alexis Clara Stan değildim… Olamazdım da zaten...